ÖNCE
Çiktigim daglar küllenirdi içimde
sessiz, serin sulara inerdim
ceylanlardan önce
sular yikayabilirdi beni o zamanlar
günes alirdi içimin avlusunu
uyurken sizliyor içimdeki can:
kanlisiydim öldürdüm
çogaldi düslerim
uyudugum uyku artik ikimizin yerine
sanki o sag ben ölüyüm
her gece her gece her gece
ÖTEKI MITHOSU
göze alirsaniz eger
kirilir
dagilir aynadan
sandiginiz resimler
sözcükler kalir geriye
cam kiriklarina saklanmis
az isikli odalarda sözcükler
Ayna: anlam ve görüntü için sirlanmis kiler
bulur çikarirsiniz bir yerlerden
daha bulurken kararirsiniz
çok önce ögrenmistiniz: Bedel
özlenir ve kalir geriye
gerekenler
Sonra bir gün
Sizin için bir gün
Tehlikesiz, eski bir harita gibi
uyuttugunuz aynalarin tozunu silerken
elinize batar
bir zamanlar yaranizi kanatmis sözcükler
olaylar silinmis, adlar unutulmus, belirsiz bir geometride
yerini bir türlü bulamaz kisiler, iliskiler
yalnizca bir duygu
dipdiri bir aci çok eski tarihli bir çagrisima eslik eder
bu nedir ki, yillar sonra, telâssiz bir gün, ömrümüzün durulmus
bir mevsiminde, içinizin kazinmis yerlerinden
ölümcül bir agri ansizin geri teper
Egilip bakrsiniz aynaya
Siz çoktan gitmissiniz
Yerinizde sözcükler
Böyle zamanlarda sözcükler
Bütün bir hayatin yerine ikâme eder
Sözcükler.Tutmamis ömürlerin teyel yerleri
camlatilmis kelebekler, kurutulmus akrepler gibi
baskalarina kaldiniz
bir zamanlar sanmistiniz ki hayat
kitaplardan ve sözcüklerden geçer
kendinizi eskiten oyunlara daldiniz
örnegin uzun tutulmus bir önsöz yüzünden
kitaba geç kaldiniz
Ki 'hayatiniz' su içinde birkaç roman eder
Sözcükler.Büyülenmis, içi doldurulmus, bekletilmis, kullanilmis,
anlami çogaltilmis, yani sizin
yerinizi bekler, diye
ögrendiginiz
Bütün sözcükler yasami çaldi sizden
Aynadaki sandiginiz simdi bütün hayatinizi temellük eder
Bilirsiniz
aynalarla konusur çok odali evlerde büyüyenler
düsün yerine ayna
anlarin, durumlarin, duygularin yerine
sözcükler
masalin en iyi yani yeniden söylenebilmesidir
söylendikçe büyülenirler
birlesir nehirler, daglar yer degistirir, tilsim ve tehlike
çig ve lâv, kiliç ve ipek, cografya ve tarih yeniden kesfedilir
isigin kirilma yerlerinden geçerken
sirlanir yüzlerin kuytu yerleri
gümüs bir alasimdir ilk imge: sinir ve melankoli
yani bütünlük ve binbir gece
isiksiz aynanin yalniz
oldugunu böyle ögrenirler
bir gün bir isik sizar bir kapi araligindan
giz ve ihanet ödesir
düs erir.masal biter.büyü tutmaz sözcükler
Görülmüstürler.
