1






$AIRLERIN
$IIRLERI
ve
HAYATLARI



AHMET HA$IM

1

ATAOL BEHRAMOGLU

1

2

3

ATTILA ILHAN

1

2

3

4

5

CAHIT ZARIFOGLU

1

2

3

4

CAN YUCEL

1

2

3

ISMET OZEL

1

2

3

4

MEHMET AKIF ERSOY

1

2

3

MURATHAN MUNGAN

1

2

3

4

5

6

7

NAZIM HIKMET RAN

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

NECIP FAZIL KISAKUREK

1

2

ORHAN VELI KANIK

1

2

SEZAI KARAKOC

1

2

3

SUNAY AKIN

1

2

YAHYA KEMAL BEYATLI

1

YAVUZ BULENT BAKILER

1

YILMAZ ERDOGAN

1

  


1


AGAÇ            

Gün bitti. Agacta nes`e söndü.

Yaprak ates oldu, kus da yakut;

Yaprakla kusun pariltisindan

Havzun suyu erguvana döndü

 

AKSAM YINE TOPLANDI DERINDE        

Canan gülüyor eski yerinde

Canan ki gündüzleri gelmez

Aksam görünür havuz üzerinde,

 

Mehtab, kemer taze belinde

Üstünde sema, gizli bir örtü

Yildizlar, onun gülüdür elinde...

 

BAHÇE            

Bir Acem bahçesi, bir seccade

Dolduran havzi atesten bade.

Ne kadar gamli bu aksam vakti

Bakisin benzemiyor mutade.

 

Gök yesil, yer sari, mercan dallar

Dalmis üstündeki kuslar yâda.

Bize bir zevk-i tahattur kaldi

Bu sönen, gölgelenen dünyada.

 

BIR GÜNÜN SONUNDA ARZU

Yorgun gözümün halkalarinda

Güller gibi fecr oldu nümâyân,

Güller gibi... sonsuz iri güller,

Gün dogdu yazik arkalarindan!

Altin kulelerden yine kuslar,

Tekrârini ömrün eder i'lân,

Kuslar midir onlar ki her aksam,

Âlemlerimizden sefer eyler?

Aksam, yine aksam, yine aksam,

Bir sirma kemerdir suya baksam;

Aksam, yine aksam, yine aksam,

Göllerde bu dem bir kaçmis olsam!

 

BIRLIKTE

Bütün bizimçündür

Nukus-i encüm-i vahdetle islenen bir tül

Gibi üstünde titreyen bu sema;

Gecenin dallarinda simdi açan

Bu kamer,

Bu altin gül...

 

Bütün bizimçündür

Ne varsa ask ile bidar-i ra'se, ya naim,

Ne varsa aid olan leyl-i hande-me'nusa,

Sana aid lebimdeki buse,

Lebinin surh-i bizevali benim.

 

BIR YAZ GECESI HATIRASI

Isveyle, fisiltiyla, gülüsle

Olmus sebi sevda yine bihap

Oklar gibi saplanmada kalbe

Düstükce semadan yere mehtap...

 

Buseyle kilitlenmis agizlar

Gözler neler eyler neler israp! ...

Uçmakta bu atesli havada

Vuslat demi bir kus gibi bitap...

 

BÜLBÜL       

Bir gamli hazânin seherinde,

Isrâra ne hâcet yine bülbül?

 

Bil, kalbimizin bahçelerinde,

Cân verdi senin söyledigin gül.

 

Savrulmada gül simdi havada,

Gün dogmada bir baska ziyâda.

 

GECE

Titreyen ellerimle penceremi

Açtim afaki leyle karsi... Yine

Gecenin gölgeden manazirina

Imtizac eylemis nücumü bahar...

 

Sihri eb`at içinde simdi gümüs

Bir sehap andiran miyah uyumus..

Kalbi seydayi leyl olan rüzgar

Esiyor gölgelerde velvelekar...

