3






$AIRLERIN
$IIRLERI
ve
HAYATLARI



AHMET HA$IM

1

ATAOL BEHRAMOGLU

1

2

3

ATTILA ILHAN

1

2

3

4

5

CAHIT ZARIFOGLU

1

2

3

4

CAN YUCEL

1

2

3

ISMET OZEL

1

2

3

4

MEHMET AKIF ERSOY

1

2

3

MURATHAN MUNGAN

1

2

3

4

5

6

7

NAZIM HIKMET RAN

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

NECIP FAZIL KISAKUREK

1

2

ORHAN VELI KANIK

1

2

SEZAI KARAKOC

1

2

3

SUNAY AKIN

1

2

YAHYA KEMAL BEYATLI

1

YAVUZ BULENT BAKILER

1

YILMAZ ERDOGAN

1

  


3


SAMANYOLUNDA VEBA

 

Önceden bilen olus sartlarini çocuklarinin

Elleriyle degen koklayan hazirlayan adeta

Sebebine ermeden erismeden

Korkan ilerdeki korkularla

Noldu zarif latif anneler noldular

 

Nerde çocuklar gece yarilarindan sonra

Çikip samanyoluna bakan

Bakarak çocuklugu uzatmaya çalisan

Isleri günesin dogusunu yayinlamak

Bütün o çocuklar nerdeler

 

Kalan ne

Kizlarin kollarinin arasindan gözlenen

Samanyollarindan

 

Bakislari benekleyen yalniz ölüm

Ölüm geçti canli ehram ölüm geçti

O taklar geçip gitti insan üstüne kurulu

 

Ve bagbozumlari bizden bozulan

Artik kendimize bile o kadar yakin degiliz

Gece yarilari samanyolu yok

Gün dogmus dogmamis

 

Bütün elmalar çürüdü

Çocuklugumuzun dürbünleri içinden

Geçen siyah halkali kutsal sehirlerden

Birini bulamadim gezdim bütün karalari

 

Ask siyahin beyazdan ayrildigi

Samanyolunda yürüyen bir karinca

En onulmaz vebayi kutlayan bir güvercin

Iki katli bir arabada

Bu bize yaklasan bir deniz arabasi

Sen irakta samanyolu irakta

Ve ay baska bir ay

Sarisi beyazina akmis

Bulasmis bir yumurta

 

 

SEPET

 

Bir vakitler niçin

Böyle büyük tutulmus ölçüleri

Çocuklar bile biliyor

Filistinin ekmek sepetleri

 

Anne ne koysun içine

Ekmek mi çocuk mu

Düsmanin ilk baktigi

Ekmek sepetleri

 

Dolmayi bekleyen

Ekmek sepetleri

Ve bosalmayi

Ekmek sepetleri

 

Her esya gitse

Kalacak tek esya

Insana en aykiri

Filistinde ekmek sepetleri

 

 

SESSIZ MÜZIK

 

Sen kis günesi misin

Yakarsin isitmazsin

 

Bir irmagin ortasi yoksa

Seni mi hatirlayacagim

 

Bu dünyada olup bitenlerin

Olup bitmemis olmasi için

Ne yapiyorsun

 

Sizin evin duvarlari tastan

Dumani da mi tastan

 

Seni kiz arkadaslarindan

Sevinç gözyaslari içinde

Öpen olmayacak mi

 

Ezberledigin siir

Bekledigin adam

 

 

SEVGI

 

1.

 

Ah benim sevgim çiçek örnegi

Çarpilmislarin kinini yeniler

Beni alnimdan vurmak ister

Saralarin iftiralarin gençligi

 

Bilirim geçmektir sevgi

Ölümün en yumusak en ayarli yerinden

Çünkü çocuklar geçer

Ölümün en yumusak en ayarli yerinden

 

Zarif vakitlerin seçkin kadinlari

Hazirlardi kizliklarinda (dogum)lari

Kaçmakla kurtulamadiklari

Arada uyguladiklari

 

2.