erken parçalanir çok odali evlerde büyüyenler
Ya da böyle saglamlasirlar belki
her parçasi kuzey yildiziyken dagilmis aynanin
yola düsüp, yoldan çikip
hiçbir seyi unutmadan, her seyi yeniden ögrenirler
aynayi, mithosu ve ötekini
yeniden düsünmeye
erken gecikenler
ayna, mithos ve öteki
özgeçmisin vazgeçilmez elementleri
Ayna.Anayurdu ayna hepimizin.Içinden çikip kavustuk dile
ve eyleme geçtik, ve kendimizi sinadik
agir taslar koyduk kisiligimizin köselerine
yani kendi kanunlarimizi varligimizin yerçekimine
bilmeden ve böylelikle bütün yolculari yasakladik kendimize
kirilmisti sözcükler, parçalanmisti ayna
anladik imgemizin yalnizca bir kovuk oldugunu
ve bunu ögrenmenin göçünde
dagildik kuzey yildizlarina
Simdi uzak yollardan ve uzun maceralardan sonra yeniden
dönüyoruz
ülkemize, kimligimize; imgemizi orada biraktik
imge oyunlarini da
birakarak yaslandik birçok seyi
Birakmayi kabullendigimiz günden beri.
agir yalnizliklardan geçtik, ödestik kendimizle
bir uçtan bir uca savrulurken onca sey harcadik hiç
düsünmeden
oysa hâlâ ayrintilar ve ayrimlar arasindaki
yollar kapali bize
olgunlasmakla göze aldiginiz birseydir bu, ya da düpedüz
yasanmakla, umudun bazi çesitlerinden bosanmakla, gelecek
için bunca zaman tasidiginiz birçok yükü atmakla
adina ne derseniz deyin, göze aldiginiz birseydir bu
yani baslar bir gün
sizin için bir gün
geç kalmis yüksek sesli sorularin dönemi
sürçmeye baslar Dil sandiginiz tekerlemeler
gündeme gelir yeniden
degisik çaglardan ödünç alinmis bilmeceler
gizini çözersiniz
kendiniz için kurdugunuz bütün Serüvenin
yaslanmayan ve gerçeklesmeyen portrenizin
tozu alinmamis her sey yalnizca geçmisi yineler
sfenksi kendini sorulamis bunca yil
tek kisilik korosu yanitlamis
paradokslari kullanmayi hayati anlamanin yolu sanmis
okuduklarindan artip, okuduklarina kalmis
göze aldiginiz birseydir bu
aynada portre, mithosda serüven, ötekinde giz
sakli dururken
yolculuklar tasimaz sizi hiçbir yere
Bunu çok önceleri ögrenmeliydiniz
oysa oturdugunuzda sorularin basina, kaç saatiniz vardi?
ölecek ve yetecek
kaç saatiniz?
Zaman'in saydam sirri portreyi aynadan ayirmaktaydi
Baslangiçti.
kazilarda eksilmis bir kabartma gibiyidi imgeniz
sözcükler örselenmis, aynalar pantimento
çikmaz sokaklardi adresiniz.sigindiginiz kalelerde birer birer
eksildiniz.
Çekip gidiniz buralardan.Her yasin uçurtmalari vardir
birinin ipini çekiniz
simdi gözlerinizin ermedigi bir yerden yeni bir ufkun basladigini göreceksiniz
çok yasar, çabuk ölür, ilk tuttugu sipere tüm bir hayatin kalesini
insa edenler
ayna silinir, mithos biter, gider öteki
kitaplar yalnizca ölümü erteler
yasam çiplak.siz giyinik.Utanirsiniz
kusandiginiz kavramlar kullanilmaz silâhlar gibi sizi terkeder
Öteki: çoktan eskimis bir metafor, Dostoyevski'yi
ve onu izleyen sonrakileri animsamak neye yarar simdi?
Geçmis bizi birakip gitti
O kadar çok sey ögrendik ki,
kendimiz için bile bir kliseyiz artik
En çok buna katlanamiyoruz
Farkindayiz.Ve çürüyoruz.
Hepimiz artik gençligin bizi terkeden kusagindayiz
Eger göze aliyorsaniz bu kadari da size yeter
yedi renk, taze su, parlak isik
her zaman yeniden okunacak bir kitap bulunur
ögrenilecek yeni sözcükler
durdugunuz yerde, her yere ayni mesafeden bakiyorsunuz
buraya geldiyseniz eger, daha ne istiyorsunuz?
