VAZODA TOZLU GÜLLER
yanilmayan iki el
kapandi birbirinin üzerine
gözleri sisli kir, ad kavmi
kirik mühürler
yillarin derin kalintisindan
bagislamasiz bir durus seçti kendine
sanki artik hiç bir sey kimildatamaz
içinde küllenen o beyaz pismanligi
her seyi sessizligiyle bütünleyerek
geçiyor kullanmadigi günlerin içinden
baska ellerin kurdugu bütün saatleri
birakmis tozlu ayrintilarin zulmüne
aksamsefalari gibi dalgindi geçen yaz sonu
onu görmeye gittigimde
benden öteye bakiyordu benden çoktan geçmis bakislari
bir tek yagmurun sesiyle tanidik
bir seyler geçiyordu yüzünden bir ölünün anisi
kadar belirsiz bir aydinlik
nasil birikmis içinde bunca süzülmüs aci,
nasil ulasmis içindeki tedirgin erince
kopkoyu bir kötülüge dönüsmüs onca hayal kirikligi
kayip kitalar gibi baktik birbirimize.
Tamamen silinmis aklimdan
eski fotograflarda bulustugumuz yer
Oraya nereden gidilir simdi?
Oysa karsimda oturuyor
O opal lambanin gölgesinde
iyi egitilmis kötülügün bütün incelikleriyle
Bir de vazoda tozlu güller...
YADIGAR
Ne zaman onu düsünsem
sektirmeyen musta, içe dönük
gönül burcunda doganlardandi
çiktiginda yola, vakitlerden kirlangiç
yildizlarin adsiz kervanlari
için tutulan defterlerde
adina rastlandi çok sonra
ipek örtülere bürünmstü
magrur ve vahsi
ne yapsa sigmaz artakalirdi
çocuktum, yollarina çikardim
basimi oksar geçerdi, esmerdi elleri
belki ona sebep ben en çok
esmer sözcükleri sevdim
oysa onlari okacak zamani olmadi
acikmis gözleri yildizlara bakiyormus
bir dere kenarinda bulduklarinda
onu vuran mermi benim de bir yerim kaldi
YAGMUR
Damla düstü topraga cemre misali
En büyüleyici piriltisiyla dün aksam,
Mis gibi kokusuyla büyüleyen etrafi
Eksikligini hissettigimiz ama söyleyemedigimiz,
Tek tek ama beraberce kardescesine
Göl gibi derler ya iste öyle durgun ve sessiz
Üzüntülülerini paylasirlar sevinçleri paylastiklari gibi ,
Lisanlariyla sevgiden bahsederler hep
Esintisinde bir samyelinin bir ömür boyu,
Rahatlatiyor tüm sevgiye muhtaçlari su yagmur taneleri.
YALNIZ BIR OPERA
Ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmisim
Oysa bilmedigin birsey vardi sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
Imrendigin, öfkelendigin
Kizdigin, ya da kiskandigin diyelim
Yani yasamislik sandigin
Geçmisim
Dile dökülmeyenin tenhaliginda
Kaçirilan bakislarda
Gündeligin basibos ayrintilarinda
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun,
Biraz daha fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim.
Baslangiçta dogruydu belki.
Siradan bir serüven, rastgele bir iliski gibi baslayip,
Günden güne hayatima yayilan, varligimi ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aska bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.
Yaz basiydi gittiginde, ardindan,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdi. Yoktun. Kimsesizdim.
Çikilmis bir yolun ilk duraginda bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben askin bütün çaglarindan geliyordum.
Sanirim lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu
Yüzündeki kuskun kedere, gür kirpiklerinin altindan
Kisik lambalar gibi isiyan gözlerine
Çerçevesine sigmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu.
Yaz basiydi gittiginde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmisti Mayis.
Seni bir siire düsündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumusak seyler geliyordu aklima.
Önceki siirlerimde hiç kullanmadigim bu sözcük
Usulca düsüyordu bir kagit akligina,
Belkide ilk kez giriyordu yazdiklarima, hayatima.
Yaz basiydi gittiginde. Bir askin ilk günleriydi daha.
Ask miydi, degil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
'Eylül'de ayni yerde ve ayni insan olmami isteyen' notunu buldum kapimda.
