1






$AIRLERIN
$IIRLERI
ve
HAYATLARI



AHMET HA$IM

1

ATAOL BEHRAMOGLU

1

2

3

ATTILA ILHAN

1

2

3

4

5

CAHIT ZARIFOGLU

1

2

3

4

CAN YUCEL

1

2

3

ISMET OZEL

1

2

3

4

MEHMET AKIF ERSOY

1

2

3

MURATHAN MUNGAN

1

2

3

4

5

6

7

NAZIM HIKMET RAN

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

NECIP FAZIL KISAKUREK

1

2

ORHAN VELI KANIK

1

2

SEZAI KARAKOC

1

2

3

SUNAY AKIN

1

2

YAHYA KEMAL BEYATLI

1

YAVUZ BULENT BAKILER

1

YILMAZ ERDOGAN

1

  


1


AGIT 

Dün gece seyrimde gördüm cerenim.

Kizlar ne kadar çok seviyorlarmis ki seni

Mosmor olmus gülyazisi bedenin

 

mormor olmus gülyazisi bedenin

Düsmüs sanki erguvanlar içinde

En genç burcu yildizdan bir kalenin

 

En enç burcu yildizdan bir kalenin

Uçmus sanki uçsuz bir uçuruma

Gökyüzünün çakir gözlerinden

 

Gökyüzünün çakir gözlerinden

Düsmüs bir damla, bir deniz feneri

Isinlariyla sile bezlerinin

Güdüyor çobansiz kalmis tekneleri

 

 

AKDENIZ YARASIYOR SANA

Akdeniz yarasiyor sana

       Yildizlar terler ya sen de terliyorsun

       Ayni islak pirilti burun kanatlarinda

Hiç dinmiyor motorlarin gürültüsü

Köpekler havliyor uzaktan

Demin bir çocuk agladi

Fatmanim cumbadan çarsaf silkiyor yine

Ali dumdum anasina sövüyor saatlerdir

Denizi tokmakliyor balikçilar

      Bu sesler iste sessizligini büyüten toprak

      O sesinin sardunyalar gibi konuskan sessizligi

 

Hayatta yattik dün gece

Üstümüzde meltem

Kekik kokuyor ellerim hala

Senle yatmadim sanki

Daglari dolastim

 

Ben senden ögrendim deniz yazmayi

Elimden düsmüyor mavi kalem

Bir tirandil çikar gibi sefere

Okula gidiyor ögretmenim

Ben de ardindan açiliyorum

Bir poyraz çizip deftere

Bir ada var sirf ebabil

Dönüyor dönüyor basimda

Senle yasadigim günler

Gümüs bir çevre oldu ömrüm

Degince günesine

 

Neden sonra buldum o kaçakçi magarasini

Gözlerim kamasinca senden

Ölüm belki sularindan kaçirdigim

O los suda yikanmaktir

Durdukça yosundan yesil

Kulaç attikça mavi

 

Ben düzde sanirdim yikintim

Örenim alkolik asarim

Mutun dorugundaymisim meger

 

Senle çikinca anladim

Eski Yunan atlari var hani

Yeleleri bükümlü

Gün inerken de öyle

Agaçtan izdüsümleriyle

Yürüyor Balan tepeleri

Yürüyor bölük bölük can

Toplu bir güzellige dogru

 

Kadinim Yarasiyorsun sen Akdenize

 

AKIS

Sen çaldikça Teodorakis 

Bir mor yagiyor üstüme... 

Dudaklarim öpüsmekten mosmor... 

Bir putum sanki ilahilerle 

                                   denize firlatilmis 

Ve bir deniz yagiyor üstüme 

Bakma sen sevgili Teodorakis 

Açgözlü güvercinlerin didistiklerine! 

Avlularin o en çakirkeyiflisine 

Misir daneleri gibi serpilmisler ama 

Misir danesi degil ki bu adalar 

Ne de biz güverciniz... 

 

Sekerek o günes güzeli çakillarin üzerinden 

Çiplak ayaklarimizin su sesleriyle 

Birbirimize 

Ve kendimize 

Bilakis 

 

Sen çaldikça Teodorakis 

Bir mor yagiyor üstüme 

 

ANAYASASI INSANIN 

Ustamiz Eluard’in izinden 

Kan yasasi bu insanin:  

Üzümden sarap yapacaksin 

Çakmak tasindan ates 

Ve öpücüklerden insan! 

