GÜLÜMSÜYORUM
sokakta giderken, kendi kendime
gülümsedigimin farkina vardigim anlarda
insanlarin beni deli zannedecegini düsünüp
gülümsüyorum...
GÜN DOGUYOR
Dili çözülüyor gecelerine.
Gölgeler kaçisiyor derine
Alip sihrini bilmecelerin:
Gün doguyor sehrin üzerine.
Korkarak seklaliyor bacalar,
Gün doguyor sehrin üzerine;
Daliyorlar günün gözlerine
Gözleri uykulu atmacalar.
Sallayarak dallarini kavak
Yükseliyor her günkü yerine,
Gün doguyor sehrin üzerine
Mavi bir isikla agararak.
Gün doguyor sehrin üzerine,
Renk hacimle doluyor her yer.
Bakiyor daginik yüzlü evler
Hala yanan sokak fenerine.
Toprak kimildiyor yavas yavas,
Gün doguyor sehrin üzerine,
Bembeyaz gece çiçeklerine
Sabahla düsüyor bir damla yas.
Ve bir deniz hücumu halinde
Gün doguyor sehrin üzerine.
GÜNES
Ah aydinliklardan uzaktayim
Kafamda o dagilmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yasamaktayim
Dinle bak: vurmada nabzi ruhun.
Yarasalar duyurmada bana
Kanatlarinin ihtizazini.
Simdi hep korkular benden yana
Bekliyor sular, açmis agzini.
Ah aydinliklardan uzaktayim
Kafamda dagilmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yasamaktayim
Dinle bak vurmada nabzi ruhun.
Siyah ufuklarin arkasinda
Seslerle çiçeklenmede bahar
Ve muhayyilemin havasinda
En güzel zamanin renkleri var.
Ölmedim halâr. yasamaktayim.
Dinle bak: vurmada nabzi ruhun!
Ah aydinliklardan uzaktayim
Kafamda o dagilmayan sükûn.
Ruhum ölüm rüzgarlarina es,
Isik yok gecemde, gündüzümde.
Gözlerim görmüyor... lâkin günes
O her zaman, her zaman yüzümde.
GÜN OLUR
Gün olur, alir basimi giderim,
Denizden yeni çikmis aglarin kokusunda
Su ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuslarinin pesi sira.
Dünyalar vardir, düsünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çikar duman topraktan.
Hele martilar, hele martilar,
Her bir tüyünde ayri bir telas!
Gün olur, basima kadar mavi;
Gün olur, basima kadar günes;
Gün olur, deli gibi...
GÜZEL HAVALAR
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alistim,
Böyle havada asik oldum.
Eve ekmekle tuz götürmeyi;
Böyle havalarda unuttum.
Siir yazma hastaligim;
Hep böyle havalarda nüksetti.
Beni bu güzel havalar mahvetti.
HABER
Aksamla bak yine gül rengi buhurdan
Bin bir hülyaya asik penceremin caminda.
Sükut örüp bu sicak sonbahar aksaminda
Bir alem dogdu yine giden günün ardindan.
Sardi o her aksamki sessizlik yokuslari,
Bir alem dogdu yine giden günle beraber;
Geldi medar ellerinden bekledigim haber
'Bas civiltiya can evimin kuslari.'
Gördüm giden günün ardindan sulara dalan
Gözlerin yeni bir dünyaya açildigini,
Bir ustura alemine yaklasildigini,
Bu aksam kuslarinin ufuktan koptugu an.
Kuruldu bir alem her günkü dünyamdan uzak,
Kayboldugum düsünceye ve kendime yakin.
Kuslar... dizi dizi kuslar.. kuslar akin akin..
Rüyam benden bu aksam ve ben rüyamdan uzak...
HARBE GIDEN
Harbe giden sari saçli çocuk!
Gene böyle güzel dön
Dudaklarinda deniz kokusu
Kirpiklerinde tuz
Harbe giden sari saçli çocuk!
HAY KAY
Yosun kokusu
Ve bir tabak karides
Sandikburnu'nda
HAYAT BÖYLE ZATEN
Bir evin bir köpegi vardi;
Kivir kivirdi, adi Cincon'du, oldu.
Bir de kedisi vardi: Mavis,
Kayboldu.
Evin kizi gelin oldu,
Küçük bey sinifi geçti.
Daha böyle aci, tatli
Neler oldu bir yil içinde!
Oldu ya, olanlarin hepsi böyle.
Hayat böyle zaten!..
HELENE IÇIN
Ötesi yok sehre ulasinca kaderin yolu
Pisman bir el kapayacak kapisini ömrünün;
Hatirlayacaksin beni gözlerin yasla dolu,
Güzelligin yalniz misralarimda kaldigi gün.
Odani dolduracak son mevsimin, son baharin..
Ismini dinleyeceksin serin esen rüzgarda,
Duyacaksin ates feryadini hatiralarin
Aksam vakti söylenen asikane sarkilarda.
Ve bilhassa parmakligina dayanadigin zaman
Ufku uzak sehirlere açilan balkonunun,
Günahlarin geçecek hafizanin arkasindan.
Günahlarin..Sonu gelmez kafilelerden uzun..
Susarken agaçlarda kuslar tahayyül içinde,
Bakslarinda sükunun zehri, bekleyeceksin.
Türlü acilar sekillenecek yine içinde,
'Ah! Sairim bu aksam da geçmedi' diyeceksin.
Ve ulasacak bu son sehre kaderin yolu,
Kapayacak pisman bir el kapisini ömrünün;
Hatirlayacaksin beni gözlerin yasla dolu,
Güzelligin yalniz sarkilarimda kaldigi gün.
HOY LU-LU
Isterim benim de acaip isimleri
Hiç duyulmamis zenci arkadaslarim olsun.