Altina saat: 16.00 diye yazmistin, ve 16.04'tü onu buldugumda.
Daha o gün anlamaliydim bu iliskinin yazgisini
Takvim tutmazligini
Aramizda bir düsman gibi duran zamani
Daha o gün anlamaliydim
Benim sana erken
Senin bana geç kaldigini.
Gittin. Koca bir yaz girdi aramiza. Yaz ve getirdikleri.
Döndügünde eksik, noksan bir seyler baslamisti.
Sanki yaz, birbirimizi görmedigimiz o üç ay,
Alip götürmüstü bir seyleri hayatimizdan, olmamisti, eksik kalmisti.
Kirilmis bir seyi onarir gibi basladik yarim kalmis arkadasligimiza.
Adimlarimiz tutuk, yüregimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakisiyorduk.
Sanki ufacik bir sey olsa birbirimizden kaçacaktik.
Fotoromansiz, trüksüz, hilesiz, klisesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açildi, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Simdi bir mevsim degil, koca bir hayat girdi aramiza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artik, ne de ben kapiyi açabilirim sana.
Simdi biz neyiz biliyor musun?
Akip giden zamana göz kirpan yorgun yildizlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boslukta iki yalniz yildiz gibi
Aci çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batik bir asktan geriye kalan iki enkaz olacagiz yalnizca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasiz bogulacagiz
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satir ve benim su kirik dökük siirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasinda
Ne kalacak geriye savrulmus günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?
Simdi biz neyiz biliyor musun?
Yikintilar arasinda yakinlarini arayan öksüz savas çocuklari gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam tasimadigi bir dünyada
Bir sey buldugunda neyi, ne yapacagini bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu askta büyüyecek
Her seyi bir baska aska erteleyecegiz.
Kis basliyor sevgilim
Hosnutsuzlugumun kisi basliyor
Bir yaz daha geçti hiçbir sey anlamadan
Oysa yapacak ne çok sey vardi
Ve ne kadar az zaman
Kis basliyor sevgilim
Iyi bak kendine
Gözlerindeki usul sefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir seye
Upuzun bir kis basliyor sevgilim
Ayriligimizin kisi basliyor
Giriyoruz kara ve soguk bir mevsime.
Kitaplara sarilmak, dostlarla konusmak,
Yaziya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan disari bakip puslu sarkilar mirildanmak....
Böyle zamanlarda her sey birbirinin yerini alir
Çünkü her sey bir o kadar anlamsizdir
Içimizdeki issizligi dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için buldugumuz numaralar
Bir aski yasatan ayrintlari nereye saklayacaginizi bilemezsiniz
Çiplak bir yara gibi sizlar paylastigimiz anlar,
Esyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattiginiz aliskanliklar
Korkarsiniz sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsiniz aynalara,
Çagrisimlarla ödesemezsiniz.
Disarda hayat düsmandir size
Içeride odalara sigamazken siz, kendiniz
Bir ayriligin ilk günleridir daha
Her sey asili kalmistir bitkisel bir yalnizlikta
Gün boyu hiçbir sey yapmadan oturup
Kulak verdiginiz saat tiktaklari
Kaplar tekin olmayan gögümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu bosalmis bir havuz, fisten çekilmis bir alet kadar tehlikesiz
Bakinip dururken duvarlara
Bos bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmus bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam esyanin gürültüsünü, nesnelerin dünyasinda
Kendime bir yer bulsam, dedigimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çikarmaya zorlandigimiz anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasina,
Basimiza gelmis bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alinmaya
Kendimizi hazirlar gibi.
Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benligimizi
Ama öyle sessiz baktigimiz duvarlar gibi olmaya çalisirken,
Ve kazanmis görünürken derinligimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanir bagislamasiz bellegimizde
Bir anin, yalnizca bir anin bütün bir hayati kapladigi anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalir simdi
Hayatimiza verdigimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakin olmamissinizdir intihara bu kadar.
Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaralari nasil sardigindan, ya da her seye nasil iyi geldiginden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir ise yaramadigini bildiginiz gibi.
Dahasi onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazi sözler, sözcükler, öyle düsünürler.
