SUBAT YOLCUSU
Seni kim çizebilir subat yolcusu
Yalniz aksam olsun daginik olsun
Ceplerinde bozuk bir bulut ugultusu
Geceleyin dörtte bir ölüm korkusu
Dörtte dört sabaha karsi yagmursun
Seni kim çizebilir subat yolcusu
Bütün çizgileri bozuyorsun
SÜHEYLA DEGILDI ADIN
hangi bulutlara niçin sarindin
gözlerindeki mavi kimin gökyüzü
süheyla degildi baskaydi adin
gülüslerin donuk nes'e öksüzü
o erken sonbahar görüntüsü
inceden inceye boyanmaz miydin
kirpiklerinin lacivert örtüsü
süheyla degildi baskaydi adin
ellerin buz gibi agzinin büzgüsü
kaç yalnizligin gizli üzüntüsü
ne yapsan ne etsen anlasilmadin
belki sebep kendini asmak dürtüsü
süheyla degildi baskaydi adin
nabizlarinda pismanligin gürültüsü
gülümsemen sogumus çiçek ölüsü
SÜLEYMAN
Öbür isiklari getir hadi süleyman
Bulvarin ortasinda dur bagirma
Senin için bir yagmur hazirladim
Hadi isiklari getir yagdiracagim
Al bu nisan aksamini benimkini ver
Sual sorup durma sevmiyorum
Öbür isiklari getir hadi getir
Karanliktan korkuyorum karnim agriyor
O kadini da getirsene portakal yiyen
Porselen disli kadini hani pantolon giyen
Dur dolmabahçe saatini dinleyecegim
Onikiyi çalsin öyle getir hadi getir
Deniz fenerinden mi çalarsin iste çal
Kibrit mi tutarsin bilmem iste tut
Öbür isiklari getir hadi süleyman
Sana yagmur hazirladim yagdiracagim
Sen kimsin süleyman bir de bu var
SULTAN-I YEGAH
Samdanlari dolaninca eski zaman sevdalarinin
Baslar ay dogarken saltanati sultan-i yegahin
Nemli yumusakligi tende denizden gelen ahin
Gizemli kanatlari ruhta ölüm karanliginin
Baslar ay dogarken saltanati sultan-i yegahin
Yansiyan yasli gülüsmelerdir karasevdali suda
Bülbüller kirilir umutsuzluktan yalnizlik korusunda
Eylem dagilmis gönül tenha çalgilar kis uykusunda
Ölümün tartisilmazligi nihayet anlasilsa da
Baslar ay dogarken saltanati sultan-i yegahin
Bir baskasinin yasantisidir dönüp arkamiza baksak
Çünkü yasadiklarimiz baskasinin yargisina tutsak
Su yasak rüzgar yasak açik kapilar yasak
Belki bu karanlikta yasaklari yasaklasak
Baslar ay dogarken saltanati sultan-i yegahin
TARZ-I KADIM
-babam sair bedri ilhan'a...-
olmuyor neyleyim
olmuyor velinimetim efendim
olmuyor yirminci asirda
tarz-i kadim üzre gazeller söylemek
besiktas'a yakin hanesi yerle yeksan oldu nedim'in
baki o enis-i dilden
bir yahya kemal kaldi hal-i hazirda
ayiptir efendim iç bade güzel sev demek
var ise akl-u suurun
ayiptir bu zamanda yardeyip yar isitmek
kivilcimlar kaymali
insanlarim dedikçe sair kaleminden
zaten ömrümüz rüzgarli sular gibi dalgali
kimseler baslamaz medar-i maiset derdinden
kim okur kim dinler siham-i kazayi?
yalniz alip verilir bir selam kalmistir
nabi efendi'den
sen benim velinimetim efendim
ben senin hayr-ul-halef
sen vakt-i zamaninda
uyan derdin uyan ey mest-i habinaz
uyan artik uyan
bense uyandim hab-i gafletten
uyan derim uyan ey esirler dünyasi!
