2






$AIRLERIN
$IIRLERI
ve
HAYATLARI



AHMET HA$IM

1

ATAOL BEHRAMOGLU

1

2

3

ATTILA ILHAN

1

2

3

4

5

CAHIT ZARIFOGLU

1

2

3

4

CAN YUCEL

1

2

3

ISMET OZEL

1

2

3

4

MEHMET AKIF ERSOY

1

2

3

MURATHAN MUNGAN

1

2

3

4

5

6

7

NAZIM HIKMET RAN

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

NECIP FAZIL KISAKUREK

1

2

ORHAN VELI KANIK

1

2

SEZAI KARAKOC

1

2

3

SUNAY AKIN

1

2

YAHYA KEMAL BEYATLI

1

YAVUZ BULENT BAKILER

1

YILMAZ ERDOGAN

1

  


2


KAV  

 

Otomobil birden çikiyor yoldan

Bir deniz kiyisinda duruyor

Büyü biçagi kopariyor onu gri harmanili kayalardan

Yalniz sirtlarindan sezilen haçli erleri kayalardan

Kayalar kapatiyor onun arkasini som

Düsünceyle sekerlendirilmeden

Günse eriyor yön yön Van Gogh'su bir kirmizilik

Kirazlarin ve güllerin tifoya kardes çikan rengi

Kokulari bile kipkirmizi olan güllerin

Ve otomobilden inen sensin iki avcunda deniz

Çevrene üsüsen zeytin agaçlari

Arkandan inenler o kimlerdir ki avuçlarina gülüyor

Olusa gülüyorlar kuslara çocuklara

Ki senin ellerini görmek bir kurtulustur çocuklara

Sen yüzünde Akdeniz memnunlugu sen Truvali Helen

Sana gelmis bütün yunanlilar atli arabalarla

Atlarla otomobillerle uçaklarla

Bütün kiraz yangini çocuklari andiktan sonra

Evrenin aksamindan döndünüz evlerin parmaklarina

 

Almissin üstüne örtücülügünü siyah kahverenginin

Agaç gövdelerinin kavlarin rengini

Tabiat seninle canli ve yeni

Tabiati durusun ve bakisinla verimlendirmissin

Ey geçmez gençligin telâssiz sesi

Sesinle ölümü ürkütmüs terletmissin

Bir piknik yer alti gençligine gözlerin

Saçlarin bir baslangiç eski zaman leylâklarina

Bir vakit gelse ki kapansam ayaklarina

Geçen zamani yanlis bir rüya gibi yorumlasam

Resmini yunanlilardan kalma kayalara oysam

Gitsem Bergama Tiyatrosunda seslensem ismini

Benimle birlikte tabiat çagirsa seni

Eski çag çagirsa seni

Yeni çag çagirsa seni

Her piknik gezintisinde yaptiklari gibi

Çiçek kus ari ve mavi gökte günes

Seninle donanirlar çocuk oyunlarinda dag dügünlerinde

Ve kayalar ilk olarak atalardan arinmis

Büyümüs denizden gelen sabirsiz seslerle

Sonbahar papirüslerini birer birer atmis

Kentse yüzyillarca ilerde ve ötede

Sen halk ve çocuklar ve bir portatif çadir

Ve kalakalmis bir oto uçurum kenarinda

Hafta içi gel gitleri denizde kanayip islanis

Günes sevinçli yaslarla kararmis

Tabiatla konusmaya baslarsin bardaklarin derinliginde

 

Çin çay bardaklarinin

Birbirinizi yitirirsiniz tabiatin sisinde

Biriniz Kafdaginda biriniz Çinseddinde

Deniz yüreginizin telâssizligindan aydinligini emer de

Aksamin üstüne bosanir yanar beyaz gecelerde

Iyot kokulu yalnizlik panayirlarinda

Ben bir peri masali gibi anilirim o anda

Gelip geçen bir nöbet gibi o anda orada

Saçilan esya toplanir otomobil çalistirilir dönüs baslar

Tabiatla son alisverisi yapar çocuklar

Deniz yavas yavas siyah bir kabuk baglar

Çayirlar üzerinde sogan yumurta kabuklari büzülmüs kâgitlar

Sende kadinligin o sonsuz gülümsemesi ve toparlanisi var

Gözler hep arkadadir acaba unutulan bir sey mi var

Mutlaka unutulan bir sey var

Gün bir bomba gibi düser ve batar

Arkaya son bir göz atilir otomobile dolusulur

Simdi sizi tabiattan koparan geri alan bir asfalt

Sehrin düsüncelerini yayinlayan kalorifer bacalari

Oraya buraya kosusan insanlar

Ve bütün isiklar yanar

KÖPÜK'TEN  

 