Can yasasi bu insanin: 

Savaslara yoksulluklara 

Ve binbir belaya karsin 

Ille de yasayacaksin! 

Us yasasi bu insanin: 

Suyu savka döndürüp 

Düsü gerçege çevirip 

Düsmani dost kilacaksin! 

Anayasasi bu insanin 

Emekleyen çocuktan 

Uzayda kosana dek 

Yürürlükte her zaman 

 

ARIFE TARIF 

 

Öyle bi as olsun ki derim...

 

"Biraz tas biraz hayvan biraz düs"

Ve göge asirdigim kus

Denizin mor bostanindan

Süngerim al soganim

Solugumdan açan lale

Mutluluga gelecege

 

Yeter ki bir dösün olsun kocaman

Bu as ve bu vurgun seksen kulakta yenir

Ve sikarsa tabiy toplumsal petkan

 

Öyle bir Ask olsun ki derim...

 

ARKAMDAN KONUSMASINLAR DIYE 

Her Donkisotun bir yeldegirmeni vardir 

Benim ki Heybeli’de 

Yari yariya yikik 

Üstünde 

Kirmizi üstüne beyaz beyaz harflerle 

Kocaman 

TÜRKIYE HALK BANKASI 

Yazili 

Vallahi billahi de 

Bes kurus almadim o reklam için 

 

AL BIR UZUN HAVA

 

Çekirgeydi Rasko’nun elindeki güvercin 

Rasko’da mengeneydi, bu beynimizde kalsin! 

Çekmisler istor diye muhribin dumanini 

Böyle ask, böyle baris, Allah belami versin! 

 

Bugün kitabim verdim tek pedal matbaaya 

Bu yol beni götürür saglam Selimiye’ye 

Agliyorsam gözyasim iki gözüme dursun 

Vermisim ben canimi al-uzun bir havaya

 

ASLANDAN AL HABERI!

 

Romalilar aslanlara atarlarmis Hiristiyanlari. 

O Hiristiyanlar ki 

Romalilardan daha dürüst, daha düzgün, daha uygar bir düzene 

inanmaktan baska suçlari yoktu... 

Romalilar oyalamak için issiz yiginlarini  

O zamanin gazetesi 

Ve Hürriyet’i olan Coliseum stadyomunda 

Aslanlara atarlarmis sen gibi ben gibi 

Mehmet Turgut gibi insanlari 

O Mehmet Turgut ki 

Issiz olmaktan baska suçu yoktu 

Issiz parasiz evsiz-barksiz 

Ve aslanin kafesine girdigini farketmeyecek kadar uykusuz... 

O Mehmet Turgut ki 

Libya’ya gitmek için sira bekleyen bir Kunuri Aslaniydi 

Adana’nin Girne yolunda bir lunaparkta 

Buldular parçalanmis vücudunu... 

Sade Adana’nin Girne yolunda degil 

Roma’da da böyle 

Oyalamak için issiz yiginlarini 

Ve belki de azalsin diye issizlerin sayisi 

O zamanin gazetesi 

Ve Hürriyet’i olan Coliseum stadyomunda 

Aslanlara atarlardi sen gibi ben gibi 

Mehmet Turgut gibi insanlari... 

Ama Ali adindaki 

O kendi de müebbete mahkum aslan 

Aslanlar akillaniyorlar mi nedir 

Yemedi kardesim yemedi 

Kore Gazisi Mehmet Turgut’un gögsündeki Silver Star nisanini!

 

AY! AY! AY!

 

Su gökteki ay var ya     

Su boktan su yarim ay 

Bakarsan bakarsan bakarsan 

Bi tek sözüme bakiyor benim dolunay olmak için 

 

O bana bakiyor 

Ben ona. 

O bana bakiyor 

Ben ona, 

Hepimiz ama 

Hepimiz 

Hepimiz 

Bakiyoruz hep birbirimize 

bakiyoruz hep bakiyoruz 

ADAM olmak için hep 

 

Ay! Ay! Ay! 