 

Ah o bir aski bi-tenahi mi

Geceden, tudei manazirdan

Yükselen rasei humarü buhar?

 

Sanki hulyayi vasla müstagrak

Sebi bir itri hisle doldurarak

Dolasan, titresen kadinlardi...

 

Sanki bir savti gaibü mühtez

Kalbe bir aski bi-vefa yetmez

'Seviniz, muttasil sevin! ' derdi

 

GELDIN

Bir gün

Aksamin ölgün

Duran o namütenahi ziya denizlerine

Gark olan escar,

Gark olan ovalar

Oluyorken sükut ü hüzne makar

Geldin alam-i kalbi teskine

 

Ey sebabin hayal-i cavidi,

O melul aksamin havasi kadar

Gelisin bir sükun-i saridi...

 

GELMEDEN EVVEL

Kalbim

Benim bir ormandi,

Isimsiz, asude,

Bir büyük orman;

Ve gölgelerinde revan

Olan hafi sularin aks-i sevk-i müttaridi

Dagitirken sükutu bihude,

Düsünürdüm ki, hangi gün, ne zaman,

Ne zaman

Girecektin o kalb-i mes'ude?

 

Etmeden zehr-bad-i fasl-i elem

Reng-i escar ü abi fersude,

Dolacak miydi seslerin, bilmem

O tehi saye zar-i mesdude?

 

Sanki hicrana bir teselliydi

Seceristan-i kalb içinde revan

Olan hafi sularin musiki-i nevmidi.

 

GELMEDEN EVVEL, GELDIN, BIRLIKTE

Kalbim

Benim bir ormandi,

Isimsiz, asude,

Bir büyük orman;

Ve gölgelerinde revan

Olan hafi sularin aks-i sevk-i müttaridi

Dagitirken sükutu bihude,

Düsünürdüm ki, hangi gün, ne zaman,

Ne zaman

Girecektin o kalb-i mes'ude?

 

Etmeden zehr-bad-i fasl-i elem

Reng-i escar ü abi fersude,

Dolacak miydi seslerin, bilmem

O tehi saye zar-i mesdude?

 

Sanki hicrana bir teselliydi

Seceristan-i kalb içinde revan

Olan hafi sularin musiki-i nevmidi.

 

 

GELDIN  

Bir gün

Aksamin ölgün

Duran o namütenahi ziya denizlerine

Gark olan escar,

Gark olan ovalar

Oluyorken sükut ü hüzne makar

Geldin alam-i kalbi teskine

 

Ey sebabin hayal-i cavidi,

O melul aksamin havasi kadar

Gelisin bir sükun-i saridi...

 

BIRLIKTE

Bütün bizimçündür

Nukus-i encüm-i vahdetle islenen bir tül

Gibi üstünde titreyen bu sema;

Gecenin dallarinda simdi açan

Bu kamer,

Bu altin gül...

 

Bütün bizimçündür

Ne varsa ask ile bidar-i ra'se, ya naim,

Ne varsa aid olan leyl-i hande-me'nusa,

Sana aid lebimdeki buse,

Lebinin surh-i bizevali benim.

 

HAVUZ          

Aksam Yine Toplandi Derinde

 

Canan gülüyor eski yerinde

Canan ki gündüzleri gelmez

Aksam görünür havzz üzerinde,

 

Mehtab kemer taze belinde

Üstünde sema gizli bir örtü

Yildizlar onun güldür elinde...

 

KARANFIL

Yârin dudagindan getirilmis

Bir katre âlevdir bu karanfil,

Rûhum acisindan bunu bildi!

Düstükçe vurulmus gibi, yer yer,

Kizgin kokusundan kelebekler,

Gönlüm ona pervâne kesildi.

 

KARANLIK   

Askin bu karanlik gecesinde

Bülbül yine vahsi müterennim

Mecnûn'u terk etti mi Leylâ?

