6






$AIRLERIN
$IIRLERI
ve
HAYATLARI



AHMET HA$IM

1

ATAOL BEHRAMOGLU

1

2

3

ATTILA ILHAN

1

2

3

4

5

CAHIT ZARIFOGLU

1

2

3

4

CAN YUCEL

1

2

3

ISMET OZEL

1

2

3

4

MEHMET AKIF ERSOY

1

2

3

MURATHAN MUNGAN

1

2

3

4

5

6

7

NAZIM HIKMET RAN

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

NECIP FAZIL KISAKUREK

1

2

ORHAN VELI KANIK

1

2

SEZAI KARAKOC

1

2

3

SUNAY AKIN

1

2

YAHYA KEMAL BEYATLI

1

YAVUZ BULENT BAKILER

1

YILMAZ ERDOGAN

1

  


6


ÖNCE

 

Çiktigim daglar küllenirdi içimde

sessiz, serin sulara inerdim

ceylanlardan önce

 

sular yikayabilirdi beni o zamanlar

günes alirdi içimin avlusunu

 

uyurken sizliyor içimdeki can:

kanlisiydim öldürdüm

çogaldi düslerim

uyudugum uyku artik ikimizin yerine

sanki o sag ben ölüyüm

her gece her gece her gece

 

 

ÖTEKI MITHOSU

         

göze alirsaniz eger

kirilir

dagilir aynadan

sandiginiz resimler

sözcükler kalir geriye

cam kiriklarina saklanmis

az isikli odalarda sözcükler

Ayna: anlam ve görüntü için sirlanmis kiler

bulur çikarirsiniz bir yerlerden

daha bulurken kararirsiniz

çok önce ögrenmistiniz: Bedel

özlenir ve kalir geriye

gerekenler

 

Sonra bir gün

Sizin için bir gün

Tehlikesiz, eski bir harita gibi

uyuttugunuz aynalarin tozunu silerken

elinize batar

bir zamanlar yaranizi kanatmis sözcükler

olaylar silinmis, adlar unutulmus, belirsiz bir geometride

yerini bir türlü bulamaz kisiler, iliskiler

yalnizca bir duygu

dipdiri bir aci çok eski tarihli bir çagrisima eslik eder

bu nedir ki, yillar sonra, telâssiz bir gün, ömrümüzün durulmus

bir mevsiminde, içinizin kazinmis yerlerinden

ölümcül bir agri ansizin geri teper

 

Egilip bakrsiniz aynaya

Siz çoktan gitmissiniz

Yerinizde sözcükler

Böyle zamanlarda sözcükler

Bütün bir hayatin yerine ikâme eder

 

Sözcükler.Tutmamis ömürlerin teyel yerleri

camlatilmis kelebekler, kurutulmus akrepler gibi

baskalarina kaldiniz

bir zamanlar sanmistiniz ki hayat

kitaplardan ve sözcüklerden geçer

kendinizi eskiten oyunlara daldiniz

örnegin uzun tutulmus bir önsöz yüzünden

kitaba geç kaldiniz

Ki 'hayatiniz' su içinde birkaç roman eder

Sözcükler.Büyülenmis, içi doldurulmus, bekletilmis, kullanilmis,

anlami çogaltilmis, yani sizin

yerinizi bekler, diye

ögrendiginiz

Bütün sözcükler yasami çaldi sizden

Aynadaki sandiginiz simdi bütün hayatinizi temellük eder

 

Bilirsiniz

aynalarla konusur çok odali evlerde büyüyenler

düsün yerine ayna

anlarin, durumlarin, duygularin yerine

sözcükler

masalin en iyi yani yeniden söylenebilmesidir

söylendikçe büyülenirler

birlesir nehirler, daglar yer degistirir, tilsim ve tehlike

çig ve lâv, kiliç ve ipek, cografya ve tarih yeniden kesfedilir

isigin kirilma yerlerinden geçerken

sirlanir yüzlerin kuytu yerleri

gümüs bir alasimdir ilk imge: sinir ve melankoli

yani bütünlük ve binbir gece

isiksiz aynanin yalniz

oldugunu böyle ögrenirler

bir gün bir isik sizar bir kapi araligindan

giz ve ihanet ödesir

düs erir.masal biter.büyü tutmaz sözcükler

Görülmüstürler.