 

O bana bakiyor 

Ben ona. 

O bana bakiyor 

Ben ona 

Canim yanarcasina 

Ne zaman 

Ama ne zaman olacak bu is? 

 

Bakiyorum bakiyorum da aya 

Bakiyorum da ayin ayaklarina 

Yatirmislar yine Ahmed’i falakaya

 

 

 

 

BAHARLA ÖLÜM KONUSMALARI

 

Memelerim kopariyor 

Yüzyil süren bir yalnizlik 

                           dile gelmisçesine 

Nasil nasil bir sevinç yarabbi! 

Ve agriya 

        agriya tabi, 

                agraya 

                    agraya agbi... 

 

Nakkas Tepe de ancak  

                        bezmimize böyle gelmistir 

Gelincikleri ve Nazim Hikmet’leriyle 

Yerbilimsel bir hapisten sonra 

 

 

II 

Içimdeki karanligi patlatacagim 

Zifiri bir su akacak 

               kamisimdan topraga 

Bir kedi yavrulayacak 

                       köpek disli bir kedi 

Ve bögürtlenler köpürecak agzindan 

Yedikçe 

          kendi 

                 kendini 

                        mayhos 

Ya da Posta Naziri dedemden kalma 

Mors’un en morundan bir karga  

Konacak karsiki diregin doruguna 

Düsmanlarim öyle doldurmuslar ki onu 

Ne kadar taslasan bos 

                    oynamiyor yerinden 

Ben kargadan korkmam ama 

                      bunun gözleri baykus 

Ve tüyleri güngörmedik deniz dipleri kadar islak 

Ve ötüyor 

        ötüyor 

             ötecek 

Beni isiga baglayan 

               (Baglayin beni isiga! 

                Gerin telleri gerin!) 

                beni  isiga baglayan 

                             o gelin telleri 

                             o gelin telleri 

                                  kopuncaya dek... 

Akpembe bahar yelkenleriyle 

Günesin rüzgarina gerilmis 

                           bir badem agaci gibi... 

Içimdeki karanligi patlatacagim 

Ve beynimin en ölümcül yaslariyla 

                                        aglaya 

                                             aglaya 

Yepyeni bir insan 

                piril piril bir can 

                                 bitecek topraga...  

 

III 

Iki çöpçü geliyordu karsidan. 

Biri  

     (Aynen Selahattin-i Eyyubi Haçlilar 

     Seferinden, sanirsin, pos biyiklariyla 

     Tarihin, süpürmeye gelmis Prens Adalarini ) 

Öbürüne 

     (Marmara’yi bizim Yasar Küklopsunun o 

     Anavavza gözüyle dünyanin en güzel 

     atlarinin neredeyse inecegi e biraz 

     genisçe bir çakir su gibi görüyordu, 

     eminim) 

Eyitti kim: 

     Halk Partisi’nin solunda bir parti olsa 

     Hiç dinlemez oyumu ona veririm 

 

IV 

Sevda Tepesinde  geçen gün 

Karsiki masanin altinda 

Iki tane tavuk gördüm 

Toprakla yikaniyorlardi 

Eseledikleri çukurda 

Insanlar için de belki ölüm 

Toprakla bi tür 

Yikanmaktir diye düsündüm 

 

Üsüyor mu deniz 

                üstüne bosandikça yagmur? 

Ondan mi dersin 

                tüyleri böyle ürperiyor? 

 

Ben de gidersem bi gün bu biçim bi sagnakta 

Ali al moru mor bir sandal gibi acaba 

Yillar sonra yilmayip yine 

Çarpar mi yüregim yurdumun sahillerine? 

 

VI 

Buket diye bahçeli bir meyhane vardi Yenisehir’de 

Yikildi çoktan Gima var simdi yerinde 

 

Kenari küpelerle çevrili o küçücük havuzun 

Yamacinda bir masa 

Cahit Ag’beyle otururduk yaz gecelerinde 

Fiskiyenin serpintisiyle sirilsiklamdi musamba 

Zaten Cahit’in gözleri daim yasli 

“Sunu siliver!” derdi garsona 

“Su musambayi siliver, mirim!” 