Bittigine kendini inandirmak, ayriligin gerçegine katlanmak, sirtinizdaki
hançeri çikartmak, Yüreginizin unuttugunuz yerleriyle yeniden karsilasmak
kolay degildir elbet.
Kolay degildir bunlarla bas etmek, ugruna içinizi öldürmek.
Zaman alir.
Zaman alir sizden bunlarin yükünü
O bosluk dolar elbet, yaralar kabuk baglar, sizilar diner, açilar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek seyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O bosluk doldu sanirsiniz
Oysa o boslugu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün
Baska bir mevsim, baska bir takvim, baska bir iliskide
O eski agri
Ansizin geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.
Zamanla yerlesir yasadiklarin, yeniden konumlanir, çogalir anlamlari, önemi
kavranir.
Bir zamanlar anlamadan yasadigin sey, çok sonra degerini kazanir.
Yoklugu derin ve sürekli bir sizi halini alir.
Oysa yapacak hiçbir sey kalmamistir artik
Mutluluk geçip gitmistir yaninizdan
Her seye iyi gelen zaman sizi kanatir
Ölmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alip verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden baska?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmis
Bir iliskiyi, duygularin birligini,
Bir aski beraberlik haline getiren kendiligindenligi
Yani günlerimiz aydinlikken kaçirdigimiz her seyi bir düsün
Emek ve askla güzellestirilmis bir dünya
Simdi agir agir batiyor ve yokluga karisiyor
Orada olmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Bunlar da bir ise yaramadiysa
Demek yangindan kurtarilacak hiçbir sey kalmamis aramizda.
Bu siire basladigimda nerde,
Simdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakisimli mevsimlerden
Ikindi yagmurlarini bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her cagin bitki örtüsünden
Oysa simdi içimin yikanmis tasligindan
Bakarken dünyaya
Yanginlarla bayindir kentler gibiyim:
Çicek adlarini ezberlemekten geldim
Eski sarkilari, sarhoslarin ve suçlularin
Unuttuklarini hatirlamaktan
Uzun uzak yollari tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
Duyarligin gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklariyla geçti
Gençligimin rüzgara verdigim yillari
Gökummalarin ve içdökmelerin vaktinden geldim.
Bu siire basladigimda nerde,
Simdi nerdeyim?
Yaram vardi, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmis topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Isik istiyordu yalnizligim
Kötülükler imparatorlugunda bir tek siir yazmayi biliyordum
Ilerledikçe...Kaybolup gittin bu siirin derinliklerinde
Ask ve Aci usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha siir bitmeden.
Karardi dizeler.
Ask...Bitti. Soldu siir.
Büyük bir saskinlik kaldi o firtinali günlerden
Daha önce de baska siirlerde konaklamistim
Agir sinavlar vermistim degisen ruh iklimlerinde
Ask yalniz bir operadir, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadim.
Barbarlarin seyrettigi trapezlerden geçtim
Her adimda boynumdan bir fular düsüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çikalan yollarin yazgisidir:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çogalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla degistirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarinda
Agir ve aci tanikliklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra timarhanelerde timar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazilari, kara siirleri, gizli kitaplari
Ve açik hayatlari seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at degistirdim
Atlarla birlikte terledim yollari ve geceleri
Ödünç almadim hiç kimseden hicbir seyi
Çiplak ve sahici yasayip çiplak ve sahici ölmek için panayir yerleri...
panayir yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanin bütün sinemalarinda bütün filmleri seyrettim.
Adim onlarin adinin yanina yazilmasin diye
Aci çekecek yerlerimi yok etmeden
Aciyla bas etmeyi ögrendim.
Yoksa bu kadar konusabilir miydim?
Ipek yollarinda kuzey yildizi
Askin kuzey yildizi
Sanirsin durdugun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardaglar, ölü yildizlar
Ve toy yasin bilmedigi hesap: isik hizi.