Portakal büyüsüdür yalayan seni beni

Kentte baslarken gece horozun terk ettigi

Bir kadini havliyor tasiyor o issiz köpekler ki

Kirmizi bir karpuzun ortasindan kesilen o köpekler ki

Deniz mi dedin ne denizi

Ben Kristof Kolomb'un usagi degilim

Ben irmakçiyim denizci degilim

Kulagimda ne bir ask ne de bir kürek sesi

Bir meydan ugultusu barbar bir insaat sesi

Bir kere kente girdin

Bir kadini al onu yont yont anne olsun

Her kadin acima aniti bir anne olsun

Çocuklara açilan mavi kirmizi pencere anne

Sen bu sehrin sokaklarindan geç sonsuz pencerelerle

Bir insani al onu çöz çöz çocuk olsun

Ve sonra yipratilan ne

Mavi bir alikonan

Bu köpekler neyi havliyor hangi kadini

Bu horozlar neyi ürperiyor çocuklari mi

Sabah ki marul ortasi kirilan bir gemi direkte

Vakit çiçek bozugu bir aksam terkisi

Bana ayrilan hangi Arap atinin terkisi

Hangi çadir düsüncesi ve çöl

Bir mermerin rüzgârdaki savrulusu çöl

Kadin giyeceklerinin kivranisi kizilda

Bir kirmizi biber salgini develer

Yeter suyun anitlasmasi çelik çelik biati

 

Bir kere kente girdin

Felçli kadin karyolaya bagli Haliç

Engenlik gençkizlik isletmesi karyola ki

Bekâr bir ölümün fener alayi söleni

Azrailin boyuna bülûga erdigi gerdegi girdigi

Eleni Eleni karyolada düsünen kadin

Yalniz ve som karyolada düsünen kadin

Her erkegi papaz sanip günah günah olarak çikartan

Her gece günesi isiran

Köpekler neyi havliyor hangi gülü

Horozlar neyi ürperiyor savasi mi

Bir yumurta ortasinda gece yarisi

Sen ey sair ki ellerini kollarini çarmiha gerdin

Ölüm ki tabiatüstü hayatlarin menaceri

En yeni bulusu intihardir

 

 

 

KÖSE  

 

1.

 

Saçlarini kimler için bölük bölük yapmissin

Saçlarini ruhumun evliyalarinca örülen

Tarif edilmez güllerin yankisi gözlerin

Gözlerin kac kisinin gözlerinde gezinir

Sen kaç köseli yildizsin

 

Fabrika dumanlarinda resmin

Kirli ve temiz haritalari doldurmussun

Hatirasiz ve geleceksiz bir iç deniz gibi

Aska veda etmis topraklarda durmussun

 

Benim geçmis zaman içinde yan gelip yattigima bakma

Ben gelecegin kara gözlü zalimlerindenim

Bir tek kösen bile ayrilmamisken bana

Var olan ve olacak olan bütün köselerinin sahibi benim

Ben gelecegin kara gözlü zalimlerindenim

Sen kaç köseli yildizsin

 

2.

 

Evlerinin içi ayna döseli

Ayna hatira gözler ve sevmek

Benim askim binbir köseli ah binbir köseli

Bir köse gidince bin köse yeniden gelecek

Ayna hatira gözler ve sevmek

 

Evlerinin içi kabartma bahar

Köselerde keklik gibi bakip duran saksilar

Halilari öpe öpe nakis yapar nakis gibi ayaklar

Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar

Köselerde keklik gibi bakip duran saksilar

 

Evlerinin içi yeni güllerden

Görülmemis günesleri görülmemis gözlerine getiren

Sag kösedeki entari sol kösedeki sapka

Beni katil sularin ortasina biraka

Katil sular günesi gözlerinden götüren

 

Evlerinin içi gurur döseli

Benim askim binbir köseli ah binbir köseli

 

3.

 

Sen geldin benim deli kösemde durdun

Bulutlar geldi üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

Merhamet saçlarini islatan sessiz bir yagmurdu

Bulutlar geldi altinda durduk

 

Konustun günesi hatirliyordum

Gariptin yepyeni bir sesin vardi

Bu ses öyle benim öyle yabanci

Bu ses saçlarimi islatan sessiz bir kardi

 

Dislerin öpülen çocuk yüzleri

Günese açilan küçük aynalar

Sert içkiler keskin kokular dislerin

Içinden geçilen küçük aynalar

 

Ve güldün rengarenk yagmurlar yagdi

Insani aglatan yagmurlar yagdi

Yarali bir ceylan gözleri kadar sicak

Yarali bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardi

 

Sen geldin benim deli kösemde durdun

Bulutlar geldi üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

 

4.

 

Taslarin ortasinda Leylanin gözleri

Leyla köse köse göz göz siirin ortasinda

Ben Leylayi buldugumdan yahut kaybettigimden beri

Leyla ya o adamin bardaginda ya o dagin ortasinda

 

Ben Leyla gibi günes dogarken uyanamam

Sehir gece gündüz benim içimde uyur

Leylayi götürüp Londranin ortasina biraksam

Bir bülbül gibi yasayisini degistirmez çocuktur

 

Leyla diyorsam kesik yanaklariyla Leyla

Üç köseli dünyasiyla

Okuyla yayiyla yaylasiyla acimasiyla

Leyla diyorsam su bizim gerçek Leyla

 

Biz seni iste böyle seviyoruz Leyla

O gitti bize aglamak kaldi kala kala

 

5.