 

Çölden farkli olmayan bu korku

Çocuklarin bu korkudan olur neseleri

Siyah sepete baktikça her biri

Sicak hoslugunu anlarlar ölmenin

 

O gün gün isigindan mahrum

Mahrum birakilmis genç kizlar

Anneleriyle parka çikarlar

Anneleriyle anneleriyle anneleriyle

 

 

SILA ASKTIR

 

Ülkedeki kuslardan ne haber vardir

Mezarliklardan yükselen bir bahar vardir

Ask celladindan ne çikar madem ki Yar vardir

Yoktan da vardan da Öte bir var vardir

Hep suç bende degil

Beni yakip yakan bir nazar vardir

O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir

Sakin kader deme

Kaderin üstünde bir kader vardir

Ne yapsalar bos

Göklerden gelen bir karar vardir

 

 

SÜRGÜN ÜLKEDEN BASKENTLER BASKENTINE

 

***

 

Gelin gülle baslayalim atalara uyarak

Bahari kolayarak girelim kelimeler ülkesine

Bir anda yükselen bir bülbül sesi

-Erken erken karlar ortasinda

Günes dönmüs isik saçan bir yumurta-

Bana geri getirir eski günleri

...Paslanmis demir bir kapi açilir

Küf tutmus kilitler gicirdarken

Ta karanliklar içinde birden

Bir türkü gibi yükselirsin sen

Fisildarim sana yillarca içimde biriken

Söyleyemedigim atesten kelimeleri

Suuraltim patlamis bir bomba gibi

Saçar ortaliga zamanin

Agaran saçin toz topragini

Bana ne Paris'ten

Newyork'tan Londra'dan

Moskova'dan Pekin'den

Senin yaninda

Bütün türedi uygarliklar umurumda mi

Sen bir uygarlik oldun bir ömür boyu

Geceme gündüzüme

Gözlerin

Lale Devrinden bir pencere

Ellerin

Baki'den Nefi'den Seyh Galib'den

Kucagima dökülen

Altin leylak

 

***

 

Ölüler gelmis çitlembikler sarmasiklarla

Tirmanmislar surlarima burçlarima

Kimi irmaklardan yansima

Kimi kayalardan kirpilma

Kimi öteki dünyadan bir çarpilma

Içi ölümle dolu

Dönen bir huni

Dogarken günes

Kesilmis ölü yüzlerden

Bir mozayik minyatürlerden

Dokunur tenimize

Soguk bir azrail ürpertisiyle ay

Ve birden senin sesin gelir dört yandan

Menekse kokulu sütunlardan

Komsu daglardaki nergislerden leylaklardan

Gözlerine ait belgeler sunulur

Ey askin kutlu kitabi

Uçari hayallere yataklik eden

Peri bacalarinin yasagi

Gönlümün celladi aci mezmur

Bana biraktigin yazit bu mudur

Ölüm geldi bana dügün armaganin gibi

Senden bir gök

Senden yildizlar ördüler

Ates böcekleri

O gece dört yanima

Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destani

Sen bir anne gibi tuttun ufuklari

Ve çocuklar gülle anne arasinda

Seninle güller arasinda

Tuhaf bir isik bulup eridiler

Çocuklar dag hücrelerinde erdiler

Aramizdaki sirra

Bir de ay isiginda büyüyen fisiltilar

Gençlik monologlari

Seni alip kaybolmus zamanin çagiltisindan

Bana getiren

Yasamiz vardi

Öfkeyle yazardin sen bir yüzüne

Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben

 

 

SAHDAMAR

 

Siz hürsünüz; siz sartsiz ve kayitsizsiniz

Bir baligin, bir siyah, bir kara baligin

Incecik kilçigi üzerine yemin edersiniz;

(K) harfi üzerine yemin edersiniz.

Raki içen kadinlarin, çiçek yiyen kizlarin

Iyilikleri, günahlari ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz.

Istakozlarin, kirmizi ve mavi istakozlarin

Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine,

Küçük ve büyük, acili ve acisiz

Yeminler yeminler yeminler edersiniz.

