ALLAH DERIM
Sirtimda, tasinmaz yükü göklerin;
Herkes kosar, ziplar, ben yürüyemem!
Isterseniz hayat asini verin;
Sayili nimetler bal olsa yemem!
Ey akil, nasil delinmez küfen?
Ebedi olusun urbasi kefen!
Kursa da bosluga asma köprü, fen,
Allah derim, baska hiçbir sey demem!
ALLAH DIYENE
Her sey, her sey su tek müjdede;
Yoktur ölüm, Allah diyene
Canim kurban, basi secdede,
Iki büklüm, Allah diyene
Akil, kirik kanadi hiçin;
Derdi gücü 'nasil' ve 'niçin'...
Bagli, perçin üstüne perçin,
Benim gönlüm Allah diyene...
ANNEME MEKTUP
Ben bu gurbet ile düstüm düseli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içinde mermer döseli,
Bir soguk yatakta büzülmekteyim.
Böylece bir lâhza kaldigim zaman,
Geceyi koynuma aldigim zaman,
Gözlerim kapanip daldigim zaman,
Yeniden yollara düzülmekteyim.
Son günüm yaklasti görünesiye,
Kalmadi bir adim yol ileriye;
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.
AYNADAKI HALIME
Akmayan yaslarla sicacik yüzün;
Yavrum, bugün seni pek ölgün gördüm.
Gözünde bir küçük noktadir hüzün,
Nes'eni ne bugün, ne de dün gördüm.
Egri dallar gibi halsiz, yorgunsun,
Birikmis sulardan daha durgunsun,
Görünmez biçakla içten vurgunsun,
Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm.
Geçti bir cenaze pesinde ömrüm;
Bilemem, vardigin neresi, bugün?
Hergün yürüdügün kadar yürüdün,
Arkasindan kendi ölünün; gördüm.
AYNALAR YOLUMU KESTI
Aynalar, bakmayin yüzüme dik dik;
Iste yakalandik, kelepçelendik!
Çiktiniz umulmaz anda karsima,
Basimin tokmagi indi basima.
Suratimda her suç bir ayri imza,
Benmisim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklik, ulvi mahkeme!
Aci, hapsettigin sefil gölgeme!
Nur topu günlerin kanina girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Dogmaz güneslere baglandi vade;
Dislerinde, köpek nefsin, irade.
Günah, günah, hasad yerinde demet;
Merhamet, suçumdan askin merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
Gözyasi döksem, Nuh tufanina denk?
Çikamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.
AZGIN DENIZ
Hangi hissin parmagi dokundu ki, derine,
Düstü bir gizli alev salkimi içerine?
Hangi kabus basti ki, seni uykularinda,
Birdenbire cehennem kaynadi sularinda?
Örtüldü bastan basa tenin beyaz bir terle,
Duman duman yayilan incecik köpüklerle.
Hangi dert kaldi, söyle, bagrina üsüsmeyen,
Hangi ölüm sarkisi, bu dilinden düsmeyen?
Hangi öfkeyle yüzün, böyle karisti yer yer,
Sana yan mi baktilar, bir sey mi söylediler?
Bir sey dinleme artik, artik bir sey dinleme!
Çagir, bütün günahkar ruhlari cehenneme!
Karsina, sahil, kaya, insan kim çikarsa vur!
Vur basina, alemde, kör, sagir, ne varsa vur!
Sal her taraftan, dagdan, gökten, pencereden sal!
Nihayet kala kala dünyada tek kisi kal!
BABADAN OGULA
Eve dönmez bir aksam;
Ve gün yüzlü çocugu,
Sorar: Nerede babam?
Bakarlar, oldu, bitti;
Gelir, derler çocuga,
Baban attaya gitti.
Uzar gider bu atta;
Ve neler neler olmaz
Ve kimbilir ve hatta;
Bir mahser gerisinde;
Babasi döner bir gün,
Oglunun derisinde...
BAHÇEDEKI IHTIYAR
Yillar bir gözyasi olup da kaymis
Nurlu ihtiyarin yanaklarinda.
Yapraktan saçini yerlere yaymis,
Sonbahar agliyor ayaklarinda.
Süzüyor ufukta bir kizil yeri,
Içi karanlikla dolu gözleri;
Alninda aksamin ince kederi,
Sessizligin sirri,dudaklarinda.
Yanan bir kagitta küçük bir satir
Yazi gibi aksam onu karatir;
Artik o,silinen bir hatiradir,
Bu issiz bahçenin uzaklarinda...
BASIBOS
Vatanimda sular akar, basibos;
Herkes, birbirini kakar, basibos.
Bozkirlardan topal bir tren geçer;
Çocuk, merkep, öküz bakar, basibos.
Yanmaz da yürekler, günese atsan;
Bir kibrit, bir orman yakar, basibos.