 

Beni yeralti sularina karsi iyi savun

Tirnagini tasa sürten yitik keçilere karsi

Bu çesmenin üç kösesinden hangisinden su içecek

Senin bahtsiz ve mesut Eyyubun

 

Atlarin en güzel biçimini sessizce kalbime indiriyor

Içimde Istanbul çalkanirken bozbulanik çesme

Bir dans için can vermege hazir bekliyorum

Sen orda gelirayak kuklalara insan gibi konusmasini ögretme

 

Su akiyor birikiyor kan lekeleri

Kurtulsam diyorum bir eser buna engel

Öyle büyüyor öyle çogaliyorsun

Istanbul kalmiyor

 

Hangi kösesinde huzur o kösesinde sen

Hangi kösesinde yeni çaglara uygun odalar

Ben bölünmez bir sairsem

Sen bölünmez bir anne

Bir çesme

 

 

 

KÜÇÜK NA'T  

 

Göz seni görmeli, agiz seni söylemeli

Hafiza seni anmak ödevinde mi

Bütün deniz kiyilarinda seni beklemeli

Sen eskimolarin isinmasi sevgililer mahseri

                      

Aklim yeni bir akildir çiçeklerden

Mantigim mantigin üstünde yeni

Içimde Nuh'un en yeni tufani

Dünyaya ayak basiyorum yeniden

 

Göz seni görmeli agiz seni söylemeli

Bütün deniz kiyilarinda seni beklemeli

 

Yüzlerce yil geçiyor belki bir bulut geçiyor

Ben yeni dogmus bir çocuk gibi

Herkesin konustugu dilden mahrum

Ama yepyeni bir dil konusmanin sevinci

 

Bütün deniz kiyilarinda seni anmali

Sen buzullarin erimesi eskimolarin isinmasi

 

 

LEYLA'NIN BIR ISIGA DÖNÜSMESI

 

Mecnun'la ayni anda mi

Biraz önce mi biraz sonra mi

En yesil vahalar bereketinde

Bir isiga dönüstü Leyla Ece

Evden yükselen bir isik sütunu

Yükselip tuttu isik olan Mecnun'u

Gördü herkes gökte yaristi iki isik

Birbirine kavustu iki isik

 

 

 

LEYLA KÖSESI

 

Bir de bakalim Leyla kösesinden

Askin kadin adli penceresinden

Birakmisti kendini yazilmis olana

Susmak ve konusmamak denen cana

Evlenmisti ve görünüste mutlu

Simdiden memnun ve gelecekten umutlu

Fakat bir eksiklik ufacik bir nokta

Kalbi kurcaliyordu hala

Mecnun ne olmustu neredeydi

Nasildi ne yapiyordu hali neydi

Geceleri los gölgeler arasinda

Kum tepelerinde ay yarasinda

Mecnuna benzeyen hayaller olurdu

Bu anlarda sanki kalbi dururdu

Bitmis olan bir daha mi baslayacak

Ne çare baslayan baslamamis

Bitmis bitmemis olacak

Gibi gelirdi Ona

Ürküntü geçmis ama erememisti huzura

Karanlik bitmis fakat erememisti huzura

Ay tutulmus tutulmus kurtulmustu

Gçnlu zaman zaman tutmustu mustu

Gün kirmisti siyah çerçevesini

Yarmisti isikta ötesini berisini

Baskin korkusuyla ürperen çadirlarin

Bugün düzen ve güven, ama yarin!!