Siz siz üzre yeminler edersiniz.

 

Biz hayret eder, kuvvet eder, dudagimizi bükeriz;

Dudagimizi kör makaslarla dilim dilim ederiz

Iki tane elimiz var deriz;

Bin tane elimiz olsaydi

Bini birbirinin ayni olurdu deriz.

999 elimiz kagit gibi yansin,

Bir elimiz günes gibi dursun..

Biz elbette dudak büker, hayret ederiz.

 

Biz inkar eder, inkari severiz;

Bayram hediyenizi iade ederiz

Biz mahcup ve onurlu çocuklariz

Basimizi kaldirip bir bakmayiz

Siz rüyalarinizda yasayip durursunuz

Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz

Siz ekmegin hamurunu, askin hamurunu samandan yogurursunuz

Siz rüyalarinizda yasayip durursunuz

 

Topragi zindana koyduk biz

Üzerine yedi kilit vurduk biz

Kaç gelinin alninda kaç yumurta kirdik biz

Varsin yarin takilsin benim çene kemigim

Bir köpegin ön dislerine

Ve Fahriye'nin kürek kemigi tam ortasindan kirilsin

Biz inkar eder, sah inkarlar severiz.

 

Kafamizi kaldirip bir bakmayiz

...........................................

Ruhumuzun içinde kar yagar

Anamizdan dogdugumuz geceden beri

Heybemizi emektar makinelere yükleriz

Fikirlerimizi tifil vinçlere

Iri bugday tanelerinin trenleri yürüttügünü bilmeyiz

Biz yanginda kosuyu kaybeden atlariz

Biz kirli ve temiz çamasirlari

Ayni zaman ayni minval üzere katlariz

Biz kosu bittikten sonra da kosan atlariz

 

Siz kalbe hançer gibi giren

Siz kalpten agaç gibi çikan

Siz bize sahdamarimizdan yakin

Siz yüzükler içindeki kan

Siz inançlarin sedef kabugunu

Ebabil kuslarinin gagalariyla kiran

 

Bununla beraber üzülmediginizi biliyoruz

Gün gelecek topragin altina uzanacagiz

Her gece saat bes sularinda sizi

Toplardamarlarimizin içinde bekliyecegiz

 

 

SEHRAZAT

 

Sen gecenin gündüzün disinda

Sen kalbin atisinda kanin akisinda

Sen Sehrazat bir lamba bir hükümdar bakisinda

Bir ölüm kusunun feryadini duyarsin

 

Sen bir rüya geceleyin gündüzün

Sen bir yagmur ince hazin

Sen sarkilarca büyük hüzün

Sen yolunu kaybeden yolcularin üstüne

Bir ömür boyu yagan bir ömür boyu karsin

 

Sen merhamet sen rüzgar sen tiril tiril kadin

Sen bir mahser içinde en aziz yalnizligi yasadin

Sen basini çeviren cellatbasinin güne

Sen öyle ki sen diye diye seni anliyamayiz

Sehrazat ah Sehrazat Sehrazat

Sen sevgili sen can sen yarsin

TAHA'NIN KITABI

 

-Kav 2- 34

 

Günaydin bana geri gelen siir

Bana geri gelen anit

Bana geri gelen kalbim

Bana geri gelen kalbimin ayisigi

Gözleriyle iyilestiren yaralarimi

Kalbim günesim efendim

Günaydin yüregimin kuslugu

Sürekli kuslugu

Günaydin alacakaranlik

Ama nasil alacakaranlik

Bizi yataklardan koparan

Daglara yaklastiran

Daglara dogru firlatan

Grevlerden grevlere kosturan

Yanardag

Alacasiyla anne karanligiyla baba

Losluguyla kardes aydinliyla abla

Kirmizi kirmizi bir karasevda

Siyah siyah bir kus lamba

Hiz kazanmis kristal camlarla

Gelen ve giden

Içimizde ve disimizda

Son durak Istanbul

Ilk durak Ankara

 

(...)

