SANA YAKIN
Bir dostun sicakligina
öylesine
yaslamak istiyorum ki basimi
ya omuzunu uzat sevgilim
ya da telleri kopuk
bir kemani
Kanadinin altina siginacak
bir kus arayan
eskimis saçak gibiyim sensiz
ya da bütün balinalarin
kiyiya vurup
intihar ettigi
bir deniz
Bir hitit çanagiyim
topraga gömülü
ve sen
ilk kazisini yapan
bir arkeolog ürkekligiyle
ellerinin arasina
al beni
Tek dilegimdir çünkü benim
sana yakin bir Sunay Akin
SEMAVER KÜLÜ
Havalar isinmaya baslayinca
bu ask da biter
ben ki birakirken
bir anlik gülümsediniz diye
paltonuzun sicakligiyla
avunan vestiyer
Göremezsiniz çocuklugumun
siyah beyaz fotograflarinda
komsularin verdigi
atik yünlerden
annemin ördügü kazagin
renkliligini
Aralarinda yürüdüm 1 mayista
masal kahramanlarinin
çok yoksulluk çekmisler
adindaki pamugu
bile kullanmis prenses
bir regl gününde
Karistirilsin semaver külüne
yakilan bedenim
üstüne devrilince beyaz geminin
fanilasi raki kokan babamin da
inanmistim bir gün ölecegine
Ellerin elçizgilerimden
asktan aska geçen bir yaya
terasa asili çamasirlarin
arasinda öpüstügümde anladim
islaktir ask
ve mahkumdur kurumaya
SERÇE
Ayak izleri
ki görülmez
kar kelimesinin
geçtigi her siirde
yiyecek arayan serçenin
SERÇE VE KEDI
I
Topragin altindan baglaniyor
artik telefon telleri
ve bir telas
yüregini sariyor serçelerin
gördükçe kedileri
II
Anlar mi serçelerin
neden göç etmedigini
sobanin kurulmasini
bekleyen
kedi
III
Yalnizca rüzgar gelir
ölü bir serçenin
cenaze törenine
ve usulca
kimildatir tüylerini
kediden önce
SEVMEK
Saçak altina siginmis
göçmen kusun
kar tanecikleri arasinda
düsen beyaz tüyünü de
görebilmek
Iste
sevmek
SÖZGELIMI
Sözgelimi
bir cenaze törenine
katilir gibi yürüyorum sokaklarda
ve igneyle tutturulmus
çocukluk fotografim
gülümsüyor ceketimin
yakasinda
Son dilegi
asilacagi ipin üstünde
yürümek olan
bir cambazim sözgelimi
cellatin dügümleyerek
boynuma geçirdigi ip
düsürüyor sonunda beni
her gösteride alay ettigim
yasamdan
Bir mehteranim sözgelimi
çalgilar arasinda
yürürken savas alanina
üç adimda bir
geriye döner
ve yasli gözlerle anarim
sevgilimi...
SÜNGÜ
Kardes payi
yapmak için mi
uzattin süngünü
elimdeki
elmaya
SAMANDIRA
Hayirsiz ogluyum babamin
hiç büyümeyen
hâlâ Topkapi'ya dogru uzanir
kimsecikler görmeden
hinzir bir çocuk gibi
kapisini çalip
kaçarim Istanbul'un
Hayirsiz ogluyum babamin
ticareti sevmeyen
para için kosturulan
yaris atlarinin terlerini
bir akvaryumda toplar
içinde denizati
beslerim
Hayirsiz ogluyum babamin
yollarda dalgin yürüyen
ama adliyenin çöplügünde
buldugu dolmakalemi
çocuklarina getirmek için
ortasindan yapistiran temizlik isçisi
kaçmaz gözlerimden
Hayirsiz ogluyum babamin
bir parka
dikilirse birgün sairlerin heykelleri
benim yerim bos kalsin
ve payima
hayirsiz ada açiklarina
bir samandira birakin
SEHIT
Istanbul'da bir sehir
hatlari vapuruna
verildi adim
iki kiyi arasinda
usanmadan dolasir
her iskelede
seni ararim
SEMSIYE
tozlu bir semsiye durur
çati katindaki odanin
kuytu bir kösesinde
kumasindaki eski yagmurlarin
hüzünlü kokusuyla
animsar misin bilmem
yagmurun bardaktan
bosanircasina yagdigi o günü
hani semsiyeyi iyice çekip basimiza
dudaklarimla hesaplamistim
yüz ölçümünü
nicedir sokaga çikarmiyorum
semsiyeyi
korkuyorum çünkü
kapisi açik kafaesinden
uçan bir kanarya gibi
beni ikinci kez terk etmenden
yanit alamayacagimibilsem bile
yanina gidip
sorarim hergün semsiyeye
altinda elele
nasil görünürdük diye
SIIRIÇI HATLARI VAPURU
Nazim Hikmet vapuru