Askin bir yolu vardir
Her yasta baska türlü geçilen
Askin bir yolu vardir
Her yasta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalniz bir yildiz arar gözler
Gözlerim
Askin kuzey yildizidir bu
Yazlari daha iyi görülen
Ben, öteki, bir digeri ona dogru ilerler
Ilerlerim
Zamanla anlarsin bu bir yanilsama
Ölü sairlerin imgelerinden kalma
Sen de degilsin. O da degil
Kuzey yildizi daha uzakta
Yeniden yollara düserler
Düserim
Bir siir yasatir her seyi yasamin anlami soldugunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemis bir siirin ortasinda
Darmadaginik imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yasamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her sey
Simdi her sey doludizgin ve çogul
Simdi her sey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Simdi her sey yeniden
Yüregim, o eski ask kalesi
Yepyeni bir mazi yaratti sözcüklerin gücünden
Dönüp ardima bakiyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her seyi hayata dönüstüren.
YALNIZLIK
Ben ne zaman yalniz kaldim, bilmiyorum
Ne tuhaf, vaktim olmazdi
yalnizligi bunca bilirken
kendimi hiç yalniz sanmazdim
çevremde hep birileri vardi,
ben hep birilerinin yanindaydim
günler belirsiz bir gelecek için neredeyse kendiliginden hazirlanirdi
aramizda habersiz gidip gelen gündelik armaganlarla
kendi kendini tasiyan bir irmagin akintisinda hayat
bizi kendi sahillerimize ulastirirdi
bazi evlerden tasinirdik, bazi insanlar girip çikardi hayatimiza
bazi mektuplar alirdik, bazi sözler, çiçek selamlari
sonralari bazi tanidiklarimizin ölümleriyle de karsilastik
elde olmayan nedenle
sudaki halkalar gibi genisleyen
küçük alinganliklardan büyük darginliklara
vazgeçisler, unutuslar, kayiplar
birbirimizi çok sevdik hep
yillarla azala azala
simdi ne zaman yalniz kaldigimi düsünsem,
yalniz olmadigimi kanitlamak istiyorum kendime
eskiden iki albüme sigdirdigim hayatim,
simdi sigmiyor eskilenlerle çogalmis fotograflara
telefonun basina geçiyorum
alt alta dizilmis onca ad arasinda seken ömür parçasi
gün ölüyor mesgul numaralarla
simdi ne zaman yalniz oldugumu düsünsem,
simdi ne kadar yalniz...
yalniz oldugumu anlamam için beni hiç yalniz birakmadiniz.
Ben ne zaman yalniz kaldim, bilmiyorum
her zaman yalnizdim, bunu biliyorum
büyücü ellerimin kara sanati yazi
en çok ben onardim dostluklari, en çok benim elim dikis tuttu
bagislamasiz sanarken kendimi
en çok ben unuttum kalbimin benden sakladiklarini
tigla içeri çektim takilmis kazaklarin ipini
denenmemis baslangiçlari göze aldim,
hafifletilmis hasarlari, görmezden gelinen enkazi
mutfagi beklemek hep bana kaldi
bir siirden bir romandan bir filmden çikip
her seferinde aydinlik bir inat gibi yeniden karistim hayata
hiç el degmemis gibi yeniden konuk geldim
odalariniza, ruhlariniza
buraya
eski asklarim neredesiniz? Hepinizi çok özledim.
Simdi birdenbire bir köseden çikip bana,
yalnizca, Merhaba, deseniz,
o zamanlar hiç mutlu etmediginiz kadar mutlu edersiniz,
bir zamanlar bütün agladiklarimi geri verebilirim size
sag olun demenk isterim, sag olun, sag olun
sanki beni yeniden sevdiniz
ama biliyorum, pis bir yagmur basliyor, semsiyem yok yanimda,
yagmurda yürümekten nefret ederken, yürümekte israrliyim gene de
isterseniz, kederdeki bütünlük, diyelim buna
ne kadar islansam, o kadar çikacagim sanki
bir zamanlar çok daha bütün oldugumu sandigim
o yikanmis zamanlara...
yeni degil kesfine gençlik verilmis gerçekler
her zaman yalnizdim
kitaplar kadar yalniz
yalnizca yalnizligimdan gürültücü bir kalabalik yaptim
herkes için farkli aldanislar kurtarilmis hayatlar yok pahasina
her zaman yalnizdim
yanardaglar kadar yalniz
ey kafiye sevenler,
simdi beni gökyüzünde bir yildiz sananlar, yanildiniz!
nankörlük etmeyeyim gene de,
yalnizligimi daha az hissettigim anlarim oldu yalniz
evimde hep ayni anda çalar telefonla kapi
gene öyle oluyor; hiç yalniz birakmazlar beni
yalnizlik bilgisiyle çatilmis arkadasliklarin korunakli gölgesinde
yalnizlik için çalar telefonlar kapilar
Istersen bana ugra, ya da, Aksama bulusalim, ölmeden yapacak çok
is var
YAS
Yazmam daha ask siiri,
Diyenlerin kervaninda kisladim
Çöle yagaerken donmus levhalarda kar sureti
Imkansizin bereketi
Gözümü alirken her yanimda isiyan gençligim
Kimin yasindaydim bilmedim.