 

-Taha kapinin önünde- 37

 

(...)

 

Ne bahardan bir gül ne yazdan bir yemis

Ne kistan bir imdat ne sonbahardan sada

Bir ara dinlendiriyor yüregini Beethoven

Dört duvardan yavas yavas gelen

Gözlerden bir çilginlik akiyor geriye geriye dogru

Van Goghun elleriyle kirilan bir basak mi bu

Cermen baltalariyla frenk sopalariyla Iskandinav buzullariyla geçti Wagner

 

Bir ses ki asur kabartmalarindan beter

Beklenen mustunun heykeli mi kirildi batti

Sona mi erdi elegimsagmalarin saltanati

Aksam aksam dar sokaklar agzinda kayboldu bir bir

Hayallerimizin icadi putlar düsten yogrulmus tanrilar

Ergenin seytan aldatmacalari

Insanin ilk karsilastigi denizlerin

Önünde yaktigi kireç alevlerinde hisar

Her hastalik bir putun kirilmasi mi demek

Putlarin toptan kirilmasi mi demek ölmek

 

(...)

 

-Yanardag kiyisinda yasama- 51

 

Yukarda bir yanardag

Kizgin küllerini savuruyor

Bu ölü sehrin üstüne

Iste bu sehre alisti Taha

Kiragi çalmis evlerine

Kahvelerinde dayanilmaz bir çagriyla

Çagiran gecelerine alisti Taha

Geceye bir alkol gibi alisti

Kislarinda terledigi üsüdügü yazlarinda

Bu sehre alisti Taha

Gül açmayan baharlara

Yaprak düsmez sonbahara

Kurbansiz bayramlara

Ögle öten horozlara

Ancak geceleri rastlanilan köpeklere

Tütün kokan kedilere

Kesin kesin alisti

Yalniz sahaflarinda grev yok

Isçiler lagimlari akar birakmis

Kurumus kitabelerdir artik çesmeler

Bir semtine yerlesti

Özler durur öbür semtini

O nerdeyse cehennem orasi sanki

 

-Çile- 55

 

(...)

 

Kaleye hücum ettigi an Zülküfül

Kilici uzatan Tahaydi

Bir kere daha kayalik leylaklarinda

Zülküfülden bir tad aradi Taha

Halkin söyledigine göre onun kaniydi bir çiçek

Ki açmazdi gerçekten o dagdan baska hiçbir dagda

Agzi yakan bir çiçek özel bir çiçek

Gerçekten bu çiçekten süt umar

Sütü kesilen kadin

Su umar

Suyu kesilen bahçe

Soy umar soyu kesilen erkek

Yahyanin basi da bu çiçekte

Kalbe bir mizrak gibi inen bu çiçekti

 

Secdeden secdeye siçrayarak Taha

Selam sana Zülküfül

Selam sana Yahya

Selam sana Isa

Selam sana Ibrahim

Selam sana Musa

Selam sana Süleyman

Selam sana Davut

Selam sana Yusa

Selam sana Ahmed

Selam sana Muhammed

Selam sana Mustafa

Mustafa selam sana

Ey seçilmis seçilmis

Mustafa selam sana

Ey ögülmüs ögülmüs

Muhammed selam sana

 

Atesi gördü kurbani yarilan denizi

Yahyanin kesilmis basini altin tepsiyi

Ikiye biçilen zeytini

Karadan korkup da çekilen denizi

Bedirde bir toz toprak içinde

Zaferi tatti disleri aydinlandi sevinçle

Günes batarken çölde

Taha da Peygamberle birlikte

Zafer sevinci içinde

Bas geriye gitmis tasi eritmis gitmis

Vücut incir gövdelerinin arasinda terk edilmis

 

 

-Taha'nin ölümü- 59

 