PAMUK IPLIGI
kendimize dösedigimiz taslar
görünmeyenin piramidi
baska uygarliklarin saatleriydi kullandigimiz
zehirli yildizlarini tanidik gökyüzünün
kendimizi bile büyüledik piramidimizin giziyle
petrol kuyusu bütün gün
rasasane bütün gece
koynumuzdaki tilsimi düsürmedik güne
teslim etmedik kelimeleri
dar bogazlarda,kör geçitlerde,karanlik dönemeçlerde
bozuk para kadar kullandik çarsilarinizi
baktigimiz pencereleri kimselere kiralamadik
ugramadik bir harf için bile mürekkebinize
yalvaç olmadan,ermis olmadan gelip geçtik
karanlik oylarin kamusundan
güvendik sessizligin derinligine
içimiz bölünse de baskalarina
parçalanmadi kendimize çizdigimiz yekpare harita
ömrümüzün yollari
kirk yil,kirk yas,kirk ikindi
biz her zaman birkaç kisi
hayatimiz piramit,ömrümüz pamuk ipligi
bilinse de olur artik bilinmese de...
PARANTEZLE ANIMSAMA
israrli bakislarin tasidigi o aciticilik
segirir durur kasiklarimda
ilk sevisme acemiliklerini arayan tat
anilarina tutkundur aslinda
PATLAYICI MADDE
Yüzey kusuru tariyor
Ilerleyici yaslanma
Likit dinamit
Çözülüyor
Kalbin tas kuyusunda
Susuyorum susuyorum susuyorum
Belki de korkuyorum
Bir konussam ortaya çikacak olan
Içimin simyasindan
Kanindaki tutku yapan element
Nefretin incelikli kilinan pelikülü
Dinamit sakli likit gözlerinde
Bulustugumuz yüzey
Sakin ekran
Gülümsüyoruz steril
Sifiralti islemine kadar inmiyor davranislarimiz
Kapilar açilip kapaniyor
Baska koridorlara ayriliyoruz
Gülümsüyoruz steril
Oysa dehset yatiyor derinliklerimizde
Susuyorum susuyorum sonra siir yaziyoruz
PAZUBENT
beden dedigin aska vesile
insan ruhlara asik olur
sevdikçe baskasini
kendini bulur
ne hasreti öldürür, ne vuslati ondurur
suretten surete süründürür ask seni
hayat dedigin bir gün anlamak
geçtigin yollarin kiymetini
bazi kalplerin kaderidir ask
ne dua beddua ne tövbe yemin
nafile pâzu bosalmis kiymet
nice yazsan korundugun gövdeye
tabiatta olmayan kelime
nasil karsi koyabilir
tabiat güçlerine
bin kere inkar ettim
bin kapida yenildim
ask bin kere
bin kere ayrilik
dedigin sema adimlari
kültürel miras genetik sifre
tenimde
açilan vahdet yaralari
tutuldugum suretlerden
geçtim gittim
kaderin önünde kosarken
yeni suretlere
bin kere
hakikatim marifetim yadigarim
kalbini bende sinamislar için
adadigim divanim
ömrümü hayat yapan bütün erkeklere
bir kere olsun unutmak için
beyhude
bin kelime!