Geceleri heceleyerek söktüm
Aldim yedegimdeki kelimeleri
Isiga tuttum içimi los tutan nesneyi
Yunus’un yasina geldigimde
Dünyayi ask, imkansizi erkek bildim.
Kelimelerle dokundum dünyanin hallerine
Dokunulmazligim kalkti
Kendi siirimde kendi Divan’imdan
Sürüldüm
Git gide Fuzuli’nin
Yasina geldigimde.
Halk türkülerinin serçeli kafiyeleri
Gibi uçusu kolay ve çabuk akla gelmez
Engelleri ask için yapilan bütün benzetmelerin
Sirasini sektiren olaylarin gidisi
Yillari saymadan Karacaoglan’in, Baki’nin yasina geldim.
Görmenin gevseyen bilgisi
Yas aldikça tutundugum diri saskinlik
Baskasina dogru çözülüyor tenimdeki kelepçe
Zaman benim içinde ileri gittikçe
Dönüp bakmalarin tarihinden
Geri saydim kendimi sana geldim
Onca ask içinden geçtim de
Kimsenin yasina degmedim.
Kimsenin yasina degmeden
Daha anisi kurumayan
Dünlerim bitmediginde
Hayatin rüya dilini bile ögrenemeden
Hayatta kaldim
Onca felaketten
Simdi buradayim
Elver yanina geleyim bunca aradigim,
Babam ol, oglum ol,
Kardesim, yoldasim, arkadasim ol,
Ben sevgilim gibi seveyim
Benim yasima geldiginde.
Bildiklerim kadar unuttuklarimla da seni büyüteyim.
Biliyorum, yenilenenler geçmise kadar kaçar birinde
Haritami kaybettim ey Piri Reis!
Çinisi soldu maviligimin
Nice Osmanli siirnde
Odalardan odalara
Azala çogala
Yasadim da
Fatih’in kokladigi karanfili
Denize bakan bir siirde düsürdüm.
Rüyasinda koklanmis karanfilini Fatih’in
Alinmis Istanbul’da düsürdüm
Içim baska yere sürüldü
Tarih alindi benden
Günümün aci isigina kaldim yeniden
Bir sikkenin ilk basildigi günü hatirliyorum
Suç isimasinda ortak bellegin altin
Kaynagina indigim suya düsürdüm
Kendi yasima geldigimde
Ilk siirimi üzerine kazdim ben
Ben kendimi ilk siirimde düsürdüm
Çok alindim kendimden.
YAZ BITTI
yazin bittigi her yerde söylenir
söylenmeyen seyler kalir geriye
ve sonra hiç bir sey olmamis gibi
agir, usul bir hazirlik baslar
uykuya benzer yeni bir mevsime
orda burda,ev içlerinde,kir kahvelerinde,deniz kenarlarinda
incelen yazin aksam esintilerinde
zaman usulca siyrilir aramizdan
ta içimizde duyariz gelecek günlerin geçmisini
baska ne gelir elimizden
büyük bir uzakliga gülümseyerek
geçistiririz
iskaladigimiz seyleri
yatistirici rüzgarlar
disavurur içimizdeki lodosu, poyrazi, günbatimlarini
saklar bizi
gözlerimizdeki hüzne 'dinginlik' adini verir
'seni iyi gördüm' diyenler
biz de iyi hissederiz kendimizi
elimizden baska ne gelir ki?