erken parçalanir çok odali evlerde büyüyenler

 

Ya da böyle saglamlasirlar belki

her parçasi kuzey yildiziyken dagilmis aynanin

yola düsüp, yoldan çikip

hiçbir seyi unutmadan, her seyi yeniden ögrenirler

aynayi, mithosu ve ötekini

yeniden düsünmeye

erken gecikenler

 

ayna, mithos ve öteki

özgeçmisin vazgeçilmez elementleri

Ayna.Anayurdu ayna hepimizin.Içinden çikip kavustuk dile

ve eyleme geçtik, ve kendimizi sinadik

agir taslar koyduk kisiligimizin köselerine

yani kendi kanunlarimizi varligimizin yerçekimine

bilmeden ve böylelikle bütün yolculari yasakladik kendimize

kirilmisti sözcükler, parçalanmisti ayna

anladik imgemizin yalnizca bir kovuk oldugunu

ve bunu ögrenmenin göçünde

dagildik kuzey yildizlarina

Simdi uzak yollardan ve uzun maceralardan sonra yeniden

dönüyoruz

ülkemize, kimligimize; imgemizi orada biraktik

imge oyunlarini da

birakarak yaslandik birçok seyi

Birakmayi kabullendigimiz günden beri.

agir yalnizliklardan geçtik, ödestik kendimizle

bir uçtan bir uca savrulurken onca sey harcadik hiç

düsünmeden

oysa hâlâ ayrintilar ve ayrimlar arasindaki

yollar kapali bize

 

olgunlasmakla göze aldiginiz birseydir bu, ya da düpedüz

yasanmakla, umudun bazi çesitlerinden bosanmakla, gelecek

için bunca zaman tasidiginiz birçok yükü atmakla

adina ne derseniz deyin, göze aldiginiz birseydir bu

yani baslar bir gün

sizin için bir gün

geç kalmis yüksek sesli sorularin dönemi

sürçmeye baslar Dil sandiginiz tekerlemeler

gündeme gelir yeniden

degisik çaglardan ödünç alinmis bilmeceler

gizini çözersiniz

kendiniz için kurdugunuz bütün Serüvenin

yaslanmayan ve gerçeklesmeyen portrenizin

tozu alinmamis her sey yalnizca geçmisi yineler

 

sfenksi kendini sorulamis bunca yil

tek kisilik korosu yanitlamis

paradokslari kullanmayi hayati anlamanin yolu sanmis

okuduklarindan artip, okuduklarina kalmis

göze aldiginiz birseydir bu

aynada portre, mithosda serüven, ötekinde giz

sakli dururken

yolculuklar tasimaz sizi hiçbir yere

Bunu çok önceleri ögrenmeliydiniz

 

oysa oturdugunuzda sorularin basina, kaç saatiniz vardi?

ölecek ve yetecek

kaç saatiniz?

Zaman'in saydam sirri portreyi aynadan ayirmaktaydi

Baslangiçti.

kazilarda eksilmis bir kabartma gibiyidi imgeniz

sözcükler örselenmis, aynalar pantimento

çikmaz sokaklardi adresiniz.sigindiginiz kalelerde birer birer

eksildiniz.

Çekip gidiniz buralardan.Her yasin uçurtmalari vardir

birinin ipini çekiniz

simdi gözlerinizin ermedigi bir yerden yeni bir ufkun basladigini göreceksiniz

 

çok yasar, çabuk ölür, ilk tuttugu sipere tüm bir hayatin kalesini

insa edenler

ayna silinir, mithos biter, gider öteki

kitaplar yalnizca ölümü erteler

yasam çiplak.siz giyinik.Utanirsiniz

kusandiginiz kavramlar kullanilmaz silâhlar gibi sizi terkeder

Öteki: çoktan eskimis bir metafor, Dostoyevski'yi

ve onu izleyen sonrakileri animsamak neye yarar simdi?