Ne Cahit kaldi, ne Buket, ne fiskiye 

Yine de bu bahar öglesinde 

Fiskiyenin üstündeki o kirmizi top gibi 

-Isterse kalpten olsun, isterse- 

Hop hop ediyor ya yüregim bi düziye 

 

VII 

Ruhum sikildikça, ruhum, 

Mizrapsiz bir tambur gibi 

Apayri bir hava çaliyor vücudum 

 

Ruhum sikildikça ruhum, 

Senden ayri, kendimden ve kentten ayri 

Apayri bir hava çaliyor vücudum 

 

Kalk gidelim, kalk gidelim baska yere! 

Baska yere, baska yere, baska yere! 

 

Ruhum sikildikça, ruhum, 

Cemil Beysiz bir tambur gibi 

Kendi kendini çaliyor vücudum 

 

VIII 

Yalilarin surlari boyunca giderken Kanlica’da 

Duvarda bir gedik ilisti gözüme 

Uydurdum gözümü delige: 

Bir bahçe 

Bahçe degil bir havuz 

Havuz degil bir bahçe 

Üstü nilüfer kesmis silme 

 

O nefti yapraklariyla gelmis 

O aksari çiçegiyle 

Ne hevesle gelmis kim bilir bu güzellige! 

Insanoglu beni görsün diye mi? 

Bahçede oysa 

        Bahçedeki bir havuz 

Bir havuz ki bir bahçe 

Ne in var ne cin ne bey ne aga 

Surlari da çekmisler dört bir yanina 

Bizler de varmayalim diye bu uçmaga 

Sade bir garibim yavru kurbaga 

Serilmis o ortasi çukur 

O sal gibi yapraga 

Yari suyun içinde 

Yari yansimis isiga 

Pirila piril yesile yesil 

Rezil mi rezil 

Basladi birden haykirmaga 

Basladi inin cinin aganin beyin 

Ne kendi görüp ne kimseye gösterdigi 

Çevresine bizler görmeyelim diye 

Surlar çektigi 

O kimsesiz güzele türkü yakmaga 

 

Sairim ben 

Benim iste o kurbaga 

 

IX 

Hep ölümü çalacak degil a Zangoç 

Bu da 

Sema’yla Asaf’in kizina 

Hosgeldin demek için 

 

Oysa  

Ne kadar 

Ne kadar 

Ne kadar yalniz 

Saniyordum kendimi demin 

 

Atkestanelerini geçen süvari isiklar 

Er-erken kaldirmis hanimellerini 

                             tühallah üsüyecekler! 

Ve zeytinler eski Rum tenteneleriyle 

Esen yel! 

Esen yel! 

 

Kim gördü böyle gül yiyen horoz 

Tanyeri kokuyor sesi... 

Yuvarlandikça sanki bayirdan asagi 

                    hapiste dolmus bir sarap sisesi 

Öbür horozlar da ayaklaniyor 

                     merdiven nakisli ibikleriyle 

Ve balkonlardan sarkarken 

            düsleri bebelerin 

                      bir albayrak yarisi gibi 

Horozlar nev-icad ediyorlar denizi 

Hirsizlar! 

Hirsizlar! 

 

Ve deniz 

          levent gölgeleriyle Turgut Reis’in 

Bütün bu dizelerden aliniyor 

Bir ala 

       bir mora  kesiyor yüzü 

Esen yel! 

Esen yel! 

 

Bu sabah  

          bir firardir 

                kan-davasindan bir çocuk 

Kusluk vaktine kalmadan önce 

Günesin kursunlariyla vurulacak 

 

Ve aksamladi miydi çamlar 

                             ve karadi miydi 

Tepelerde 

Tepelerde 

Öyle güzel ki esen yel 

Esen yel! 

Esen yel! 

 

Bu sabah  

         ve bu bahar 

              bir firardir 

Baruta kosan bir fitil 

Ifil 

Ifil 

Öyle güzel ki esen yel! 

Esen yel! 

Esen yel! 

Öyle güzel  

Öyle güzel ki 

Esmese de 

Esmese de 

Güzel 

 

XI 

Içimden bir his birakmiyor  beni ölmeceye. 

Içimden bir his. 

Bir his ki 

Çapraz oturmus denizin kiyisina 

Tas  

Tas 

Tas 

Derken bir günes! 