Tarih, kutuplara kaçmis bir fener,
Buz denizlerinde çakar basibos.
Yirmi dokuz harfte sözde aydinlar,
Yafta yazar, isim takar, basibos.
Allah'im sen aci bu saf millete!
Aksam yatar, sabah kalkar, basibos...
BEKLENEN
Ne hasta bekler sabahi,
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de seytan bir günahi,
Seni bekledigim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yoklugunda buldum seni;
Birak vehmimde gölgeni,
Gelme, artik neye yarar?
BEKLEYEN
Sen, kaçak ve ürkek ceylansin dagda,
Ben, pesine düsmüs bir canavarim!
Istersen dünyayi çagir imdada;
Sen varsin dünyada, bir de ben varim!
Seni korkutacak geçtigin yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim.
Sarip vücudunu belirsiz kollar,
Enseni yakacak ates nefesim.
Kimsesiz odanda kis geceleri,
Icin ürperdigi demler beni an!
De ki Odur sarsan pencereleri,
De ki Rüzgar degil, odur haykiran!
Gögsümden havaya kattigim zehir,
Solduracak bir gül gibi ömrünü.
Kaçip dolassan da sen, sehir sehir.
Bana kalacaksin yine son günü.
Olursun... Kapanir yollar geriye;
Ben mezarla sirdas olur, beklerim.
Varilmaz hayale isaret diye
Topraginda bir tas olu, beklerim…
BENDEDIR
Ne azap, ne sitem bu yalnizliktan,
Kime ne, asilmaz duvar bendedir,
Süslenmis gemiler geçse açiktan,
Sanirim gittigi diyar bendedir.
Yaram var, havanlar dövemez merhem;
Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem.
Ne çikar, bir yola düsmemis gölgem;
Yollar ki, Allah'a çikar, bendedir.
BOS DÜNYA
Gittiler...Bana dünyam
Birdenbire bos geldi.
Seçilmis oldu esyam.
Odalarim los geldi.
Gözlerim müebbette,
Günü gelir elbette...
Gelir Melek nöbette,
Safa geldi, hos geldi.
BU YAGMUR
Bu yagmur...Bu yagmur...Bu kildan ince,
Öpüsten yumusak yagan bu yagmur.
Bu yagmur...Bu yagmur...Bir gün dinince
Aynalar yüzümü tanimaz olur.
Bu yagmur kanimi bogan bir iplik,
Kanimda acisiz yatan bir biçak,
Bu yagmur, yerde tas ve bende kemik,
Dayandikça çisil çisil yagacak.
Bu yagmur...Bu yagmur...Cennetten üstün:
Karanlik, kovulmaz düsüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptigi dügün
Sulardan seslerden ve gecelerden.
CANIM ISTANBUL
Ruhumu eritip de kalipta dondurmuslar;
Onu Istanbul diye topraga kondurmuslar.
Içimde tüten birsey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan asip geçmis sevgilim.
Çiçegi altin yaldiz, suyu telli pulludur;
Ay ve günes ezelden iki Istanbulludur.
Denizle toprak, yalniz onda ermis visale,
Ve kavusmus rüyalar, onda, onda misale.
Istanbul benim canim;
Vatanim da vatanim...
Istanbul,
Istanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamli servi, ahirete perdelik...
Bulutta saha kalkmis Fatih'ten kalma kir at;
Pirlantadan kubbeler, belki bir milyar kirat...
Sahadet parmagidir göge dogru minare;
Her nakista o mana: Ölecegiz ne çare?..
Hayattan canli ölüm, günahtan baskin rahmet;
Beyoglu tepinirken aglar Karacaahmet...
O manayi bul da bul!
Ille Istanbul'da bul!
Istanbul,
Istanbul...
Bogaz gümüs bir mangal, kaynatir serinligi;
Çamlica'da, yerdedir göklerin derinligi.
Oynak sular yalinin alt katina misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her aksam camlarinda yangin çikan Üsküdar,
Perili ahsap konak, koca bir sehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbali odalarda inletir "Katibim"i...
Kadini keskin biçak,
Taze kan gibi sicak.
Istanbul,
Istanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef isler!
Yedi renk, yedi sesten sayisiz belirisler...
Eyüp öksüz, Kadikoy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her safak Hisarlarda oklar çikar yayindan
Hala çigliklar gelir Topkapi sarayindan.
Ana gibi yar olmaz, Istanbul gibi diyar;
Güleni söyle dursun, aglayani bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
Istanbul,
Istanbul...
CANSIZ AT
Bilmem, kaçi kaç geçe,
Bilmem, kaça kaç kala,
Ya erkence, ya geçce,
Siram gelir hoppala!
Altimda gacir gucur,
Kisner durur cansiz at...
Iste servili çukur;
Ve ölümsüz hakikat!
ÇEK PERDEYI
Evler dösemekti bendeki tasa,
Yaptim, ettim, nöbet mezara geldi.