Geçmis bizi birakip gitti

O kadar çok sey ögrendik ki,

kendimiz için bile bir kliseyiz artik

En çok buna katlanamiyoruz

Farkindayiz.Ve çürüyoruz.

Hepimiz artik gençligin bizi terkeden kusagindayiz

Eger göze aliyorsaniz bu kadari da size yeter

yedi renk, taze su, parlak isik

her zaman yeniden okunacak bir kitap bulunur

ögrenilecek yeni sözcükler

durdugunuz yerde, her yere ayni mesafeden bakiyorsunuz

buraya geldiyseniz eger, daha ne istiyorsunuz?

 

 

PAMUK IPLIGI

 

kendimize dösedigimiz taslar

görünmeyenin piramidi

baska uygarliklarin saatleriydi kullandigimiz

zehirli yildizlarini tanidik gökyüzünün

kendimizi bile büyüledik piramidimizin giziyle

petrol kuyusu bütün gün

rasasane bütün gece

 

koynumuzdaki tilsimi düsürmedik güne

teslim etmedik kelimeleri

dar bogazlarda,kör geçitlerde,karanlik dönemeçlerde

bozuk para kadar kullandik çarsilarinizi

baktigimiz pencereleri kimselere kiralamadik

ugramadik bir harf için bile mürekkebinize

yalvaç olmadan,ermis olmadan gelip geçtik

karanlik oylarin kamusundan

güvendik sessizligin derinligine

içimiz bölünse de baskalarina

parçalanmadi kendimize çizdigimiz yekpare harita

ömrümüzün yollari

kirk yil,kirk yas,kirk ikindi

biz her zaman birkaç kisi

hayatimiz piramit,ömrümüz pamuk ipligi

bilinse de olur artik bilinmese de...

 

 

PARANTEZLE ANIMSAMA

 

israrli bakislarin tasidigi o aciticilik

segirir durur kasiklarimda

ilk sevisme acemiliklerini arayan tat

anilarina tutkundur aslinda

 

 

PATLAYICI MADDE

 

Yüzey kusuru tariyor

Ilerleyici yaslanma

Likit dinamit

Çözülüyor

Kalbin tas kuyusunda

Susuyorum susuyorum susuyorum

Belki de korkuyorum

Bir konussam ortaya çikacak olan

Içimin simyasindan

Kanindaki tutku yapan element

Nefretin incelikli kilinan pelikülü

Dinamit sakli likit gözlerinde

Bulustugumuz yüzey

Sakin ekran

Gülümsüyoruz steril

Sifiralti islemine kadar inmiyor davranislarimiz

Kapilar açilip kapaniyor

Baska koridorlara ayriliyoruz

Gülümsüyoruz steril

Oysa dehset yatiyor derinliklerimizde

Susuyorum susuyorum sonra siir yaziyoruz

 

 

PAZUBENT

 

beden dedigin aska vesile

insan ruhlara asik olur

sevdikçe baskasini

kendini bulur

 

ne hasreti öldürür, ne vuslati ondurur

suretten surete süründürür ask seni

hayat dedigin bir gün anlamak

geçtigin yollarin kiymetini

 

bazi kalplerin kaderidir ask

ne dua beddua ne tövbe yemin

nafile pâzu bosalmis kiymet

nice yazsan korundugun gövdeye

tabiatta olmayan kelime

nasil karsi koyabilir

tabiat güçlerine

 

bin kere inkar ettim

bin kapida yenildim

ask bin kere

bin kere ayrilik

dedigin sema adimlari

kültürel miras genetik sifre

tenimde

açilan vahdet yaralari

tutuldugum suretlerden

geçtim gittim

kaderin önünde kosarken

yeni suretlere

bin kere

 

hakikatim marifetim yadigarim

kalbini bende sinamislar için

adadigim divanim

ömrümü hayat yapan bütün erkeklere

 

bir kere olsun unutmak için

beyhude

bin kelime!