köse baslari, aksamüstleri,kokular
tozar gider zamanin boslugunda
karisir anlarin kuytu bellegine
belki sonralari bir gün
hatirlanir ayni kederle
yazin bittigi her yerde söylenir
söyleyenler inanir bir seylerin sahiden bittigine
yaz biter
eskir geceler,serin,hüzünlü
yeni mevsime hazirlik: ömrün teyel yerleri
bir yani telas,bir yani ürperten yaz sonu ikindileri
çikarir sizi dalgin derinliginizden
yasadiginizi duyarsiniz teninizde
bir zamanlar okumus oldugunuz kitaplari özlersiniz
sicak odalari, beyaz, temiz yastiklari
ahsap panjurlari
yaz bitti
bitmeyen seyler kaldi geride
yaz bitti
yaz bitti
yüksek sesle söylüyorum bunu kendime
her yerde söylendigi gibi
yaz bitti
yaz bitti
hiç bir sey hiç bir sey
hiç bir sey
yalnizca üsüyorum simdi
YAZGI
insanlar
ya ölürler ya terk ederler bizi
yalnizlik
yalnizca yalnizlik çizer kaderimizi
YAZ SINEMALARINDAN
yaz geçer, ömürde
geçmeyen nedir,geçer görünen
sessiz parklar kimsesizliginde
ya baska kentlere gitmis insanlar
ya sokaga çikmiyorlar
kimsesiz ögle sonlari
kimsesiz ögle sonlarinda
yaz sinemalari
içimde o tenhalik
dilsizligimde olumsuz asklarin kanli diyaloglari
(beklemis sozler. bekletilmis sözler
öksüz kalir
kaçinilmazdir.
ya da yanlis yerlerde , yanlis kisilere kullanilir
nasil saptanir bir ömürde bir dilin kirildigi yer?)
o zamandan bu yana çok sey degismedi
nasil 'anlasildi' sanilirsa bir yazida bir dilin kirildigi yer
öyle surup gidiyor sözcükler,beraberlikler
öyle surup gidiyor unutmakla,
alismak arasinda butun eylemler
yetiskin biriyim artik.
oysa yetismiyor sözlerim duygularima
siz gelirken içimdeki öteki
(öne firlar , el koyar olaylarin gidisine
her zaman oldugu gibi
saklanir,gizlenir yara alacak yerler )
yakalanmamak için kimseye
bölünüp durdum bir filmden ötekine
neye baksam buzlu cam
görünmez ediyor ardindakileri
neyi yazsam kaliyor buzlu camin ardinda
bölünüp durdum
degisik yüzyillara dagilmis kimligime
öyle çogaldi ki duyan , aciyan , gören yanlarim
yillardir birbiriyle konusup duran
iki kisi kaldim geriye
yazgimi bagladigim
zamanlamasi yanlis düello tetigine
yazgimi bagladigim
sonunu basindan anladigim filmlere
bitirilen bir yazi daha
ya da kendiliginden biterken yaz
yorgunlugunuz hatirlatir zamanin geldigini
hersek hazirdir,öyle sanirsiniz
emniyeti acik,namlusu temiz
yedeginizde birseli çok sonra anlamanin bedeli
bizi bugüne getiren yollar anilardan ayiklanmistir
artik gidebilirsiniz
siz gelirken ansizin içimdeki öteki
çeker tetigi
oysa yankilanir ates almayan bir tabancanin sessizligi
sessiz parklar kimsesizliginde
bu kez de olmadi. bir dahaki filme
YAZ SONU
yaz inceliyor, güz
bizse hiç büyümeyen rus bebekleri
bir düste karsilasmistik, bir düste kaybolduk
hadi birimiz uyandirsin artik ötekini
birbirinin karanligina kapatilmis
birbirinin içinde tipiye tutulan
her kozaya ayri biçilen uzun kislardan
hadi birimiz uyandirsin artik ötekini
ilkgençligin yazilari bitti. Simdi birakilmis çiftlikler
yagmurlarla bosalmis leylek yuvalari
elimizde sorular, gün yeniden dagitiyor
kalanlar için yazilanlari
yaz sonu yaz sonu yaz sonu
Biliyorum
yine haziran yine temmuz yine agustos
YILAN YASTIGI
Yolcu bir magaraya ugrar
Ve olaylar baslar
Kuzey isigi, dogu rüzgari
Güney denizleri
Günbatimi