Tipki Üsküdarda’ki 

Semsi Pasa Camisi gibi. 

Sen iskeletlerle degil diyor bana 

Sen iskelelerle kuracaksin cesedini 

Ve öyle köpeksin ki sen 

Öldükten sonra bile 

Yilmaz’in umudundaki  

Paytonlarin ardindan 

Kosacaksin hep 

Gelecege  

Çin 

Çin 

Çin 

 

Ve karnimin gevsemesine karsin 

Tas..larimdaki tarçin 

Birakmiyor beni ölmeceye 

Evet diyemiyorum 

Diyemiyorum ki evet 

O hayirli 

O hayirli geceye 

 

XII 

Ben de 

    Bogaziçi de bu bahar 

Mavi sakalina erguvanlar takmis 

Sarhos bir Iskele Babasi kadar 

Hem delikanli 

              hem deliler gibi ihtiyar

BASTAN KARA 

 

Baslayan bir sey vardi unuttum

Animsamaya çalisiyorum simdi

Emekdar kelimelerle:

Bahar

Gençlik

Bebek

Çiçek

Deniz

Isçi

Bagimsizlik

Özgürlük

Esitlik

Ask

Mezarimda dönüyorum da

Yuvarlaniyorum bastan kiça

Kalafattan yeni çikmis bir tekne

Dalga olmayan dalgalarin üstünde...

 

 

BAYRAMLIK

 

Koyunlar keçiler ve koçlar için 

Ne kadar bayramsa Kurban Bayrami 

Bu baris var ya, bu baris 

Cephedekiler için o kadar baris

 

BELKIM BIR KERTENKELEYIM

 

Belkim bir kertenkeleydim

piç edilmis bir yagmurun serini

bir güzelin çirkiniydim

çirkinlerin en güzeli

yesil kossa güneslerin gölgesi

ben en hizli yesiliydim

kurbaga yarislarinda annemin

 

çatal matal kaç çataldim kim bilir

bin dereden bir kendimi getirdim

haydan gelip huya giden bir huysuz

heyheyler içinde bir heydim

belkim yedi belkim sekiz belaydim

 

düdük çalar hirsizlanmis polisler

ben korkudan üstlerime iserdim

üç yildizli bir albaydi gökyüzü

karsisinda önüm açik gezerdim

agzi bozuk meymenetsiz bir ozan

rus cenginde çaganozdum bir zaman

 

iki gözüm iki koltuk-eviydi

mavilerim bir miyobun koynunda

kendi düsen köyler kentler aglamaz

sur disinda ben oturur aglardim

ekmek diye bagrisirdi bebeler

elma derler ben ortaya çikardim

agitlarla kutlanirdi Isa-dogdu gecesi

fildisinden bir kuleydim yiktim kendimi

 

bilmem hangi keloglanin fesiydim

bir püskülsüz sümbülteber tohumu

feslegenler yaprak dökmüs serrimden

bir naraydim kimse bilmez nereden

ya yakindan ya uçmaktan gelirdim

belkim ince belkim kalin bir sestim

belkilerin kol gezdigi saatta

belkim belki bile degildim.

 

BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMI SEVDIM

 

Ben hayatta en çok babami sevdim

Karaçalilar gibi yardan bitme bir çocuk

Çarpi bacaklariyla -ha düstü ha düsecek

Nasil kosarsa ardindan bir devin

 

O çapkin babami ben öyle sevdim

Bilmezdi ki oturdugumuz semti

Geldi mi de gidici - hep , hep acele isi

Çagin en güzel gözlü maarif müfettisi

Atlastan bakardim nereye gitti

Öyle öyle ezber ettim gurbeti

 

Sevinçten uçardim hasta oldum mu,

Kirki geçerse ates, çagirirlar Istanbul'a

Bi helallasmak ister elbet , dig'mi ogluyla!

Tifoyken basardim bu ask oy'nunu,

Ohh dedim, gögsüne gömdüm burnumu,

 

En son teftisine çikana degin

Kostururken ardindan o uçmaktaki devin,

Daha baska tür asklar, genis sevdalar için

Açildi nefesim, fikrim, canevim

Hayatta ben en çok babami sevdim.