 

 

PERDAH

 

bir sen kendini eskisi gibi hatirliyorsun

basak kapilari açmiyor söylediklerin

kendinden eksilttiklerini

hayat koymuyor geri

dünle konusuyorsun

 

tüylenmis öfken, için acimis

sikinti çogaltmiyor kimseyi

izlerini siliyorsun kendini yinelerken

hatirlamaktan göremiyorsun simdiyi

aldigin yas katettigin yola denk degil

dünyaya bunca acimasiz gözlerin

kendine kapali bir tek,

olgunlasmadan çürüdügünü bilmiyorsun

 

bunca tükenmisken yildizlarin

gecen çekiliyorsun

içindeki koyu is, yagli bölge

kirik hayal parçalari

yenilmez gevseyeni

yüzünün perdahinda

denedigin usturalar

geri getirmez seni

bütün bunlar

herkes kötü, dünya fena

sonumuz geldi diye degil

ögrenmen gerekenleri

zamaninda ögrenmedigin içindir

 

bir erkeklik meslegidir perdah

zaman çekilen sulari bilir

zamani geldiginde

kalmak için çekilmek gerekir

 

 

PASEVE'NIN GÜNLÜKLERI

 

I.

bir ölüm yalinligi durulturken

piomente imgelerini

her suskunluk

bir iç kanamasidir iliskilerde

her duygu bir sürgüne dönüsür

bir kadin kimliginde

ask yeniden çogaltir yenilgilerini

pavese, yani o bilenmis uçurum duygusu

bulur son hüviyetini sikilgan katilinde.

 

II.

askin ve cinayetin, buzul kimsesizliginin

sessizliklerle yasanan zipkin gerginligi

ve kalemin öteki yüzü, tutkunun siyah siirleri

bir hiçligin düsmanca felsefesinde

ya da Pavese'den sonra yasanan

Pavese günlüklerinde.

...

ölüm kendini ararken

ve görüntülerken kendini her gün

bir siirin apansiz tetiginde.

 

III.

çogul bir siyahtir artik

kalemin degdigi her kör nokta

her çizgi daha çizilirken kendine

uçurumlar kazan

bir intihardir siir adinda.

 

IV.

bir ölüm denemecisi

yazar, unutulmus kentleri, batik denizleri, sevgilileri

delilik gözleri gibi

sözcüklerden yontulmus bir sessizlik ve

sonsuz bir yalnizlik gibidir yazmak eylemi.

 

V.

bir ani (zehir tadinda),

bir görüntü (kimsenin görmedigi

gizlenmis, duyarliga),

bir sözcügün yer degistirmesi

(belli belirsiz paslanarak),

ve sonra apansiz bir aksam gezintisi

yeni bir düsünce verebilir insana

birkaç zamanlik yasama inadi

biraz tebessüm

-kirik dökük de olsa-

'yeni bir hayat' kurmacalarina

dokunma isteginin yonttugu tutunma çabalarina

...

sonra çözülür zipkin

kendini birakir

gölgesini düsüren takintilarina.

 

VI.

sözcükler, ah sözcükler kimsesizligim benim

nefret, bütün duyarliklar adina tek mülkiyetim

...

nerden gelsem ben

nereye gitsem pavese

...

içimde hep bir konuk duyarligi

ben hep bir konuk gezdiririm

yakamda bir çiçek kabarikligi

...

nereden gelsem ben

nereye gitsem pavese

...

kimsenin agirlamadigi.

 

VII.

yinelenmekten eprimis nesneler

Piomente'de yine siddet ikindileri

tedirgin sayfalarin dizgini siir

huzursuz bir tay gibi silkeler dizeleri

silkeler gururun ve sehvetin yurtsaydigi

izlenimci Piomente harabeleri

sevdaydi, siirdi, öfkeydi, askti

bunlarin hepsi usul usul intihar evrimleri.

 

VIII.

günden güne eksiliyor tekil kalabaligim

artik sabahi da kapliyor aci.

tiksiniyorum bütün bunlardan

Sözler degil. Eylem. Artik yazmayacagim.