TATYOS'UN KAHRI
son yolcunun adi attila ilhan’di
miyoptu kisa boylu bir adamdi
dostu yoktu yalnizligi vardi
yazi makinasiyla binmisti
bizimle konusmaktan çekinmisti
gözlerini görseniz korkardiniz
polis’ten kaçiyordu derdiniz
bir cinayet islemisti derdiniz
halbuki kendinden kaçiyordu
tatyosyan’la arkadas oldu
güvertede birlikte gördük
hirsizlama durduk dinledik
ermeni sicim gibi agliyordu
karisi marsilya’da kalmisti
çocugu karisinda kalmisti
anasi istanbul’da bekliyordu
palermo feneri parliyordu
tatyos’u iki polis getirdiler
marsilya’daydik kisti kiyametti
rihtima kelepçeli getirdiler
mistral zehir kusuyordu
deniz bildiginiz felaketti
bölük pürçük aksam oluyordu
tatyos’u göz hapsine koydular
katiyen cigara içiyordu
“dövülmüs süt gibi yorgunum
geceleyin kapimi çalsalar
öyle telas telas uyaniyorum
iflahimi kesti fransizlar
taslarin üstünde yattim
karimla konusturmadilar
üç günde bütün ihtiyarladim
üç gün dua ettim küfrettim
beni süreceklerdi biliyordum”
tatyos’un camlari kirilmisti
vapur ecel teri döküyordu
gizli gizli simsek çakiyordu
haham levi dua ediyordu
tatyos’un kahrini anlamisti
allah da anlasin istiyordu
allah tatyos’u görmüyordu
ellerini kana bulamisti
tatyos’un üç cigarasi olda
ikisi mutlaka bizimdi
iki göz gibi birbirimize yakindik
ayni kahirla bakiyorduk
ayni sanciyi çekiyorduk
bindigimiz bu gemi batsa
çirpina çirpina bogulsak
allah bilir ki sevinirdik
yalniz çocuklardan utanirdik
madem ki ölmemiz lazimdi
“askale’de kel bir dag vardi
nefesimi keserdi tikanirdim
beni varlik vergisi yikti
üç sefer askerlik ettim
gözüme kargalar konardi
elimde degildi ne yapayim
marsilya uzakta duruyordu
macera beni çekiyordu
istanbul’u sevmiyordum
alip basimi gidecektim”
attila ilhan bir siir yazacakti
herifin yüregi delinmisti
içi taun gibi ugulduyordu
tatyos’un kahrini yazacakti
sirilsiklam utanacaktik
tatyos mutlaka mesut olmaliydi
ömründe bir dakika olmaliydi
o dakika mesut olmaliydi
bunun çaresine bakmaliydik
yoksa yüzümüz olmazdi
dogru dürüst ölemezdik
ölüler bizi ayiplardi
TUT KI GECEDIR
tut ki gecedir
karanlik sivasir ellerine camlardan
birden kirmiziya döner
trafik isiklari
kükürtlü dumanlar yükselir
korkuya batmis
camkirigi adamlardan
tehlikeye büyür sakallari
tut ki gecedir
ihbarlar birer sansar
bir telefondan bir telefona atlar
yeralti örgütleri tetik üstünde
adres degistirmis silah kaçakçilari
fahiseler birbirinden kuskulaniyor
tut ki gecedir
katiller huzursuz
hirsizlar sinirli
hainler ürkekçedir
elleri telefona kendiliginden uzaniyor
ihanete gece müthis bir gerekçedir
ihbarlar birer sansar
bir telefondan bir telefona atlar
ihanet bir bilmecedir
TUTUKLUNUN GÜNLÜGÜ'NDEN
/ sali gecesi /
kara bir balta buldu aksam vuracak noktayi
hücreler doldu bir islik en yakin maçka tramvayi
kim birakmis yalnizligima bu hüzzâm sarkiyi
kimin bu karanlik kimler sürgülemisler kapiyi
insan olan baglar her koptugu yerden yasamayi
daktilolar camlari bulutlu sorgu odalarinda
didiklemez mi özgürlügünü sansaryan hani'nda
küflenir suyun bir bakir çaligi birikir agzinda
kendini öldürmeyi belki bin kere tasarlarsin da