Ölen sehirlerdir Taha degil

Kuruyan nehirlerdir

Lambadir sönen kis dökülmüs içine

Sonbahar yapragi irmagi emmis

Asfalttir çekilen siva bereket topraginin

Bu Tahanin ölümü degis yürüyüsü mezarlarin

Kabirlerin samaridir çagin yüzüne

Geceye batisidir tas bakislarinin

Tarihle öpüsme bitmis demektir

Günesten aya

Aydan geceye inmis demektir masal

Fal

Kadin ellerine ismarlanmis olan

Fincanlardan fincanlara armagan

Sabahlarin bakiri zehir özleminde

Ekmek raflarin en gerisinde

Ev eskimis yipranmis depreme gebe

Taslar birer birer mineralerden düsmede

Kubbenin kursununu kesmis bir elmas

Cam kesmeye mahsus olan

Her gece kalbimize musallat olan

Cami kubbelerini eriten simsek

Kalbimizin özünü kemiren aksam

Agaç yutmus kabrin tasini yazisini

Ölüler kalmamis haykirdi Taha ne de babalardan bir ani

Sur yikintilari ölüme açilmis

Ölü kalmamis ama ölüm tutuyor günesi topragi

Ölü kalmamis ama ölüm hayat halini almis

Içine girdigimiz yilan tursulu ölümle

Degise degise bozulmus ölüm bile

Nerde ölümün o ak o yesil

O siyah kirmizi keskin rengi

Artik ölüm ne gri ne kahverengi

Ne gök rengi ne yer rengi

Ölüm bir grev gibi kaplamis ülkemizi

Ta can evimize kast eden bir grev gibi

Bati bu karanlik grevin gözcüleri

Dogu sonsuz bir grevin

Çocuk düsüren bir anne gibi

Günesi düsürmüs son seheri

Taslar birer birer minarelerden düsmede

Geceler bir inme gibi inmede

Bir felç geldi gökten ve topraktan

Dogudan ve batidan

Kollara bir zincir gibi yapisan

Ayaklari atesin gicirtisiyla yakan

Kalb Yakup ve Yusuf öyküsünden bos

Kafa bütün karincalarla sarhos

Dudagi kessen bir sarap gibi

Felç inmis agzimiza yakan bir kireç gibi

Agiz mermerle örülmüs

Kapatilmis yedi uyuyanlar maparasi

Develer çöle dagilmis

Ates sönmüs kervan batmis

Kervana yol gösteren yildiz yanmis

Saksilarda kömürü soluya soluya can vermis çiçek

Sevgiliye uzatilmis ama sevgili ölmüs

Baba demis hasta çocuk ama baba gitmis

Kapi çalinmis ama kimse yok önünde

Belki bir yabancilik belki bir rüzgar çalmis

Dag çingenelerine ismarlanan fallardan

Bir daha bir haber alinamamis

Bu yil baharda menekseler biile açmamis

Anneler kirazlari beklerken

Bir bardak suda ölüm kaynamis

Ölen sehirlerdir Taha degil

Taslarini firlatan minareler

Veriyor son felç hincindan bir haber

Felç öfkesinden bir sayfadir önümüze açilan

Oku okuyabildigin kadar ölüm dersinden

Taha birkaç kelime kaldi söylenmedik

Felçten önce birkaç kelime söyle

Son birkaç kelimeyi de söyle

Öleceksen bari öyle öl öyle

Ugursuzluk aksami çökmeden

Kisa süren

Kutsal bir ögle gibi

Son birkaç kelimeyi söyle

 

Arkadas aynalar kirilmis

Gerdeklerin siddetinden degil

Savastan dönen yigitin

Sevinç mizragindan degil

Aynalar farelerin tikirtisindan bezmis

Kirilmis kirilmis aynalar bezmis

Kirilmis kirilmis aynalar kirilmis

Kirilmis yarasalarin solugundan

Bahari kalmamis ondan kirilmis

Ortasindan çatlayan bir zamandan kirilmis

Aynalar kirilmis Tahanin yatagina bir adim irakta

Taha irakta aynalar irakta

Yatak bir karantina kazani gibi kaynamakta

Felç bir kar sehri gibi sehri gömmekte beyaza

Daglarin beyazina degil ölümlerin beyazina

Köpük ölünün sarasinin tükrügü

Duvar yanmis bir Kur'an saglam kalmis duvarda

Firlayacak kuvvet yok kol yastiga dayandiginda

Ayaklari simsek yakmis

Ezmis bir gök gürültüsü kaburgalari

Yatak yapismis vücuda nasil kosacaksin Taha

Nasil kosacaksin tas araya girmis Kur'ana

 