PERDAH
bir sen kendini eskisi gibi hatirliyorsun
basak kapilari açmiyor söylediklerin
kendinden eksilttiklerini
hayat koymuyor geri
dünle konusuyorsun
tüylenmis öfken, için acimis
sikinti çogaltmiyor kimseyi
izlerini siliyorsun kendini yinelerken
hatirlamaktan göremiyorsun simdiyi
aldigin yas katettigin yola denk degil
dünyaya bunca acimasiz gözlerin
kendine kapali bir tek,
olgunlasmadan çürüdügünü bilmiyorsun
bunca tükenmisken yildizlarin
gecen çekiliyorsun
içindeki koyu is, yagli bölge
kirik hayal parçalari
yenilmez gevseyeni
yüzünün perdahinda
denedigin usturalar
geri getirmez seni
bütün bunlar
herkes kötü, dünya fena
sonumuz geldi diye degil
ögrenmen gerekenleri
zamaninda ögrenmedigin içindir
bir erkeklik meslegidir perdah
zaman çekilen sulari bilir
zamani geldiginde
kalmak için çekilmek gerekir
PASEVE'NIN GÜNLÜKLERI
I.
bir ölüm yalinligi durulturken
piomente imgelerini
her suskunluk
bir iç kanamasidir iliskilerde
her duygu bir sürgüne dönüsür
bir kadin kimliginde
ask yeniden çogaltir yenilgilerini
pavese, yani o bilenmis uçurum duygusu
bulur son hüviyetini sikilgan katilinde.
II.
askin ve cinayetin, buzul kimsesizliginin
sessizliklerle yasanan zipkin gerginligi
ve kalemin öteki yüzü, tutkunun siyah siirleri
bir hiçligin düsmanca felsefesinde
ya da Pavese'den sonra yasanan
Pavese günlüklerinde.
...
ölüm kendini ararken
ve görüntülerken kendini her gün
bir siirin apansiz tetiginde.
III.
çogul bir siyahtir artik
kalemin degdigi her kör nokta
her çizgi daha çizilirken kendine
uçurumlar kazan
bir intihardir siir adinda.
IV.
bir ölüm denemecisi
yazar, unutulmus kentleri, batik denizleri, sevgilileri
delilik gözleri gibi
sözcüklerden yontulmus bir sessizlik ve
sonsuz bir yalnizlik gibidir yazmak eylemi.
V.
bir ani (zehir tadinda),
bir görüntü (kimsenin görmedigi
gizlenmis, duyarliga),
bir sözcügün yer degistirmesi
(belli belirsiz paslanarak),
ve sonra apansiz bir aksam gezintisi
yeni bir düsünce verebilir insana
birkaç zamanlik yasama inadi
biraz tebessüm
-kirik dökük de olsa-
'yeni bir hayat' kurmacalarina
dokunma isteginin yonttugu tutunma çabalarina
...
sonra çözülür zipkin
kendini birakir
gölgesini düsüren takintilarina.
VI.
sözcükler, ah sözcükler kimsesizligim benim
nefret, bütün duyarliklar adina tek mülkiyetim
...
nerden gelsem ben
nereye gitsem pavese
...
içimde hep bir konuk duyarligi
ben hep bir konuk gezdiririm
yakamda bir çiçek kabarikligi
...
nereden gelsem ben
nereye gitsem pavese
...
kimsenin agirlamadigi.
VII.
yinelenmekten eprimis nesneler
Piomente'de yine siddet ikindileri
tedirgin sayfalarin dizgini siir
huzursuz bir tay gibi silkeler dizeleri
silkeler gururun ve sehvetin yurtsaydigi
izlenimci Piomente harabeleri
sevdaydi, siirdi, öfkeydi, askti
bunlarin hepsi usul usul intihar evrimleri.
VIII.
günden güne eksiliyor tekil kalabaligim
artik sabahi da kapliyor aci.
tiksiniyorum bütün bunlardan
Sözler degil. Eylem. Artik yazmayacagim.