Yeter bana üç bes arsin bez olsa;
Beklenmedik mallar pazara geldi.
Penceremde bir gün günlerden bir gün:
Ses baygin, renk dalgin ve isik süzgün
Belirsiz bir semte insanlik sürgün...
Çek perdeyi günes nazara geldi.
ÇILE
Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boslugu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye kostum: Kizil kiyamet!
Dediklerin çikti, ihtiyar baci!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tulbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avci
Atesten zehrini tattim bu okun,
Bir anda kül etti can elmasimi.
Sanki burnum, degdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz agzimdan kafatasimi
Bir bardak su gibi çalkandi dünya;
Söndü istikamet, yikildi bosluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
Iste akillilik, iste sarhosluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandim yataga son çare diye.
Bir kanli safakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye
Bu nasil bir dünya, hikayesi zor;
Mekâni bir satih, zamani vehim.
Bütün bir kainat musamba dekor,
Bütün bir insanlik yalana teslim.
Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetis körlük, yetis, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her sekil;
Vatanim, sevgilim, dostum ve hocam!
*********
Aylarca gezindim, yikik ve saskin,
Benligim bir kazan ve aklim kepçe,
Deliler köyünden bir menzil askin,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.
Niçin küçülüyor esya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasil?
Zamanin raksi ne bir yuvarlakta?
Sonum varmis, onu ögrensem asil?
Bir fikir ki sicak yarad kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarinda sülük.
Selam sana hasmetli azap;
Yandikça gelisen tilsimli kütük.
Yalvardim: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci gök, esrarini aç!
Annemin duasi, düs de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar agaç!
Uyku, katillerin bile çesmesi;
Yorgan, Allahsiza kadar siginak.
Teselli pinari, sabir memesi;
Size serbet, bana kum dolu çanak.
Bu mu, rüyalarda içtigim cinnet,
Sirrini ararken patlayan gülle?
Yesil asmalarda deprenis, sehvet;
Karinca sarayi, kupkuru kelle...
Akrep nokta nokta ruhumu sokmus,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ates de, cimbiz da yokmus,
Fikir çilesinden büyük iskence.
*********
Evet, her sey bende bir gizli dügüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktügüm,
Yetisir çektigim mesafelerden!
Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktir, uzun ve dolasik.
Her gece rüyami yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi isik.
Büyücü, büyücü ne bana hincin?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kildan ince kilicin,
Bir zehir kiymak gibi, beynimde.
Lugat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildigi dilden bir isim!
Eski esvaplarim, tutun elimden;
Aynalar söyleyin bana, ben kimim?
Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzi boynuzunda tasiyan öküz?
Belâ mimarinin seçtigi arsa;
Hayattan muhacir; esyadan öksüz?
Ben ki, toz kanatli bir kelebegim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdagi,
Bir zerrecigim ki, Ars'a gebeyim,
Dev sancilarimin budur kaynagi!
Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördügüm nakis.
Bosuna gezmisim, yok tabiatta,
Içimdeki kadar inis ve çikis.
*********
Gece bir hendege düsercesine,
Birden kucagina düstüm gerçegin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmis zamanin, hem gelecegin.
Açil susam, açil! Açildi kapi;
Atlas sedirinde mavera dede.
Yandi sirça saray, ilahi yapi,
Binbir avizeyle uçsuz maddede.
Atomlarda cümbüs, donanma, senlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
Içiçe mimari, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meshur!
Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, piriltili iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.
Kaçir beni ahenk, al beni birlik;
Artik barinamam gölge varlikta.
Ver cüceye, onun olsun sairlik,
Simdi gözüm, büyük sanatkarlikta.
Öteler öteler, gayemin mali;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmali;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dallarin birlestigi kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...
ÇIRPINIR
Dinle, kulagini ver de mezara!
Ölüler evlattan yana çirpinir.
Nesiller arasi korkunç manzara;
Domuz yavrulayan ana çirpinir.
Kalbten kazidilar iman sirrini;
Her günün bugünden beter yarini.
Aci rüzgarlara vermis bagrini
Türk Bayragi yana yana çirpinir.
ÇOCUK
Annesi gül koklasa, agzi gül kokan çocuk;
Agaç içinde agaç gelistiren tomurcuk...
Çocukta, uçurtmayla göge çikmaya gayret;
Karincaya göz atsa "niçin, nasil?" ve hayret...
Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür;
Biz akil tutsagiyiz, çocuktur ki asil hür.
Allah diyor ki:"Geçti gazabimi rahmetim!"
Bir merhamet heykeli mahzun bakisli yetim...
Bugün agla çocugum, yarin aglayamazsin!
Simdi anladigini, sonra anlayamazsin!
Insanlik zincirinin ebediyet halkasi;
Çocuklarin kalbinde isler zaman rakkasi...