Yasemin, zakkum, kara manolya
Basimizi koydugumuz yilan yastigi
Efsane, zehirden sonra basliyor
Ey içinden geçtigim ates
Yikandigim su
Incinmis sisler içinde kalbimin dogusu
Bakimsiz yüzyillardan sonra
On binlerin dönüsünü akan
Geri çagrilmis irmaklar
Her gün gizleriyle bakistigimiz eski uygarliklar
Kadar yabanci
Gündeligin karanlik ugultusu
Efsanesi içimizi yakan
Yilan yastigi
Günesin aksam dualarini söyledigi mezralarda
Her sey dünyanin yaradilisina benziyor
Dogu rüzgarlari agzinda zehirli yapraklari
Esiyor esiyor
Magarada ejderha uyaniyor
Yedi uyku uyumus yolcu
Yilan yastigi terliyor
YÜKSEK TOPUKLAR
Bundan birkaç yil önce yazmaya karar vermistim bu öyküyü. Güzel ve uzun bir öykü olsun istemistim. Her zamanki gibi onca is, onca ugras girdi araya; gündeligin hayhuyunda baska öyküler, baska öykücükler; yalnizca yazilan, yazilmayi bekleyenler degil, yasananlar da geçit vermedi... Sonunda, 'Bir gün yazarim, nasil olsa bir gün yazarim, ' diye beklettiklerimden biri olup çikti bu da... Kimi zaman, yazdigimda, kim bilir nasil müthis bir kitap olacagini düsleyip, heyecanlandiklarimdan biri olarak geliyordu aklima; kimi zaman da yazamadiklarimin yüregimi daraltan agir çeki taslarindan biri olarak... Bu tür 'muhasebeler' içinde bulundugum ruh haline göre degisiyordu; belki yazacagi onca seyi üst üste yigip yillar boyu onlarla birlikte gezen bütün yazarlarda böyle oluyordur. Artik onlari bilemem. Ama her zaman söylerim, yazip da, düslediklerinizin ne kadarini yazabildiginizi görmektense, 'bir gün yazdigimda nasil müthis bir sey olacak kim bilir! ' diyerek kendinizi gelecege ertelemeniz daha heyecan vericidir. Bilirsiniz, insanlari heyecanlari yasatir. Buraya kadar söylediklerimden benim bir yazar oldugumu düsünmüs olmalisiniz; hayir, degilim, ama öyle zannedilmek hosuma gidiyor. Aslinda yaziya gönül vermis oldugumu, bos zamanlarimda, nasil derler, 'kendi çapimda' öyküler, öykücükler, çesitli denemeler yazdigimi, ne yazik ki, ancak birkaç yakinim biliyor. Onlarin da pek ciddiye aldigini sanmiyorum. Basarili bir grafikerim, isime çok asilmamakla birlikte fena para kazanmiyorum; bunlarin bana yettigini düsünüyor olmalilar. Yazdiklarimdan, yazmaya çalistiklarimdan kimselere pek söz etmem; hem kendimi sahiden bir yazar olarak görmeyisimden kaynaklaniyor bu -insan kendini bir yazar gibi hissetmezse, baskalari için nasil ikna edici olabilir? -; hem de heyecanlarima kapilip birkaç kez anlatacak gibi oldugumda, karsilastigim genel bir kayitsizlik, umursamaz tavirlar ya da anlattiklarimin baskalari tarafindan inançsiz gözlerle dinlenmesi, beni bu konuda iyice ürkek yapti. Ben de bu arzumu kendime saklamaya karar verdim. Eger günün birinde iyi bir kitap yazabilirsem, hepsinden öcümü almis olacagim.
ZARF
Içi disi bos sözler hüzünlü manzaralar simdiden
bütün dillerin lanetledigi anlam
dilimizin ucundaki uzaklik
baskalarinin cebinden çaldigim ayna
yüzümün esi yok bende
gündüzler umurumda degil
umurumda degil bekçi kulubeleri
geceler,kiyasiya tekil serüven
geceler kantasi
geceler,ayri düsmüsleri
birlestiren yalnizlik
kapali zarf yasandi son günler
yaralar ve anilarla mahsur kaldik
zarf atmayin!
hepiniz biliyorsunuz
cevabi beyaz kagit
artik ayrildik...