Vahsî sesi firkat sesi sandim.

 

Askin bu karanlik gecesinde,

Hicrânimi duydum, seni andim,

Firkatzede bülbül gibi yandim.

 

MEHTABTA LEYLEKLER   

Kenâr-i âba dizilmis, sükûn ile bekler

Füsûn-i mâha dalan pür-hayâl leylekler...

 

Havâda bir gölü tanzir eder semâ bu gece

Onun böcekleri gûyâ nücûmdur yekser...

 

Neden bu âb-i semâvîde avlananlar yok

Bu hasr-i nûr-i hüveynâti hangi kuslar yer?

 

Eder bu hikmete gûyâ ki vakf-i rûh u nazar

Füsûn-i mâha dalan pür-hayâl leylekler.

 

MERDIVEN

Agir agir çikacaksin bu merdivenlerden

Eteklerinde günes rengi bir yigin yaprak

Ve bir zaman bakacaksin semâya aglayarak...

Sular sarardi... Yüzün perde perde solmakta

Kizil havâlari seyret ki aksam olmakta...

Egilmis arza, kanar, muttasil kanar güller

Durur alev gibi dallarda kanli bülbüller

Sular mi yandi? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-i hafidir ki rûha dolmakta

Kizil havâlari seyret ki aksam olmakta...

 

MUKADDIME

Zannetme ki güldür, ne de lâle,

Âtes doludur, tutma yanarsin,

Karsinda su gülgûn piyâle...

 

Içmisti Fuzûlî bu alevden,

Düsmüstü bu iksîr ile Mecnûn

Si'rin sana anlattigi hâle...

 

Yanmakta bu sâgardan içenler,

Doldurmus onunçün seb-i aski,

Bastan basa efgân ile nâle...

 

Âtes doludur, tutma yanarsin,

Karsinda su gülgûn piyâle...

 

O BELDE

Denizlerden

Esen bu ince hava saçlarinla eglensin.

Bilsen

Melal-i hasret ü gurbetle ufk-i sama bakan

Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!

Ne sen,

Ne ben,

Ne de hüsnünde toplanan bu mesa,

Ne de alam-i fikre bir mersa

Olan bu mai deniz,

Melali anlamayan nesle asina degiliz.

Sana yalniz bir ince taze kadin

Bana yalnizca eski bir budala

Diyen bugünkü beser,

Bu sefil istiha, bu kirli nazar,

Bulamaz sende, bende bir ma'na,

Ne bu aksamda bir gam-i nermin

Ne de durgun denizde bir mugber

Lerze-i istitar ü istigna

Sen ve ben

Ve deniz

Ve bu aksamki lerzesiz, sessiz

Topluyor bu-yi ruhunu guya.

Uzak

Ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak

Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkumuz...

O belde?

Durur menatik-i dusize-yi tahayyülde;

Mai bir aksam

Eder üstünde daima aram;

Eteklerinde deniz

Döker ervaha bir sükun-i menam.

Kadinlar orda güzel, ince, saf, leylidir,

Hepsinin gözlerinde hüznün var

Hepsi hemsiredir veyahud yar;

Dilde tenvim-i istirabi bilir

Dudaklarindaki giryende buseler, yahud,

O gözlerindeki nili sükut-i istifham

Onlarin ruhu, sam-i mugberden

Mütekasif menekselerdir ki

Mütemadi sükun u samti arar.

Su'le-i bi-ziya-yi hüzn-i kamer

Mülteci sanki sade ellerine

O kadar natüvan ki, ah, onlar,

Onlarin hüzn-i lal ü müstereki,

Sonra dalgin mesa, o hasta deniz

Hepsi benzer o yerde birbirine...

O belde

Hangi bir kit'a-i muhayyelde?

Hangi bir nehr-i dur ile mahdud?

Bir yalan yer midir veya mevcud

Fakat bulunmayacak bir melaz-i hulya mi?