Yarina bir güvence olmayan

Neye yarar böyle bir simdiki zaman

Aciyla da olsa dopdolu olan hayat

Bosalmisti zemberegi bosalmis bir saat

Gibi. Dönmüstü bombos bir kagida

Agizdaki tad benzemiyor eski tada

Irmak kurumus rüzgar esmiyor

Yakici günesi bir parçacik bulut örtmüyor

Arzu ve korku iki karanlik duygu

Yüreginde birbirini kovalayip duruyordu

Ya bir gün geri dönerse Mecnun

Yine altüst olursa ortalik bütün

Daha mi iyi olur daha mi kötü bilmiyordu

Bir umut vardi gönlünde eksilmiyordu

Sonra kiziyordu kendine kiniyordu kendini

Kapamak istiyordu içinde eskinin kepengini

Eski oldu diyelim ama neydi yeni

Ve nasil eskitmeli eskimiyeni

Nasil öldürmeli ölmeyeni

Nasil diri sayarsin ölü olani

Eski bir zehirdi belki ama yeni

Andiriyordu tatsiz tuzsuz bir yemegi

Beklemek neyi bekledigini bilmeden

Gün günü ay ayi kovalarken

Beklemek bir vaktin dolusunu

Öç alan kaderin zalim oyunu

Her sey akilla kurulu akilla düzgün

Ama aklin içinde olmali baharat gibi

Bir parça delilik

Oysa mecnun almis bütün deliligi gitmis

Kupkuru bir hayat kalmis ve adeta oyun bitmis

Arzulanan zenginlik, at kumas ve ziyafet

Yetmez olur insana bir gün elbet

Insan hep birsey umar bekler

Ne oldugunu bilmez fakat

Fakat sonradan duruldu Leyla

Tevekkülle huzuru buldu Leyla

Ruhta kopan firtinalar dindi

Gökten gönle sükunet indi

Anladi ki aci tatli soguk sicak

Geçmis ve gelecek ayrilmak ve kavusmak

Hep ayni varolusun dönüsümleri

Aydinlanislari ve sönüsümleri

Her sey havada döner durur

Sonunda Tanri varliginda yok olur

Ruh hürdür vücut esir

Ruh baldir beden zehir

Ruh hürdür Tanri askiyla

Bagli degil yer ve zaman kaydiyla

Farketmez gelse gelmese Kays (Mecnun) Ona

Gitse gitmese Ona Leyla

Tanri katinda bulusmuslardir

Hakikat yurduna kavusmuslardir

MASAL

 

Doguda bir baba vardi

Bati gelmeden önce

Onun ogullari batiya vardi

 

Birinci ogul bati kapilarinda

Büyük törenlerle karsilandi

Sonra onuruna büyük sölen verdiler

Söylevler söylediler babanin onuruna

Gece olup kustüyü yastiklar arasinda

Ogul masmavi safagin rüyasinda

Bir karalti yavasça tüy gibi daldi içeri

Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin bilmedigi bir yere

Baba bunu havanin ansizin kabaran gözyasindan anladi

Öcünü alsin diye kardesini yolladi

 

Ikinci ogul Bati ülkesinde

Gezerken bir irmak kiyisinda

Bir kiza rastladi daglarin tazeliginde

Bal arilarinin tasidigi tozlardan

Ayna hamurundan ay yankisindan

Samanyolu aydinligindan inci korkusundan

Gül tütününden dogmus sanki

Anne dogurmamis da gök dogurmus onu

Saçlarini günes destelemis

Yillarca pesinden kostu onun

Kavusamadi ama ona

Bati bir uçurum gibi girdi aralarina

Sonra bir kis günü soguk bir rüzgâr

Alip götürdü onu

Ve ikinci ogulu

Sivri uçurumlarin ucunda

Buldular onulmaz çilginliklarin avucunda

Baba yagmurlardan anladi bunu

Yagmur sulari aci ve buruktu

Isin künhüne varsin diye

Yolladi üçüncü oglunu

 

Üçüncü ogul Batida

Çok aç kaldi ezildi yikildi

Ama bir is buldu bir gün bir magazada

Açligi gidince kardeslerini arayacakti

Fakat batinin büyüsü agir basti

Is çoktu kardeslerini aramaya vakit bulamadi

Sonra büsbütün unuttu onlari

Sef oldu buyrugunda birçok kisi

Kravat baglamasini ögrendi geceleri

Gün geldi magazasi oldu onu parmakla gösterdiler

Patron oldu ama hala usakti

Ruhunda usaklik yuva yapmisti çünkü

Bir gün bir hemsehrisi onu tanidi bir gazinoda

Ondan hesap sordu o da

Sirf utançtan babasina

Bir çek gönderdi onunla

Baba bu kagidin neye yarayacagini bilemedi

Yirtti ve oynasinlar diye köpek yavrularina atti

Bu yüklü çeki

Iyice yaslanmisti ama

Vazgeçmedi koydugundan kafasina

Dördüncü oglunu gönderdi Batiya

 

Dördüncü ogul okudu bilgin oldu

Kendi oymak ve ülkesini

Kendi görenek ve ülküsünü

Günü geçmis bir uygarliga yordu

Kendisi bulmustu gerçek uygarligi

Bati bilginleri bunu kutladi

O da silindi gitti binlercesi gibi

Baba bunu da ögrendi sihirli tabiat diliyle

Kara bir süt akmisti bir gün evin kutlu koyunundan

 

Besinci ogul bir sairdi

Babanin git demesine gerek kalmadan

Geldi ve batinin ruhunu sezdi

Büyük siirler tasarladi trajik ve agir

Batinin uçariligina ve dogunun kaderine dair

Topladi tomarlarini geri dönmek istedi

Çöllerde tekrar ede ede siirlerini

Kum gibi eridi gitti yollarda

 

Sira altinci ogulda

O da daha bati kapilarinda görünür görünmez

Alistirdilar tatli zehirli sulara

Içkiler içti

Kaldirim taslarini saymaya kalkti

Ev sokak ayirmadi

Geceyi gündüzle karistirdi

Kendisi de bir gün karisti karanliklara

 