 

 

PEYNIR TENEKESI

 

nasir baglamis elleri

yüreginin kapisini yillarca

                    kapali tuta tuta

yagmur öncesi bir buluta gizlenmis

unutmus olsa gerek

zorludur, öç alir pismanligin elleri

getirir kor insani bilmedigi bir hududa

 

 

RETIME

           

Bir yola çikarken neleri almadik yanimiza

Bir yangindan neleri ilk kurtarmadik

Nerede çürüttük

 

Bir zamanlar her seye kanan kalplerimizi

Yerini bulmamis incelikler, bozguna ugramis düsler,

Atlanmis serüvenlerle hangi hayatlarin yanindan geçtik

nerede yitirdik

erken itiraflar

ergen isyanlarla

bir korsan gibi yasadigimiz gençligimizi

 

Büyüdük, büyüdük sandik

Kaybetti bazi seyler artik önemini

 

 

RUHU

 

ruhu

yürekte gidenin ayak sesi

agir dönen kilit

görünmez hayvanini yatistiran

mimozali gölgeler

 

sularda dünyanin batisi

cama vuran,camina vuran

kapisi çekilmis evler

 

los pencere,kör kapi,puhu

sokakta oynayan için bekliyor camdaki gölgen

kalendeki mürekkep

uzayinca sokak silinir onun için gölgen

ya da sen silinirsin

ayni puhu ama simdi her sey daha uzak

 

 

SADAKLAR

 

Onlar ki bir zayif vaktini beklerler,

Ögren

 

Dört mevsimden geçmemis arkadasliklar

Kirilmis fanus, kararmis tilsim

yürekleri sadaklari kadar zengin degilmis

Birlikte gittigimiz yollar

Baska haritalarda kaybolurken

Ögretirler

 

ayni degil kalpte biriken zaman

sirtlarda ne çok ok birikmis

 

kiliçsiz kalkansiz arkadasliklarda

savunmasizligi tek savunma olan

doksan dokuz yaradan

bir ad bile vermezken

kör inanç, kayip gece, bosalmis mushaf

uzanir elleri sadaklarina

baskasinin gizine nisan yasayan

inceok inceok önceok

ne topragin teninde ürperen hayat

bunca ask bunca ani bunca kalp

gün gelir yalnizca bir inceok.

 

 

SAKLI BIÇAK

           

sol el sakli biçak

kanadim gittim kendimden

kendimi bir baskasinin ölüsü sanarak

 

bütün karsiliklari birden çalisan simgeler gibi

ayni güne düsmez kaybettiklerimizin mevsimi

bazi asklar yalnizca ayriliklari için bile deger

yaslaninca hatirlamak

yaslaninca hatirlamak

biledikçe biliyorsun

bir zamanlar sol elde tuttugun biçagin

ertelenmis hayaleti

kapanmamis gögsünde

yillar sonra yeniden kanayacak

 

bunun için ask

bunun için siir tutan sol elim

ayrilirken içimi kazidigim sakli biçak

 

eylül bitiyor sevgilim

uzun eylülü ömrümüzün

bir kitap gibi bitiyor

seni kaniyor sol elim

seni simdi

baskalarinin gözlerine emanet ediyorum

 

 

SALGIN

           

yalnizca ask degil bu,

yalnizca ayrilik degil, salgin

bize geçmisten geçen

kandan, tarihten, dogamizin bize kurdugu tuzktan

kaderimizden ve yildizlardan geçen salgin

yalnizca bir humma degill bu,

ellerindeyiz bilmedigimiz bir tutsakligin

 

damarlarimdaki kana hükmediyor

sefkat, sehvet, siddetle

kendini bende sinayan salgin

ölümün kenarina düsen satirlarla

batan ayin kenarina düsen satirlarla

bu sayril hüküm, bu kara humma, bu kanama

kendini sürdürüyor bende

sormayin bana ben bilmiyorum

ben hiçbir sey bilmiyorum,

içindeyim salgin gibi

derin sayriligi baska çaglara ait bu askin

kilitlendigim var olusundan çikamiyorum

ben de isterdim serin, uzak, kuzeyli bir

olmayi, hesaplarini tutmayi

sözlerin, duygularin, davranislarin

gelecek saglamak için yapilan ince ayarlarin

ama ben saf korkudan yapilmis tehlikeli misralari,

hikayesi uzun olan kiliçlari,

çölde geçen sarkilari ve onu seviyorum

onu seviyorum onu seviyorum onu seviyorum

 