Onlarla Madagaskar limanlarindan
Çin'e kadar yolculuk yapmak isterim.
Isterim içlerinde bir tanesi
Vapurun güvertesinde yildizlara karsi
'Hoy lu-lu' sarkisini söylesin her gece.
Ve bir gün ansizin bir tanesine
Rastgelmek isterim
Paris'te...
HÜRRIYETE DOGRU
Gün dogmadan,
Deniz daha bembeyazken çikacaksin yola.
Kürekleri tutmanin sehveti avuçlarinda,
Içinde bir is görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin iri pinarlarin çalkantisinda.
Baliklar çikacak yoluna karsici;
Sevineceksin.
Aglari silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul.
Ruhlari sustugu vakit martilarin,
Kayaliklardaki mezarlarinda,
Birden,
Bir kiyamet kopacak ufuklarda.
Deniz kizlari mi dersin, kuslar mi dersin;
Bayramlar seyranlar mi dersin, senlikler cümbüsler mi?
Gelin alaylari, teller, duvaklar, donanmalar mi?
Heeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmis, aldirma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balik ol, su ol;
Git gidebildigin yere.
IÇERDE
Pencere, en iyisi pencere;
Gecen kuslari görürsün hiç olmazsa;
Dört duvari görecegine.
IÇKIYE BENZER BIRSEY
Içkiye benzer birsey var bu havalarda
Kötü ediyor insani, kötü
Hele birde hasretlik oldu mu serde
Sevdigin baska ye
Sen baska yerde
Dertli ediyor insani, dertli
Içkiye benzer birsey var bu havalarda
Sarhos ediyor insani, sarhos...
IHTIYARLIK
Benim, bardagin, sürahinin ,
Önümüzdesin; rengin uçmus,
Bu; eski, sevdigim bir durus
Elin, içinde benimkinin.
Içelim! Madem ömrümüz hos
Geçmis, tatmamisiz ayrilik;
Madem ne bayragimiz kirik,
Madem ne sürahimiz bos.
Bir gün ikimizden birimiz
Içmek veya doldurmak için
Burada olmayabiliriz.
ILLÜZYON
Eski bir sevdadan kurtulmusum;
Artik bütün kadinlar güzel;
Gömlegim yeni,
Yikanmisim,
Tiras olmusum;
Sulh olmus.
Bahar gelmis.
Günes açmis.
Sokaga çikmisim, insanlar rahat;
Ben de rahatim.
INSANLAR
Her zaman, fakat, bilhassa
Beni sevmedigini
Anladigim zamanlarda
Görmek isterim seni de
Annemin kucagindan
Seyrettigim insanlar gibi,
Küçüklügümde...
INTIHAR
Kimse duymadan ölmeliyim
Agzimin kenarinda
Bir parça kan bulunmali.
Beni tanimayanlar
''Mutlak birini seviyordu'' demeliler.
Taniyanlarsa, ''Zavalli, demeli,
Çok sefalet çekti...''
Fakat hakiki sebep
Bunlardan hiçbirisi olmamali.
IS OLSUN DIYE
Bütün güzel kadinlar zannetiler ki
Ask üzerine yazdigim her siir
Kendileri için yazilmistir...
Bense daima üzüntüsünü çektim,
Onlari is olsun diye yaptigimi bilmenin.
ISTANBUL'U DINLIYORUM
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavas yavas sallaniyor
Yapraklar, agaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucularin hiç durmayan çingiraklari
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Kuslar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çiglik çiglik.
Aglar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadinin suya degiyor ayaklari;
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Serin serin Kapaliçarsi
Civil civil Mahmutpasa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarinda ter kokulari;
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Basimda eski alemlerin sarhoslugu
Los kayikhaneleriyle bir yali;
Dinmis lodoslarin ugultusu içinde
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Bir yosma geciyor kaldirimdan;
Küfürler, sarkilar, türküler, laf atmalar.
Bir sey düsüyor elinden yere;
Bir gül olmali;
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Bir kus çirpiniyor eteklerinde;
Alnin sicak mi, degil mi, biliyorum;
Dudaklarin islak mi, degil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doguyor fistiklarin arkasindan
Kalbinin vurusundan anliyorum;
Istanbul'u dinliyorum.
ISTANBUL TÜRKÜSÜ
Istanbul’da Bogaziçi’nde
Bir fakir Orhan Veliyim,
Eli’nin ogluyum,
Tarifsiz kederler içinde.
Rumeli Hisari’na oturmusum;
Oturmusta bir türkü tutturmusum:
'Istanbul’un mermer taslari;
Basima da konuyor aman marti kuslari;
Gözlerimden bosanir hicran yaslari;
Edalim
Senin yüzünden bu halim.''Istanbul’un orta yeri sinema;
Garipligim, mahzunlugum duyurmayin anama;
El konusur, sevisirmis; bana ne?
Sevdalim
Boynuna vebalim!'
Istanbul’da Bogaziçi’nde
Bir fakir Orhan Veli;
Eli’nin oglu;
Tarifsiz kederler içindeyim.
KAPALI ÇARSI
Giyilmemis çamasirlar nasil kokar bilirsin,
Sandik odalarinda;
Senin de dükkanin öyle kokar iste.
Ablami tanimazsin,
Hürriyette gelin olacakti, yasasaydi;
Bu teller onun telleri,
Bu duvak onun duvagi iste.
Ya bu çamurdaki kadinlar?
Bu mavi mavi,
Bu yesil yesil fistanli...
Geceleri de ayakta mi dururlar böyle?
Ya bu pembeyzar gömlek?
Onun da bir hikayesi yok mu?
Kapali Çarsi diyip geçme;
Kapali Çarsi,
Kapali kutu.