Baba ölmüstü acisindan bu ara

 

Yedinci ogul büyümüstü baka baka agaçlara

Baharin yazin güzün kisin sirrina ermisti agaçlarda

Bir alinyazisi gibiydi kuruyan yapraklar onda

Bir de o talihini denemek istedi

Bir safak vakti Batiya erdi

En büyük Bati kentinin en büyük meydaninda

Durdu ve tanriya yakardi önce

Kendisini degistiremesinler diye

Sonra ansizin ona bir ilham geldi

Ve basladi oymaya oldugu yeri

Basina toplandi ve baktilar Batililar

O aldirmadi bakislara

Kazdi durmadan kazdi

Sonra yari beline kadar girdi çukura

Kalabalik büyümüs çok büyümüstü

O zaman dönüp konustu :

Batililar !

Bilmeden

Alti oglunu yuttugunuz

Bir babanin yedinci ogluyum ben

Gömülmek istiyorum buraya hiç degismeden

Babam öldü acilarindan kardeslerimin

Ruhunu üzmek istemem babamin

Gömün beni degistirmeden

Dogulu olarak ölmek istiyorum ben

Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var :

Karsinizdakini degistirmek

Beni öldürseniz de çikmam buradan

Kemiklerim degisecek toz ve toprak olacak belki

Fakat degismeyecek ruhum

Onu kandirmak için bosuna dil döktüler

Açliktan dolayi çikar diye günlerce beklediler

O gün gün eridi ama çikmadi dayandi

Bu acidan yer yarildi gök yarildi

O nurdan bir sütuna döndü göge uzandi

Bati bu sütunu ortadan kaldirmaktan aciz kaldi

Hâlâ onu ziyaret ederler sifa bulurlar

En onulmaz yarasi olanlar

Ta kalblerinden vurulmus olanlar

Yüreginde insanliktan bir iz tasiyanlar

 

 

MECNUN VE TOZ BULUTU  

 

Bir gün Mecnun

Yalniz ve yorgun

Karsida bir toz bulutu gördü

Sanki geliyordu O'nu yutmak için

Dedi dur ey toz bulutu

Karanligin bereketi ölüm otu

Acele etme vakit var

Sayilidir saatler dakikalar

Azrail bile senden sabirlidir

Burda sencileyin benim de isim var

Arzum su ki ödev bitip gün dolsun

Benim de kaderim mutluca

Bir toz zerresi olmak olsun

 

 

MECNUN, MUM VE PERVANE  

 

Bir gece Mecnun'un yaktigi

Bir mumun etrafinda

Dönüyordu

Zavalli incecik bir pervane

Mumsa devrilmek istiyordu

Pervane yerine

Mecnun'un üstüne üstüne

Sevgili mum

Dedi Mecnun

Sevdim seni

Acidigin için pervaneye

Bende önerirdim

Kader izin verseydi

Beni yakmani

Onun yerine

Ama acele etme vakit var

Sayilidir saatler dakikalar

Azrail bile senden sabirlidir

Burada sencileyin benim de isim var

Ben herkes için

Degisik ve ayri dozda

Soyut bir otobiyografyayim

Herkesin yasadigi bir iç tarih

Hekesin yüreginden geçen bir cografya

Gidip gidip varacaklari

Fakat ulasamayacaklari

Bir panorama

Kaderin zaman zaman

Kabaran kanlara uyguladigi

Nirengi noktalari batmis

Beyaz bir karanliga batmis

Mutsuzca mutlu bir topografya

 

Sonra gece bitti mum söndü

Bu söylesilerle tan atarken

Pervane Mecnun'a

Mecnun pervaneye döndü

 

 

MONA ROSA II-ÖLÜM VE ÇERÇEVELER

 

Bir lâmba yaniyor, hafif ve sari;

Garip bir yolculuk, tren ve Gülce.

Bir hançer bölüyor, ah, rüyalari:

Bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...

 

Lâmbalar yaniyor, hafif ve sari;

Gece kar yagacak sabaha kadar.

Toprakta et, kemik çitirtilari...

Yari ölüleri bir korku tutar

Degince bir tasa kafataslari.

-Ölüler ki yalniz tirnaklari var,

Ve yalniz burkulmus diz kapaklari...-

 

Bir lâmba yaniyor, hafif ve sari;

Açiyor elini göge bir kadin.

Uzuyor, uzuyor altin saçlari

Ugrunda ölünen güzel kizlarin...

 

Bir lâmba yaniyor, hafif ve sari;

Esmer delikanli, hatira ve kan.

Yesil gözlü kizin hiçkiriklari

Siziyor bir kapi araligindan;

Lâmbalar yaniyor, hafif ve sari.

 

Lâmbalar yaniyor, hafif ve sari;

Çocuklara açar magaralari

Gün görmemis kuslar ve örümcekler.