Bilmem... Yalniz

Bildigim, sen ve ben ve mai deniz

Ve bu aksam ki eyliyor tehziz

Bende evtar-i hüzn ü ilhami

Uzak

Ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak

Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkumuz..

 

O ESKI HÜCREYE BENZER KI      

Ziya-yi semse kapanmis bütün deriçeleri

Bir öyle hücreye benzer ki ömrümün kederi.

 

Gubar-i ye's ü fena sinmis orda elvana

Emel, heves birakilmis sükut u nisyana.

 

Bütün hadayik-i histen o toplanan ezhar

Uyur mekaabir-i minada bi-ümid-i bahar.

 

Bu penbe gül, bu gül agir agir erimis

Üzerlerinde degistikçe her mükedder kis.

 

Ocak harab ü tehi, lamba kimsesiz, a'ma

Bu samt-i haste eder hüzn ü uzleti ima.

 

Soluk cidara asilmis, durur garik-i melal

O çehreler ki uyur gözlerinde eski hayal...

 

O eski hücreye benzer ki ömrümün kederi

Çekilmis ufk-i teselliye karsi perdeleri...

 

ORMAN        

Su degil, mesimin havasi akan

Duydugun yapragin, dalin sesidir

Suda yildizlarin pariltisidir

Bu karanlikta bazi bazi çakan...

 

PARILTI

Âtes gibi bir nehr akiyordu

Rûhumla o rûhun arasindan,

Bahsetti derinden ona hâlim

Askin bu unulmaz yarasindan.

Vurdukça bu nehrin ona aksi

Kaçtim o bakistan, o dudaktan

Baktim ona sessizce uzaktan

Vurdukça bu askin ona aksi...

 

SAFAKTA     

Dönsek mi bu askin safagindan,

Gitsek mi ekaalîm-i leyâle?

Bizden daha evvel erisenler,

Aglar bugün, evvelki hayale...

 

Dönmek mi? Ne mümkün geri dönmek,

Düstüyse gönüller bu melâle?

Bir eldir ufuklardan uzanmis,

Zulmet bizi çekmekte visâle...

 

SAIRSIZ DÜNYA      

Sairdir siiri anlatan

Sairdir seni taniyan

Sairdir duygulari yasayan

Sairdir size bakan

 

SEHER           

Agaçlarin seheri zirvesinde titresiyor

Tuyûr-i fâniye-i âlem-i tahayyül ü hâb.

Semâyi kaplayacak, simdi, gâzeler gibi nûr

Zavallilar kalacaklar esir-i ufk-i türâb.

 

Ve onlarin gözü eyler nücûm-i fecre itâb

Ve onlarin sesi eyler «nihayet»i isrâb...

 

SONBAHAR  

Bir taraf bahce, bir tarafta dere

Gel uzan sevgilim benimle yere

Suyu yakuta döndüren bu hazan

Bizi gark eyliyor düsüncelere.

 

SÜVARI         

Su bakir zirvelerin ardindan

Bir süvari geliyor kan rengi.

Basliyor simdi malül aksamda

Son isiklarla bulutlar cengi.

 

Bir bakir tasta alev simdi havuz

Suya saplandi kizil mizraklar.

Açilip kivranarak göklerde

Uçuyor parçalanan bayraklar.

 

TAHATTUR   

Bir Acem bahçesi, bir seccâde,

Dolduran havzi atesten bâde...

Ne kadar gamli bu aksam vakti...

Bakisin benzemiyor mu'tade.

 

Gök yesil, yer sari, mercân dallar,

Dalmis üstündeki kuslar yâda;

Bize bir zevk-i tahattur kaldi

Bu sönen, gölgelenen dünyâda!

 

 

YARI YOL     

Nasil istersen öyle dinle, bakin,

Dallarin zirvesindeyiz ancak,

Yari yoldan ziyade yerden uzak.

Yari yoldan ziyade maha yakin.