bir kere aklindan geçmez bitirmeden ölmek sarkiyi
gönlünde büyüttügün o müthis ünlem içindir ki
seni kapattiklari öyle rezil o kadar çirkindir ki
çiplak bir lâmba misin dört duvar içindeki
ne lâmbasi/söndürülen bütün ilk gençligindir ki
gözlerin zehirlense de suç sayarsin aglamayi
görülmez dev böceklerdir sanki büyülü duyargalar
uçaksavar isildaklari gökyüzünde bir yanlis arar
tophane rihtimi'nda aci aci gemiler kalkar
hücreleri aksam olur haydut öfkeleri kaplar
ezerim sanirsin vurursan tek bir yumrukta dünyayi
tutanak 2
elektrik elletirler kivilcim yalatirlar
tuzruhu damlatirlar kulak bosluguna
çekip alinlar kerpetenle tirnaklarini
ögrenmek istedikleri aslinda bildikleridir
geceleri rüyalarina girip uykularini kaçiran
insanin insani soydugu derisini yüzdügü
durusma arasi
(o varsa kirilir buzlu camlari kisin
anlami yogunlasir anlamsiz bir yasayisin
gerçi farkindayiz adi belirsiz bir yanlisin
acaba ben çok mu esmerim o çok mu sarisin
yansimaz oldu aydinligi yüzüme haftalardir
yazdiklarinda bile gizli bir uzaklik vardir
eylem bir dagildi mi bütün bogazlar daralir
ben baska bir erkek olurum o baska bir kadin)
geregi düsünüldü
mahcup yaseminler son balkonlarin süsü
özgürlük özlemleridir genisletir gönlümüzü
savcilar agir sürgünlerden yankilansa da
bir yer gelir ki artik ne savunma içgüdüsü
ne heyecandir kalir ne de yürek üzüntüsü
yalniz bir daktilo çiplak bir masada
toplumculariz karakollarda açtik gözümüzü
verirse halklar verir tarihte hükmümüzü
gizle de yargilansak 3.agirceza'da
ÜÇGEN
bir gece nevin çizmeli
gözleri pala pariltisi
kirbaca sarilmis eli
mümkün degil anlasilmasi
burun delikleri titrek
aynasinin önünde kadin
oya'nin yataginda erkek
bir sabah nevin sonbahar
kirpiklerinde kiragi
sevdigi oglani hatirlar
öpüstükleri sokagi
gögüsleri avuçlarinda
vücutlari kenetlenmis
fosforlu meme uçlarinda
sehvet eflatun bir yemis
bir gün mavi bir yagmurda
nevin oya'yla bulusur
sevdigi erkegi unutur da
oya'da erkekligini bulur
bir gece ay karanlik
kollarinda delikanlinin
nevin'in üstünde yosmalik
nice kadindan kadin
bir gün toz pembe bulutlar
bugular isinmis denizden
birden nevin'i unuttular
oglanla oya sevisirken
yalnizlikla çarpisti nevin
katlanmasi zor bir isti
arasinda disilikle erkekligin
tuttu bir hançerle sevisti
ÜÇÜNCÜ SAHSIN SIIRI
Gözlerin gözlerime degince
Felaketim olurdu, aglardim
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdigin vardi, duyardim
Çöp gibi bir oglan, ipince
Hayirsizin biriydi fikrimce
Ne vakit karsimda görsem
Öldürecegimden korkardim
Felaketim olurdu, aglardim
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Agaçlar kus gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardin
Parmaklarimin ucunu yakardin
Kirpiklerini egerdin, bakardin
Üsürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, aglardim
Aksamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardi
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkip ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalirdin
Hayirsizin biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarina aldi mi
Felaketim olurdu, aglardim