Ilân-i ask eden dil baliklari

Asina sulari çabuk terkeder..

 

Lâmbalar yaniyor, hafif ve sari;

Bakiyor atese, küle böcekler.

Köpekler parçalar kanaryalari,

Mektuplari bir boz agaç kurdu yer.

Baykuslar ötüyor harabelerde;

Yaniyor lâmbalar, hafif ve sari.

Bir kaza kursunu bulur her yerde

Süvarisiz saha kalkan atlari...

Bir ruhun isigi vardir göklerde,

Lâmbalar yaniyor, hafif ve sari;

Ötüyor baykuslar harabelerde.

 

Bir lâmba yaniyor, hafif ve sari;

Titriyor yildirim düsmüs gibi yer.

Bekledi arzuyla karanliklari

Anneler, babalar, erkek kardesler.

Ta içinde duyar ani bir agri,

Bir hüzün sarkisi tutturur gider

Anneler, babalar, erkek kardesler.

 

Lâmbalar yaniyor, hafif ve sari;

Her yatak dopdolu, bir yatak bombos.

Bir nese sarkisi tutturur gider

 

Birinci, ikinci, üçüncü sarhos;

Kursunlar sikilir göklere dogru,

Serçe yavrulari yuvada titrer.

Lâmbalar yaniyor, hafif ve sari...

 

Bir lâmba yaniyor, hafif ve sari;

Ince yelkenleri aliyor yeller.

Titretir kalpleri ve bayraklari

Gemiden topraga uzanan eller.

Lâmbalar yaniyor, hafif ve sari,

Bir yosun köküne hasret kalacak

Gizli hazineler, su yilanlari...

 

Ince yelkenleri aliyor yeller;

Bir lâmba yaniyor, hafif ve sari.

Beyaz pelerinli hür tayfalari

Kendine bagliyor siyah kediler;

Titriyor gönüller ve kara bayrak,

Bir yosun köküne hasret kalacak

Gemiden topraga uzanan eller

Bir lâmba yaniyor, hafif ve sari.

 

Bir lâmba yaniyor, hafif ve sari,

Garip bir yolculuk, tren ve Gülce.

Bölüyor bir hançer, ah, rüyalari:

Bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...

 

 

MONA ROZA

 

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadi kirik kus merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

 

Ulur aya karsi kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yagmur igri igri düser topraga

Ulur aya karsi kirli çakallar

 

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakisin ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek...

 

Zeytin agaçlari sögüt gölgesi

Bende çikar günes aydinliga

Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi

Seni hatirlatiyor her zaman bana

Zeytin agaçlari, sögüt gölgesi

 

Zambaklar en issiz yerlerde açar

Ve vardir her vahsi çiçekte gurur

Bir mumun ardinda bekleyen rüzgar

Isiksiz ruhumu sallar da durur

Zambaklar en issiz yerlerde açar

 

Ellerin ellerin ve parmaklarin

Bir nar çiçegini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadin

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmaklarin

 

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Saat onikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

 

Aksamlari gelir incir kuslari

Konar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sari

Ahhh! beni vursalar bir kus yerine

Aksamlari gelir incir kuslari

 

Ki ben Mona Roza bulurum seni

Incir kuslarinin bakislarinda

Hayatla doldurur bu bos yelkeni

O masum bakislar su kenarinda

Ki ben Mona Roza bulurum seni

 

Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim askim sigmaz öyle her saza

En güzel sarkiyi bir kursun söyler

Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza

 

Artik inan bana muhacir kizi

Dinle ve kabul et itirafimi

Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi

Alev alev sardi her tarafimi

Artik inan bana muhacir kizi

 

Yagmurlardan sonra büyürmüs basak

Meyvalar sabirla olgunlasirmis

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsin ölüler niçin yasarmis

Yagmurlardan sonra büyürmüs basak

 

Altin bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanli kus tüyüne

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen

Bir tüy ki kapali gece ve güne

Altin bilezikler o kokulu ten

 

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak

Kanadi kirik kus merhamet ister

Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!

Mona Roza siyah güller, ak güller

 

 

ÖLÜM VE ÇERÇEVELER

 

Bir lamba yaniyor hafif ve sari

Garip bir yolculuk, tren ve geyve

Bir hançer bölüyor, ah... rüyalari:

Bir rüya, bir hançer, bir el: ve, ve, ve...

 

Lambalar yaniyor hafif ve sari

Gece kar yagacak sabaha kadar

Toprakta et, kemik çatirtilari...

Yari ölüleri bir korku tutar,

Degince bir tasa kafa taslari,

- Ölüler ki yalniz tirnaklari var,

Ve yalniz burkulmus diz kapaklari...

 

Bir lamba yaniyor hafif ve sari,

Esmer delikanli, hatira ve kan.