 

SAMURAY

 

Çünkü sen bir samuraysin

Çünkü o bir samuray

Bir bulmaca gibi çiktin ortaya

Parçalarini yanlis yerlestirmisler

Ve sen bunun nedenini asla bilemedin

Çünkü bir samuraysin çilgin savasçi

Degistirmiyor seni takvimler

Bir kilica benziyor öne sürdügün gövden

Kaynagi belirsiz bir isik aydinlatiyor

Suyun verildigi yeri

Ve bilmiyorsun kapilarin ardinda ne var

Anlamak istemiyorsun seni bekleyeni

Çünkü sen bir samuraysin

Çünkü o bir samuray

 

 

SANDIK ODASI

           

gün isigiyla yikanmis küskün bir yildiz

gibi akip geçtin

sessizligimizin üstünden

oyalanacak bir sey bile birakmadin

tozlanmis,dalgin bakislarimiza

ne zaman,nerede bir sey yitirsek

burada bulacagimizi sanirdik

bu sandik odasinda

mümkünmüs gibi

balkonda unuttugumuz nice yazlardan sonra...

 

 

SARI FERMAN

           

ihanet bildirir sari ferman

aldatanla aldatilan

daha ferman üzerinde el degistirir

yoluna katlanmadan

önü kesilir

kalbin aklin sezginin

her menzilde çözülen

gerçek

biraz daha kaybedilirken

sararir gülümsemekten ferman

okunmayacak kadar

anlamini yitirir yazilanlar

sonunda günese tutulmaktan

dokusu çözülmüs

lime lime bir gerçeklik kalir

herkese

hiçbir ise yaramasin diye

 

çünkü ihanet anlasilabilir bir sey degildir

bu yüzden menziline ulasamaz

içinin yollarinda zaman aldatmasina ugrar insan

sebepler bahaneler yalanlarla

sararip uçmus ferman

hiçligin kayitsizliginda simdi

ne okuyan ne yazan ne anlatan

 

 

SENDE ASKLARIMI TEMIZE ÇEKTIM

 

ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda

yorgun, kirli ve umutsuz geçmisim

oysa bilmedigin bir sey vardi sevgilim

Ben sende bütün asklarimi temize çektim

 

imrendigin, öfkelendigin

kizdigin ya da kiskandigin diyelim

yani yasamislik sandigin

Geçmisim

dile dökülmeyenin tenhaliginda

kaçirilan bakislarda

gündeligin basibos ayrintilarinda

zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.

Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun, biraz daha

fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim.

 

Baslangiçta dogruydu belki. Siradan bir serüven, ratsgele bir iliski

gibi baslayip, gün günden hayatima yayilan, büyüyüp kök ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda

yorgun, kirli ve umutsuz geçmisim

oysa bilmedigin bir sey vardi sevgilim

Ben sende bütün asklarimi temize çektim

 

imrendigin, öfkelendigin

kizdigin ya da kiskandigin diyelim

yani yasamislik sandigin

Geçmisim

dile dökülmeyenin tenhaliginda

kaçirilan bakislarda

gündeligin basibos ayrintilarinda

zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.

Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun, biraz daha

fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim.

 

Baslangiçta dogruydu belki. Siradan bir serüven, ratsgele bir iliski

gibi baslayip, gün günden hayatima yayilan, büyüyüp kök salan ,

benligimi kavrayip, varligimi ele geçiren bir aska bedellendin.

Ve hala bilmiyordun sevgilim

Ben sende bütün asklarimi temize çektim

Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana

Bütün kazananlar gibi

Terk ettin

 

 

SEVGI

 

Senin adin bir çiçek

Papatya gibisin

Askimin simgesisin

Benim güzel kadinim

 

 

SEVGILIM

 