PEYNIR TENEKESI
nasir baglamis elleri
yüreginin kapisini yillarca
kapali tuta tuta
yagmur öncesi bir buluta gizlenmis
unutmus olsa gerek
zorludur, öç alir pismanligin elleri
getirir kor insani bilmedigi bir hududa
RETIME
Bir yola çikarken neleri almadik yanimiza
Bir yangindan neleri ilk kurtarmadik
Nerede çürüttük
Bir zamanlar her seye kanan kalplerimizi
Yerini bulmamis incelikler, bozguna ugramis düsler,
Atlanmis serüvenlerle hangi hayatlarin yanindan geçtik
nerede yitirdik
erken itiraflar
ergen isyanlarla
bir korsan gibi yasadigimiz gençligimizi
Büyüdük, büyüdük sandik
Kaybetti bazi seyler artik önemini
RUHU
ruhu
yürekte gidenin ayak sesi
agir dönen kilit
görünmez hayvanini yatistiran
mimozali gölgeler
sularda dünyanin batisi
cama vuran,camina vuran
kapisi çekilmis evler
los pencere,kör kapi,puhu
sokakta oynayan için bekliyor camdaki gölgen
kalendeki mürekkep
uzayinca sokak silinir onun için gölgen
ya da sen silinirsin
ayni puhu ama simdi her sey daha uzak
SADAKLAR
Onlar ki bir zayif vaktini beklerler,
Ögren
Dört mevsimden geçmemis arkadasliklar
Kirilmis fanus, kararmis tilsim
yürekleri sadaklari kadar zengin degilmis
Birlikte gittigimiz yollar
Baska haritalarda kaybolurken
Ögretirler
ayni degil kalpte biriken zaman
sirtlarda ne çok ok birikmis
kiliçsiz kalkansiz arkadasliklarda
savunmasizligi tek savunma olan
doksan dokuz yaradan
bir ad bile vermezken
kör inanç, kayip gece, bosalmis mushaf
uzanir elleri sadaklarina
baskasinin gizine nisan yasayan
inceok inceok önceok
ne topragin teninde ürperen hayat
bunca ask bunca ani bunca kalp
gün gelir yalnizca bir inceok.
SAKLI BIÇAK
sol el sakli biçak
kanadim gittim kendimden
kendimi bir baskasinin ölüsü sanarak
bütün karsiliklari birden çalisan simgeler gibi
ayni güne düsmez kaybettiklerimizin mevsimi
bazi asklar yalnizca ayriliklari için bile deger
yaslaninca hatirlamak
yaslaninca hatirlamak
biledikçe biliyorsun
bir zamanlar sol elde tuttugun biçagin
ertelenmis hayaleti
kapanmamis gögsünde
yillar sonra yeniden kanayacak
bunun için ask
bunun için siir tutan sol elim
ayrilirken içimi kazidigim sakli biçak
eylül bitiyor sevgilim
uzun eylülü ömrümüzün
bir kitap gibi bitiyor
seni kaniyor sol elim
seni simdi
baskalarinin gözlerine emanet ediyorum
SALGIN
yalnizca ask degil bu,
yalnizca ayrilik degil, salgin
bize geçmisten geçen
kandan, tarihten, dogamizin bize kurdugu tuzktan
kaderimizden ve yildizlardan geçen salgin
yalnizca bir humma degill bu,
ellerindeyiz bilmedigimiz bir tutsakligin
damarlarimdaki kana hükmediyor
sefkat, sehvet, siddetle
kendini bende sinayan salgin
ölümün kenarina düsen satirlarla
batan ayin kenarina düsen satirlarla
bu sayril hüküm, bu kara humma, bu kanama
kendini sürdürüyor bende
sormayin bana ben bilmiyorum
ben hiçbir sey bilmiyorum,
içindeyim salgin gibi
derin sayriligi baska çaglara ait bu askin
kilitlendigim var olusundan çikamiyorum
ben de isterdim serin, uzak, kuzeyli bir
olmayi, hesaplarini tutmayi
sözlerin, duygularin, davranislarin
gelecek saglamak için yapilan ince ayarlarin
ama ben saf korkudan yapilmis tehlikeli misralari,
hikayesi uzun olan kiliçlari,
çölde geçen sarkilari ve onu seviyorum
onu seviyorum onu seviyorum onu seviyorum
SAMURAY
Çünkü sen bir samuraysin
Çünkü o bir samuray
Bir bulmaca gibi çiktin ortaya
Parçalarini yanlis yerlestirmisler
Ve sen bunun nedenini asla bilemedin
Çünkü bir samuraysin çilgin savasçi
Degistirmiyor seni takvimler
Bir kilica benziyor öne sürdügün gövden
Kaynagi belirsiz bir isik aydinlatiyor
Suyun verildigi yeri
Ve bilmiyorsun kapilarin ardinda ne var
Anlamak istemiyorsun seni bekleyeni
Çünkü sen bir samuraysin
Çünkü o bir samuray
SANDIK ODASI
gün isigiyla yikanmis küskün bir yildiz
gibi akip geçtin
sessizligimizin üstünden
oyalanacak bir sey bile birakmadin
tozlanmis,dalgin bakislarimiza
ne zaman,nerede bir sey yitirsek
burada bulacagimizi sanirdik
bu sandik odasinda
mümkünmüs gibi
balkonda unuttugumuz nice yazlardan sonra...