Yesil gözlü kizin hiçkiriklari,

Siziyor bir kapi araligindan,

Lambalar yaniyor hafif ve sari

 

Bir lamba yaniyor hafif ve sari

Açiyor elini göge bir kadin

Uzuyor, uzuyor altin saçlari

Ugrunda ölünen güzel kizlarin

 

Lambalar yaniyor hafif ve sari

Çocuklara açar magaralari

Güngörmemis kuslar ve örümcekler

Ilân-i asktan dil baliklari

Asina sulari çabuk terkeder.

 

Lambalar yaniyor hafif ve sari

Bakiyor atese, küle böcekler.

Köpekler parçalar kanaryalari

Mektuplari bir boz agaç kurdu yer

Baykuslar ötüyor harabelerde

Yaniyor lambalar hafif ve sari.

 

Bir kaza kursunudur her yerde

Süvarisiz saha kalkan atlari

Bir ruhun isigi vardir göklerde

Lambalar yaniyor hafif ve sari

Ötüyor baykuslar harabelerde.

 

Bir lamba yaniyor hafif ve sari

Titriyor yildirim düsmüs gibi yer

Bekledi arzuyla karanliklari

Anneler, babalar, erkek kardesler:

Tâ içinden duyar ani bir agri

Bir hüzün sarkisi tutturur gider

Anneler, babalar, erkek kardesler...

 

Lambalar yaniyor hafif ve sari

Her yatak dopdolu, bir yatak bombos

Bir nese sarkisi tutturur gider

Birinci, ikinci, üçüncü sarhos

Kursunlar sikilir göklere dogru

Serçe yavrulari havada titrer

Lambalar yaniyor hafif ve sari...

Bir lamba yaniyor hafif ve sari

Ince yelkenleri aliyor yeller

Titretir kalpleri ve bayraklari

Gemiden topraga uzanan eller...

 

Lambalar yaniyor hafif ve sari

Bir yosun köküne hasret kalacak

Gizli hazineler, su yilanlari...

Ince yelkenleri aliyor yeller

Bir lamba yaniyor hafif ve sari

 

Bir lamba yaniyor hafif ve sari

Beyaz pelerinli hür tayfalari

Kendine baglar siyah kediler

Titriyor gönüller ve kara bayrak

Bir yosun köküne hasret kalacak

Gemiden topraga uzanan eller

Bir lamba yaniyor hafif ve sari

 

Bir lamba yaniyor hafif ve sari

Garip bir yolculuk, tren ve geyve

Bir hançer bölüyor, ah... rüyalari:

Bir rüya, bir hançer, bir el: ve, ve, ve...

 

 

PERILI SIIR

(Leyla'nin dogumunda bir gök yaratiginin söyledigi)

 

Bir peri miydi bir peri miydi

Sevgilim bir peri miydi

Dirilis dedim dirilis dedi

Kav dedim kav dedi

 

Gözleri yumulu bir peri miydi

Gözleri yumulu bir peri miydi

Bir uyurgezer gibi

Bir uyurgezer gibi

 

Çesmelerin yankisi miydi

Çesmelerin yankisi miydi

Aldi birakti beni

Aldi birakti beni

 

Baharin gözleri miydi

Baharin gözleri miydi

Kirlardan bana bakti

Kirlardan bana bakti

 

Isigin kardesi miydi

Isigin kardesi miydi

Kirpiklerimi gördü

Kirpiklerimi gördü

 

Ruhumun sebnemi miydi

Ruhumun sebnemi miydi

Gözyaslarima yagdi

Gözyaslarima yagdi

 

Öldügümü bildi

Öldügümü bildi

Dirildigimi bildi

Dirildigimi bildi

 

Bir peri miydi bir peri miydi

Sevgilim bir peri miydi

Dirilis dedim dirilis dedi

Kav dedim kav dedi

 

 

PING-PONG MASASI

 

Beyaz iplik sert iplik ve tak tak

Yuvarlak top küçük top ve tak tak

Ping-pong masasi varla yok arasi

Ben ellerim kesik varla yok arasi

...... Öpüçügüne eyvallah ve tak tak

Beraber sinemaya ... evet ... ve tak tak

Ping-pong masasi varla yok arasi

 

Öküzün gözü veya dananin kuyrugu

Kadifekale veya Sen nehri

Ha Sezai ha ping-pong masasi

Ha ping-pong masasi ha bos tüfek

Bir el isareti eyvallah ve tak tak

Gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi

Ne kadar güzel ne kadar sicak

Tak tak tak tak tak tak tak

 

 

PISMANLIK VE ÇILELER

 

Rüzgar eser, yagmur yagar, tilkiler üsür

Bir odun parcasi aydinlatir ocagi

Annesi atesin önünde perisan

Annesi atesin içinde hür

Rüzgar eser, yagmur yagar, tilkiler üsür

 

Yagmurlar sirtiyla sirtim arasindadir

Sarkilar dudaklariyla dudaklarimin

Kalbimi bin parçaya böldü divane sir

Sesi geliyor sesi, günahkar çocuklarim

Sarkilar dudaklariyla dudaklarimin arasindadir

 