 

BESIK DÜRTMESI

 

Kuzu gibi olun diyorlar

Büyüyüp ortaya çikinca

Koyun gibi gütmek için sizi

 

BIR ÇIN SIIRI

 

Davaci zengin, davali yoksulsa

Zenginden yana isler yasa

 

Davaci yoksul, davali zenginse

Davalida kalir yine nizali arsa

 

Davaci da davali da zenginse davada

Özür diler çekilir aradan kadi

 

Davaci da davali da yoksulsa, bak,

Sade o zaman  iste yerin bulur hak

 

BI DAMLACIK 

 

Duru bir yesildi ortalik 

Aksam günesi kirilmis bir mizrak boyu  

Ve çocuk sesleriyle iniyordu isik, 

Aglarda sanki dargin bir kilinç baligi 

Pullarini döküyor üstüme 

Bir sessizligi anlatmak için yazildi bu siir 

Belki de anmak için 

                      bi damlacik bir sessizligi 

 

BIR ÖLÜM ILANI 

 

Zaten hayalet olan 

Gölge yazar Oguz’un ölümü de 

Herhalde kendinden rivayet 

 

Oguz’un cenazesi mi 

Hayret! 

 

Hem o hiç uyumaz ki 

Belki de ilk kez oradan 

Kendi kendini Türkçeye çevirecek 

Yeni dikilmis bir kalem selviyle 

Ya da en eski daktilosuyla gecenin 

Yildizlari tus 

 

BIR SEN EKSIKTIN AYISIGI

 

Bileklerimizi morartmis yeni Alman kelepçeleri, 

Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman'dan sonra 

Sekiz saat oluyor karbonatli bir çay bile içemedik, 

Basimizda perensip sahibi bir basçavus. 

Nigde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz... 

 

Bi sen eksiktin ayisigi 

Gümüs bir tüy dikmek için manzaraya!

BULUSMAK ÜZERE

 

Diyelim yagmura tutuldun bir gün 

Bardaktan bosanircasina yagiyor mübarek 

Öbür yanda günes kendi keyfinde 

Ne de olsa yaz yagmuru 

Piril piril düsüyor damlalar 

Eteklerin uça uça bir kosudur kopardin 

Dar attin kendini karsi evin sundurmasina 

Iste o evin kapisinda bulacaksin beni 

 

Diyelim için çekti bir sabah vakti 

Erkenceden denize gireyim dedin 

Kulaç attikça sen 

Patiska çarsaflar gibi yirtiliyor su ortadan 

Ege denizi bu efendi deniz 

Seslenmiyor 

Derken bi de dibe dalayim diyorsun 

Içine dogdu belki de 

Iste çil çil kosusan baliklar 

Lapinalar gümüsler var ya 

Eylim eylim salinan yosunlar 

Onlarin arasinda bulacaksin beni 

 

Diyelim sapina kadar sair bir herif çikmis ortaya 

Çakmak çakmak gözleri 

Meydan ya Taksim ya Beyazit meydani 

Herkes orda sen de ordasin 

Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarindan 

Yürüyelim arkadaslar diyor yürüyelim  

Özgürlüge mutluluga dogru 

Her isin basinda sevgi diyor 

Gözlerin yagmurdan sonra yapraklarin yesili 

Bi de basini çeviriyorsun ki 

Yaninda ben varim

 

BUNAYDIN

 

Bir limon kalmis günesten

Bi de daluçlarinda buhur

Bulutlar ki kar

Bulutlar yagiyor

Dizdüsümlerime...

Bir tahtabostasin los

Sarmanlar gelip gidiyor

Silüsler beyazdan da yilan

Sen bu tipiden çikmiyacan...

Bir limon kalsada günesten

Bide ölümcül umut

Sen bu umuttan iflah

Olamaya

Can. . .