-Taha'nin Dirilisi- 63

 

Dört melek ve Kur'anla

Dirildi Taha

Onulmaz bir ölümle

Kavuran bir felçle

Öldügü halde

Dört melek ve Kur'anla

Dirildi Taha

Cebraille Mikâille

Üç Sûr ve Israfille

Azraille bile

Dirildi Taha

Yataginda bozulmus bir bag gibi

Kavrulmus yapraklar gibi

 

Dagilmis ve kendi kiyametini

Ve kendi onulmaz mahserini yasamisken

Nemrudun atesinde yanmisken

Firavun suyunda bogulmusken

Dört melek ve Kur'anla

Peygamber soluguyla

Dirildi Taha

Açti sofrasini Mikâil

Nimetler sofrasini

Bal zeytin ve nardan

Su getirdi daglardan pinarlardan

Ilkin dudagini islatti bengisuyla Tahanin

Geçti bir elegimsagma omuzlardan

Tasiyan o gülümsemesini Hizirin

Hizir güldü

Kur'ani Cebrail açti

Sofrayi Mikâil açti

Ölümü öldürdü Azrail

Sûrunu üfledi Israfil

Dirildi Taha

Iste böyle dirildi Taha

 

Durun anlatayim size melekler

Tahayi nasil dirilttiler

Anarak Isanin dogumunu

Anarak Muhammed Mustafanin dogumunu

Melekler

Tahayi dirilttiler

 

 

 

TAHTA AT  

 

Dostlarimiz geldi hafif danslar geldi

Seker verdik aslan yeleleri aldik kirk kapi açtik

Kirk kapi açtik Mavi Sakal öldü

Kirk odanin içinde güzel aslanlar güldü

Sen güldün Asya güldü hafif danslar geldi

 

Gel kalbini saat yap odamiza

Saatin içine kutsal sözler yaz

Günes yap aska güzel ölümleri uslu ölümleri

Gel mesut odalar içinde çözül güzel bulmaca

Güzel ve magrur ve katil

 

Iç dünyami ikili susmalarla bölme

Siir günlük konusma dilimiz

Kiskançligimdan örülme bir perde

Perdeye çarpan bes deniz

Kuvveti yok bende itham etmek hakkindan önce

 

II.

 

Dostlarimiz geldi saglam izleri var karda

Yapacaklarinin yapilabilecegi iyi ögretildi onlara

Ve saglam kutular içine koydular gölgelerini

Karisik bir ses teller üzerinde Londra

Gel bu gece görülmemis bir sey olacak

 

Yanlis bir dagin altindan yanlis bir su çikarsa

Kaybolursa taslar içinde taslar getiren tas bir bulut

Eskiya heybesinde çizgili kayiga asil

Merhametin bildik kaynagi eskiyalar

Kildan ince çarpik bilgileri unut

Sessiz derin sonsuz yasli duvarlar önünde

Türküler içinde en sen en senin olani söyle

 

III.

 

Ask kadar nazli saat kadar gerçek

Bir bülbül bakiyor bana dogru

Bos oda kadar tedirgin tehlike kadar güzel

Bir bülbül içimde sedefle kaplaniyor

Payima korkarim essiz bir azap düsecek

 

Dostlarimiz geldi öldü büyücüler

Insanla peygamber arasi basik bir gürültü içinde

Korkunç ilgiler döner dolaplar

Sedef gurur ve inat içinde

 

Seni bana getirsin ölüm yatagimdayken

Kirik ayakli tahta at.