Benim boyum ufak onun da ufakti

Kivircik saçlarindan öpmedigim için onu

Onun bu ocakta yanan topragi

Her gece rüyamda avuçlarimi yakti

Benim boyum ufak onun da ufakti

Benim gözlerim yesildir onun kara

Ben günah kadar beyazim, o tevbe kadar kara

 

Annesinin basi elleri arasinda

Parmaginda aydinlik günlerden kalma yüzük

Bir fotograf asilidir duvarda

Aynaya, geceye, maziye dönük

Annesinin basi elleri arasinda

 

Bir tüfegin burnu havadadir

Ates almak üzeredir mermisiz

Ben bir küçük kizim, ben bir deli kizim

Siz beni ne anlarsiniz... siz...

Bir tüfek ates almak üzeredir mermisiz

 

Bir saman çöpüne tutunmus kizlarin

Etegini ben çektim

Neyleyim gögsümü Karacadag'in sert rüzgari doldurmus

Annemden ben ilk sütü Geyve'de içtim

Ankara'ya Çataldag'a bir zindandan gül vurmus

Az kalsin ben ölecektim

Bir saman çöpüne tutunmus kizlarin

 

Kediler halilari parçaliyor

Kirmizi bir isik düsüyor yere

Annemin dizinde derman yok

Hükmedemiyor insan ruhuna ates

Rüzgar hükmedemiyor incecik perdelere

Kediler halilari parçaliyor

Ateste sari gül açan saksilar

Kizarmis bir ekmek gibi duruyor

 

Kulagima garip sesler geliyor

Kus yumurtasindan çikan insanlar

Ahirda bir ata eyer oluyor

Kulagima garip sesler geliyor

 

Ben bir sarki bir türküyüm

Ben Meryem'in yanagindaki tüyüm

Beni bir azizin nefesi uçurur

Kalbimde Allah'in elleri durur

Cici ayaklarim ilikli bagli

Ben onun silasi kendimin gurbetindeyim

 

Ben azizin hasreti

Ben Meryem'in yanagindaki tüyüm

Benim gözlerim yesildir, onun gözleri kara

Ben günah kadar beyazim, o tevbe kadar kara

 

Ocak sönüyor ates kül oluyor

Annesinin saçlari beyaz

Annesi saçlarini yoluyor

Atesin içinde gül açilmis

Servi büyür, ardiç büyür, çocuk büyür

Annesi ruhunda ruhuma egilir

 

Sineklerin kanadini isitan

Bir günes topragi yarip çikacak

Kadinlar sansa da yasadigini

Sarkisiz kaldikça yasayamayacak

Kadinlari sarkilir, akrepler aydinlatir

Kadinlari sarkilir, zahirlar aydinlatir

 

Artik ben gidecegim ata eyer vuruyorlar

Hatiralarimi birer birer yakacagim

Entarimi parça parça edip

Zehirli kirpilere birakacagim

Beyaz bir kayanin üstüne çikip

Gögsüme siyah bir gül takacagim

Batan günese dogru kursunlar sikip

Kendimi bosluga birakacagim

 

Ayaklarimin altindan geçiyor bir deniz

Ben bir küçük kizim, ben bir deli kizim

Siz beni ne anlarsiniz... siz...

Artik ben gidecegim atim kisniyor

Bir bebek mum istiyor, bir ölü sarki istiyor

 

Ayaklarimin altindan geçiyor bir deniz bir deniz

Beni onun gözleri çagiriyor duramam, duramam

Benim gözlerim yesildir ah... onun gözleri kara

Ben günah kadar beyazim, o tevbe kadar kara

 

 

RÜZGÂR  

 

Uçurtmami rüzgâr yirtti dostlarim!

Gelin duvagindan kopan bir rüzgâr...

Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarim;

Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar...

 

O ceviz dallari, o asma, o dut,

Gül gül, mektup mektup büyüyen umut...

Yangindan yangina arda kalmis tut.

Muhabbet sürermis bir rüzgâr kadar.

SABUN YASI

 

I.

 

Kadin azaltir çocuklari için

Kullanmasini yabancilari genç gördükçe

Adam konusurken eli kaybolur kizlarla

Neden getirmeyi unutmasin

 

Nisanli sabun demesini

Bilmeyenlere denir

 

Ben yasarken kirli

Ne kirli adamlar vardi

Yikadilar sonra anladim

Ölü oldugumu

 

II.

 

Yikadilar sonra anladik ölü oldugunu

Alip götürdük gelin gibi ögleyin

Kesip durduk geyikleri

Kuslari baliklari eski çiçekleri

 

Nisanli ölü nedir

Bilmeyenlere denir

 

Dalgin bir vaktinizde

Bozmayasiniz diye gelenegi

Taslara bagladigimiz

Siz yunmus ölüleri

 

Ne aski ne nesesiyle

Dünya

Onmakta bizi

Gelin gömün bari



winerilhan