 

BÜYÜK CAN DEDI KI:

 

Kovalamayin beni yataga

Hiç uykum yok

Daha lafiniza karisacagim

Ortaligi dagitacagim

Televizyonu kapatacagim

Ayçiçegi resmi yapacagim daha

Basparmagima siir okuyacagim

Islik çalacagim

 

CANKURTARANLA

 

Yardin be cancagizim 

Yardin sonunda su Beyoglu trafigini 

Ilkyardim pamuklariyla 

                                 o ölümcül acelenden 

Korna çiçekleri açiyor simdi 

                              yaralarinin üzerinde 

Ölen yok sen gibi güzel 

Sinifsal ecelinden

 

DANTON'UN ÇAYDANLIGI

 

Kirilan bir çaydanlikti biz öyle sandik

Ya da bir yildiz uyanmis sonra uyanivermis

Öyle sasilasi bisey ki sasmadim bile

Sen söyledin Türkçe yüzermis Capon baliklari

Sen hep böyle günesli yalanlar söyle

Ben toplarim parçalarini

Kirk yilin Halimesi böyle bir güvercin

Oturup agda yapsin düpedüz Devrim

Bu bir degil iki degil dördüncü bacagi

Halime kopardikça dünya yenileniyor

Bu el yeni abeceyle yazilmis bir el

Laik bir bacagi sivazliyor

 

Komsular kibar evler  daga çikmislar dünden.  Biz de

Halimeyle vatani süpürüyorduk.  Disaridan hariciyeli

bir ses: (Affedersin! Affedersin! Affedersin! Yangin

merdiveniniz yaniyor!)  Ne bu curcuna be!  Gözünü

kapan gelmis!  Iyi ya dedim, kapattim pencereyi. Biz

de çaydanlik kirildi sandik!...

 

Kirk yilin Halimesi böyle bir güvercin

Oturup agda yapsin düpedüz Devrim

 

DEGISIK

 

Baska türlü birsey benim istedigim

Ne agaca benzer ne de buluta

Burasi gibi degil gidecegim memleket

Denizi ayri deniz, havasi ayri hava

Nerde gördüklerim,nerde o bekledigim

Rengi baska, tadi baska

Bir baska yolculuk dalindan düsmek yere

Yasadigindan uzun

Bir tatli yolculuk dalindan inmek yere

Agacin yüksekligince

Dalin yüksekligince rüzgârda

Vardigim çimen yesilligince

 

DEGISIM

 

Ince uzun bir hayvan 

Çarpiyor 

Çarpiyor 

Çarpiyordu kendini taslara. 

Cani mi sikiliyor 

Can mi çekisiyordu yoksa? 

Yok efendim dedi yanimdaki adam 

Gömlek degistiriyor yilan 

Bu hallerden anlariz dedi az çok 

Biz de sinif degismistik bi zaman

 

DEMIN

 

Kasvet, elinde bir pasli makas,

Istanbul'un asma köprülerini kesti.

Sevdamizin ipinde cirit oynayan cambaz

Simdi bir kör satirdir içimizde.

Ha düser,

Ha düser,

Ha düser...

Basimizin üstünde demin gülüp duran gökyüzü

Yedekte bir salapurya simdi

 

DINLEME BASINI! 

 

Karsi masadan çagirdilar, "buyrun" dediler

"Keyfim yok" dedim bagislayin, "basimi dinleyecegim biraz"

Sen misin diyen, bir curcunadir koptu

Ne kalabalik, ne kalabalikmis yarab basim!

Bunca ayip, bunca kayip, bunca ölüm!

 

Attim kendimi disari, karistim Sarlo'nun yalnizligina

Uçuyorum simdi Barbaros Bulvari'ndan asagi

Üstümde insanlar, ne güzel, ve ayaklarimin aldinda deniz!

 

Sana da söylüyorum hep, Teo,

Basini dinleyecegine, al basini git umaga!

 

DOSTUM SAMARIPA’YA MEKTUP 

 

Baksana Samaripa 

Su gümüsü bacaya! 

Ne güzel kesmis tenekeyi tentene! 

Günes de vurmus üstüne... 

Ve salkim salkim sakallari 

Rüzgarda saçaklanan bir duman 

Arkadaki Papaz Okulu’nun 

Çamlarini çulluyor 

Baca degil, buhurdan... 

Alt katta da o dumanin isittigi suyla 

Sakiz gibi bir kiz yikaniyor 

Ve Sakiz Adasi gibi köpükte 

Yuvarlanip gidiyor g..leri 

 

Sevgili dostum 

Öyle görecegim geldi ki seni 

Burnumda tütüyorsun... 