 

 

TUT

 

Son kaya iniyor kuyu aydinlaniyor

Ses insanin derinlerde parlayan

Son isyan denemesi oluyor güzel

Içimde yaman tutuk bir sair doguyor

Tut elimden

Dosta düsmana karsi bir iyi konusayim

Tut

Kulede saat kirilmasin

Geyikler sagir

Rüyalar boguk olmasin

 

Son kiral agliyor, üstünde son kus yoruluyor

Halkin kayip annelere karsi saygisi yok

Tut elimden

Düsen tüyleri toplayalim

Tut

Isimsiz çocuk aglamasin

Kuyuda isik sönmesin

Kirk oda içiçe dönmesin

Halayiklar sagir

Dualar boguk olmasin

 

Son insan yürüyor

Tut elimden kaçalim

Kaçalim kaçalim

Bizi kimseler görmesin

Ariyanlar bulmasin

Tren duvarlari sarsmasin

Yürek bu kadar hizli çarpmasin

Kan böylesine hizli akmasin

Askin kulaklari sagir

Sesi boguk olmasin

 

 

VEDA

 

Silahlara veda

Geceye rüyaya ve sana

Yalnizligin geyik gözlü kösesinden

Düzenlerin çikmazina

 

Çizdigim resmin

Saat kulesi agliyor

Agzim o çesit yok

Sise bu çesit var

 

Sen bir gece gelsen

Günes dogmasa

Gitmeden yine gelsen

Bu yeni geleni

Bu bize bakani

Sana bir anlatsam

Günes dogmasa

Sandiklarin içini göstersem sana

Çizdigim resmin

Yalnizligin geyik gözlü kösesinde

Bir rafa koyabilsen

Olup biteni ve onlari

Sabaha kadar konussak

O ürkek ürkek bakani sana bir anlatsam

Atesi kari tüfegi çeksem

Ocaga pencereye kapiya

 

Kemana veda

 

Yagmurda seytan ve sapkasi

Silahin ölümünü kutluyorum

 

Tren kaçirmis gibiyim

 

Sana veda

 

 

VE MONNA ROSA

 

Peygamber çiçeginin aydinliginda ara

Sana dogru uzanan çaresiz ellerimi.

Sirrimi söylüyorum vefakar baliklara:

Yalniz onlar tutacak bu dünyada yerimi.

Koyverip telli pullu saçlarini rüzgara,

Bir çocugun ardina düsen heykellerimi

Peygamber çiçeginin aydinliginda ara...

 

Bir çevre sag elimden bulanik suya düstü

Ve bogazimi sikti parmaklar ince, uzun.

Günahkar topragima saçindan bir tel düstü;

Sana ne olmus Rosa, bir derde tutulmussun.

Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pisti:

Noel agaçlari ve manolyalar kahrolsun,

Bir çevre sag elimden bulanik suya düstü...

 

Su sapkayi çikarip atiyorum irmaga;

Her seyim sizin olsun, hep sizin kesik baslar.

Rüyasinda örümcek baslarsa aglamaga,

Içine gül koydugum tüfek ölmeye baslar.

Günahini sirtina yüklenen kaplumbaga

Gibi ölüm önünde öz benligim yavaslar.

Öyleyse su sapkayi firlatayim irmaga.

 

Bu erkekler kokuyu kediler gibi alir

Ve kediler her gece sürünür yastiklara.

Denizleri bahtiyar eden günler kisalir;

Satilmayan çiçekler, zehirli ve kapkara,

Unutulmus erkekler ve kadinlara kalir.

Bir geyigin gözleri düser eriyen kara

Ve erkekler kokuyu kediler gibi alir.

 

Ve yalnizlik, sigara külü kadar yalnizlik!

Ve topragin rüyaya yilan gibi girisi.

Sana da Monna Rosa, tas bebegi biraktik.

Ellerinde kilçikli baliklarin bir disi.

Senin hatiran gibi büyük, yeni, karanlik;

Senin hatiran kadar Allah ve seytan isi...