Sevgilim,

yetimim benim,

 

aylar nasil geçiyor zaman hiç geçmezken

 

kapilar kapali, dünya buzlu can

uyusmus gözlerimin önünde

hayat akip gidiyor hiç kimildamadan

 

ikimizin yerine dinliyorum

sevdigin sarkilari

siyah tisörtünü giyiyorum yatarken

gömleklerini, kazaklarini, kokunu

senin rüyalarini görüyorum ölür gibi uyurken

gün boyu elimde kahve fincani

 

kapiyi açmiyorum

telefonlara çikmiyorum

basini bekliyorum gelecegi olmayan hatiralarin

 

Sevgilim,

yetimim benim,

nasil da kayitsiz gülüyorsun hayata

öldügünden haberi yok fotograflarinin 

SIS ÇANLARI

agir yol, uzak yapilar

yaklasmak için yaklasik tanimlar

onlarla çiktik yola

yollarda kaldik

sis basti her yani

tutukluk çeken silahlar gibi

sözcükler, fisiltilar, mirildanislar

eksilerek vardik bir yapiya

O mu, degil mi?

Kim bilebilir simdi

kilavuzlar sehit

sehitler hain

gözlerimiz karanlik bir pusuda

çogumuz büyümüs, kimimiz ölmüs

kendimiz bile tanidik degiliz artik

gözümüzden silinen düsün sabahinda

önümüzde açilan yeni bir uzay

Simdiki Zamana ait bombos ve ölü anlar

ne baska yer ne baska zaman

bizler için hala biryerlerde çalinan

sis çanlari var

belki bir gün bulusur diye

ayni ormanda kaybolan çocuklar

 

SIYAH FERMAN

           

ferman siyahi ya da siyah kan

nereden okuduguna bagli

ask körü gözlerin

kendini inandirdigi fali

bir hikayeyi sonuna kadar yasamak ugruna

daha baslangiçta göz yumulan

birkaç karanlik isaret

aktikça

siyaha boyar bütün ferman

fermanin okunmaz siyah olani

denir

görmezden gelinen karanligin kanidir oysa

ilerledikçe

fermani siyah yapan

okunmaz yazi degil

bu kaderin daha basindan okunabilirligidir

en kisa fermandir siyah olan

ask ile ölüm arasinda

en kisa yolu seçmistir

ölüme gitmek için ask

her ne kadar sonlarda okunsa da

fermanlarin ilkidir

 

SIZDEN SAKLI

gelmediniz, ben hep sizi bekledim

eksilen yanlarimla

sizden sakli eskidim

her seyden önce ask verilmis bir sözdü benim için

gün, ay, saat, hafta; takvimisi zaman yani

Aldikça dönemeçleri  degismedi  hiçbir sey

yalnizca ufuklar yeniledim

Kaç  asktan olusmus  bir seydi ask

her sevgiliyle biraz daha

biraz daha sizden sakli eskidim

 

SOGUK DAMGA

aile atinin soyundan indim

karaagaçlar altinda

biliyorum beni bekleyen hiçbir sey yok

rüzgarin derin mezarliginda ürperen

soluk bakisli bir ay,sessizligimi olusturan

o derin,o siyah bosluktan baska

ne çilginlik için gürültülü gösterilere adandim

ne davranislarimin imlasinda

uyusmus kalmis itiraflari costurmayi düsünüyorum

hüznümün arkadasligina kaldim

karaagaçlar altinda

 

SON EL

Henüz açilmamis kartlarin birinde gizleniyor

varisi oldugumuz tehlike

zirhlarimiz kamasiyor gövdelerimizden

miknatislar deneniyor kaygan zeminlerde

birkaç teorem terkisinde alinan yol

büyük tonozlar altinda ilk bulusma

benim cevabim silah, seninse sorun yok daha

geceler gölge oyunu

geceler bir kürek gibi yumusak

gel deriler giydireyim geçene

kirbaç akar adimlarin

kuzgun kanadi kaldirimlarda ilerlersin

sinanmamis Öteki@ne

pusulamda alikoydugum sihir

kumas parçalari, bir tutam saç ve ag

ilerliyoruz o trapez dengeye

senin ayiklanmamis duygularin avucunda

benimse kalbim rehin bir cellat mezadinda

gong vurunca tasil zaman: elde kalan bir tutam saç

uçusan kumas parçalari

delinen ag

ölendir öldüren yalniz kalir trapezde



winerilhan