Ha, onu soracaktim 

Sen hiç lohuk yedin mi? 

Ben ki tatli sevmem 

Nefis bisey 

 

DUMANIN DOGRUSU 

 

Kolay gelsin vapurun dumani!

Inersin sen de birgün yeryüzüne,

Benim gibi yagmur diye!

 

Iyi de edersin!

 

ELLERIMDE BIR GÖZTASI

 

Ellerimde bir göztasi, gözlerim bos gidiyordum 

Ne bileyim, bir damlanin böyle deniz oldugunu 

Sastim, mavi bir fal gibi açilinca önümde 

Giritli bir ölümüm varmis, bir balikçi fitil gibi 

Patlayacakmis avucunda otuz çubuklu gençligim 

Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mi  

Ben ki, o camgöbegi çiçekler açan agaç 

Kirilmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmis 

Ne zaman bogulsam böyle yosun kokuyordu isik 

Sabahci kahvelerde bir çiroz ötüyordu 

Ve dalgalarimi geçen o deniz soförleri 

Böyle uyur düslere bindirmis gemiler 

Uyuklar gibi üstünde mermer masalarin 

Bir tahta parçasiydim, osmanli bir kazadan kalmis 

Yüzüyordum, islam kaptanin ahsap ayaginda 

Öbür tahtalara öbür insanlara dogru 

Cumhurdu mürekkep baligi, simsiyah yüzüyordum 

Ne bileyim, bir korkunun böyle destan oldugunu 

Agardim, nisanlayinca gece, ve yavrulayan yalnizlik 

Ya da ilk insanin dogdugu, öldügü dagdi Moby Dick 

Nefes aldikça filbahriler köpürüyordu sulardan 

Çanlar çaliyor kulaklarimda, yunuslar yarisiyordu 

Alyuvarlar, dolkuslari ve rüzgar midyeleri 

Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde 

Ellerimde bir göztasi, gözlerim bos gidiyordum 

Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel oldugunu 

Açildim, çikmaz bir sokak gibi, kapaninca denizde.

 

EPIGRAM

 

Marx’in da pek sevdigi bir Latin sözünü animsiyorum 

Nihil humanum mihi alienum est 

Bu sözün altina ben de imzami basiyorum 

Insana iliskin ne varsa kabulüm 

Su hümanistler hariç

 

FINDIK FARESI...

 

Kafka'nin "Fare" öyküsü üzre,

Gözüme nasil büyük görünürdü

Su Sirkeci Gari'nin lokantasi!

Sekiz-on yil kapali durup yeniden açildiginda.

Gittim baktim ki götiçi kadar kalmis

O hangar gibi yer...

Garsona sordum: Niye küçülttüler, dedim burasini?

Yok, amca, dedi, dokunmadilar hiç enine boyuna.

Siz fazla sismanladigimizdan, size öyle geliyor.

Dogru dedigi belki de...

(Üstelik garson Kafka'nin gençlik resimlerinden

                                   birine pek benziyordu.)

Ola ki yaslandikça, yaslanip sismanladikça,

Hiçdurma küçülen bu zemin-vatan ve tavan arasinda

dönmüsümdür ben de Kafka'nin faresine...

Yarin, meselâ, orta yerimden çatlasam ne lâzim gelir?...

Yine de içimden bir ses: Sen sen ol! diyor,

Kafka'nin öyküsündeki fare emsal,

Cirit oyna oynayabildigin kadar,

Buldugun neyse mekân!

Ellerin, ayaklarin ve çükünle degilse de,

Hâlâ genç kalan aklinla kosmaca oyna,

Duvarlara vursan da basini,

O tavanarasi kadar kaldiginda cürmün ve cirmin,

Ölmek ki senin

baslayip da bitiremedigin

allah bilir kaçinci bin siirin...

 

FITILLI

 

Içerimde bir bokluk var

Yikiyorum, yikiyorum, yikilmiyor

 

Yüzümde bir maske var

Çekiyorum, çekiyorum, çikmiyor

 

Bögrümde bir ölü çocuk

Ölüyorum, ölüyorum, ölmüyor

 

Gözümde bir çakmak var

Çakiyorum, çakiyorum, çakiyor

 

Suratiniza!



winerilhan