Ve yalnizlik, sigara külü kadar yalnizlik!

 

Bugün yalniz yagmura tahammül edecegim;

Ta bogazima kadar çikan deli yagmura.

Tüyüme horozdan çok itimat edecegim,

Itimat edecegim su belali yagmura.

Ruhumu bayrak yapip ben teslim edecegim

Asilmis bir adamin iki eli yagmura.

Bugün yalniz yagmura tahammül edecegim.

 

Bir tren isigina, günese çekmek seni

Ve bir sehir yaratmak, ruhundan Gülce diye.

Parçalanan gemiyi ve yirtilan yelkeni

Kativermek sessizce söylenen bir türküye.

Ve sonra bir kösede öldürmek ölmeyeni

Ve son vermek bitmeyen, bu bitmeyen sarkiya,

Bir tren isigina, günese çekmek seni.

 

Sana tavuskusunun içime girdigini

Son, en son söz olarak söylemek istiyorum.

Içime girdigini, tüyünü yoldugunu

Son, en son söz olarak söylemek istiyorum.

Içimde tavuslarin bir bir kayboldugunu,

Bana da bir çift ak kanat kaldigini

Son, en son söz olarak söylemek istiyorum.

 

Peygamber çiçeginin aydinliginda ara

Sana dogru uzanan çaresiz ellerimi.

Sirrimi söylüyorum vefakar baliklara:

Yalniz onlar tutacak bu dünyada yerimi.

Koyverip telli pullu saçlarini rüzgara,

Bir çocugun ardina düsen heykellerimi

Peygamber çiçeginin aydinliginda ara...

 

 

YAGMUR DUASI

 

BEN geldim geleli açmadi gökler

Ya ben bulutlari anlamiyorum

Ya bulutlar benden bir seyler bekler

Hayat bir ölümdür ask bir uçurum

Ben geldim geleli açmadi gökler

 

Bir yagmur bilirim bir de kaldirim

Biri damla damla alnima düser

Digerinde durur göge bakarim

Ne sehir, ne deniz kokan gemiler

Bir yagmur bilirim bir de kaldirim

 

Nedense aldanmis ilk gece annem

Efsunlu bir gömlek giydirmis bana

Iiste vuramadi gökler bana gem

Dinmedi içimde kopan firtina

Nedense ilk gece aldanmis annem

 

Biri çikmis gibi bos bir mezardan

Ortalikta ölüm sessizligi var

Bana ne geldiyse geldi yukardan

Bana ne yaptiysa yapti bulutlar

Biri çikmis gibi bos bir mezardan

 

Iyiki bilmiyor kalabaliklar

Yagmura bakmayi cam arkasindan

Insandan insana sükürki fark var

Birine cennetse birine zindan

Iyiki bilmiyor kalabaliklar

 

Yagmur duasina çiksaydik dostlar

Bulutlar yarilir hava açardi

Simdi ne ihtimal nede imkan ar

Göge hükmetmkten kolay ne vardi?

Yagmur duasina çiksaydik dostlar

 

Ben geldim geleli açmadi gökler

Ya ben bulutlari anlamiyorum

Ya bulutlar benden bir seyler bekler

Hayat bir ölümdür ask bir uçurum

Ben geldim geleli açmadi gökler

 

 

YOKTUR GÖLGESI TÜRKIYE'DE

 

Sabahlari gün dogmadan uyanir

Dilini yutacak olur içi kanlanir

Gün boyu çalisir aydinlanir

Kederini anlarsaniz size ne mutlu

Acir fakir çalisan kadinlara

Titrer bir gönül kiracak diye hanim dizi

 

Incedir billurdandir yoktur gölgesi Türkiye'de

Bir meçhul Meryem mermerden degil ama kutlu

Gözlerine baksaniz erirsiniz kar gibi

Elinizi sallasaniz rüzgarindan sallanir

Bir geyik olur sizi arar melul ve bakir

Görür gibi uyur konusur gibi susar güler aglar gibi 



winerilhan