SARI FERMAN
ihanet bildirir sari ferman
aldatanla aldatilan
daha ferman üzerinde el degistirir
yoluna katlanmadan
önü kesilir
kalbin aklin sezginin
her menzilde çözülen
gerçek
biraz daha kaybedilirken
sararir gülümsemekten ferman
okunmayacak kadar
anlamini yitirir yazilanlar
sonunda günese tutulmaktan
dokusu çözülmüs
lime lime bir gerçeklik kalir
herkese
hiçbir ise yaramasin diye
çünkü ihanet anlasilabilir bir sey degildir
bu yüzden menziline ulasamaz
içinin yollarinda zaman aldatmasina ugrar insan
sebepler bahaneler yalanlarla
sararip uçmus ferman
hiçligin kayitsizliginda simdi
ne okuyan ne yazan ne anlatan
SENDE ASKLARIMI TEMIZE ÇEKTIM
ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmisim
oysa bilmedigin bir sey vardi sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
imrendigin, öfkelendigin
kizdigin ya da kiskandigin diyelim
yani yasamislik sandigin
Geçmisim
dile dökülmeyenin tenhaliginda
kaçirilan bakislarda
gündeligin basibos ayrintilarinda
zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun, biraz daha
fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim.
Baslangiçta dogruydu belki. Siradan bir serüven, ratsgele bir iliski
gibi baslayip, gün günden hayatima yayilan, büyüyüp kök ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmisim
oysa bilmedigin bir sey vardi sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
imrendigin, öfkelendigin
kizdigin ya da kiskandigin diyelim
yani yasamislik sandigin
Geçmisim
dile dökülmeyenin tenhaliginda
kaçirilan bakislarda
gündeligin basibos ayrintilarinda
zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun, biraz daha
fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim.
Baslangiçta dogruydu belki. Siradan bir serüven, ratsgele bir iliski
gibi baslayip, gün günden hayatima yayilan, büyüyüp kök salan ,
benligimi kavrayip, varligimi ele geçiren bir aska bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin
SEVGI
Senin adin bir çiçek
Papatya gibisin
Askimin simgesisin
Benim güzel kadinim
SEVGILIM
Sevgilim,
yetimim benim,
aylar nasil geçiyor zaman hiç geçmezken
kapilar kapali, dünya buzlu can
uyusmus gözlerimin önünde
hayat akip gidiyor hiç kimildamadan
ikimizin yerine dinliyorum
sevdigin sarkilari
siyah tisörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarini, kokunu
senin rüyalarini görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincani
kapiyi açmiyorum
telefonlara çikmiyorum
basini bekliyorum gelecegi olmayan hatiralarin
Sevgilim,
yetimim benim,
nasil da kayitsiz gülüyorsun hayata
öldügünden haberi yok fotograflarinin