deniz ile arasina
dökülen asfalti kirar
ve özgürlügüne kavusturur
salacak iskelesini
batmak pahasina
Can Yücel vapuru
alayci bir düdük çalar
savas gemilerine
ki raki siseleri asilidir
can simitlerinin
yerine
Attila Ilhan vapuru
keyfile yarar sulari
içinde çünkü sevgililer öpüsür
ve güvertesinde
sigarasini rüzgara karsi yakan
bir katil üsür
Edip Cansever vapuru
denize yansiyan
otel isiklari altinda
gider gelir bogazin en uzak
iki iskelesi arasinda
Orhan Veli vapuru
evlerine tasirken
telas içindeki insanlari
küpestesinden atilan
simitleri kapisir
marti kuslari
Cemal Süreya vapuru
aksamüstleri giyince
isikli elbisesini
ince bir duman savurarak havaya
dansa kaldirir
kiz kulesini
TAHT VE YÜKSÜK
Tahtlarin altindaki sümükleri silmezler
çünkü ata yadigaridirlar
ve müzelerde
görmemesi için halkin
bir camekanin içinde
sergilenirler
Kapilari da hep devdir
dünyadaki saraylarin
tokmaga uzanip
sokaktaki çocuklarla
oynamasin diye
veliahtlar
Sakin beni tarihçi sanmayin
sayfalarini yirttim
yüz ünlü türk
adli kitabin
terzi dükkanindaki resmine
içinde rastlamayinca
kilinci dikis ignesi
kalkani yüksük olan
babamin
TELASLI PENGUEN
Askimiz bitti
yüregim burkularak soluyorum bunu
çünkü bir yangin kovasinin
içindeki durgun suda
beyaz bir kelebegin bogulmasi
gibi garip oldu sonu
Ask ki ay degil
günes tutulmasidir diyordum
dudak büküyordun bana
oysa ilkokul bahçesindeki çocuklar
ellerindeki isli camlarin ardindan
gülüyorlardi sana
Inanmamistin askin
bir elbise hirsizi olduguna
ama kösesinde
kedinin uyudugu bir yatakta
çirilçiplak birakmisti
her ikimizi de
Giderken bir buzdagi gibiydin
sicak sulara dogru yüzen
ve dorugunda
bir çift bale pabucunun
asildigini soluyordu
eteklerindeki telasli penguen
Bakakaldim
bindigin taksinin ardindan
onlar ki her mevsim
sari birer sonbahar yapragidir
terk ettigin kentin sokaklarinda
rüzgarla savrulan
TICARET
Çocuk hastanesinin
karsisindaki oyuncakçi
gün geçtikçe artan
kazanci için
sükreder Tanri'ya
Yem satan ihtiyarin
yillar önce kanatlarina
tas attigini bilmeden
her sabah ayni meydanda
toplanir güvercinler
Ve kitapçi tezgahinin
en önüne siralanir
bir sairin
öldükten sonra
bütün kitaplari
TIK TAK
Ne kadar aradiysam
suyunda bulamadim tak'lari
zaman denilen kuyunun
yüzümde bu yüzden
yalnizca tik'lerini tasirim
çocuklugumun
Yarisini tuttum
çocuk doktoru
olmami isteyen anneme
hasta yataginda verdigim sözün
doktor olamadim ama
çocuk kaldim
Iki çocuk
rahatlikla oturdugumuz
kapinin esigine
kendi basima zor sigiyorum bugün
büyüdükçe insan
yalniz mi kaliyor ne ?
TIRABZAN
nasil kiskanmam seni ey liman
bir kösende
sarap içerken tek basima
kadin adi tasiyan gemilerin
biri çikip
biri giriyor koynuna
orta yasli bir kelebegiyim istanbul'un
her ayrilik bir hüzün birakir yüzümde
iki fotografimi
bulmaca kitabinda yan yana getirip
soruyorum okura
aradaki sekiz farki bulun
bes yildizli otel yapmislar
sirtimda annemin hirkasiyla
babamin kucaginda uyuyakaldigim
yazlik sinemanin yerine
oysa biz
yagmur yagabilir diye
film seyretmeye gitmezdik
gökyüzünde bes yildizin
oldugu aksamlar
ah! su benim sair yalnizligim
bir yangin merdiveni gibidir
umut apartmaninin arkasinda
pas tutarken yüregim
ayakta duruyorum yikilmadan
çocuklarin kayacagi bir tirabzanim olmasa da
güvertesindeki kadinin eteklerini
rüzgarin uçusturdugu beyaz gemide
az sonra gidecek
ve sen söyle Sunay Akin
sakalin da olmasa
yüzünden baska neyin var ki özleyecek
TORNAVIDA
Vidayla tutturuldukça
onca nükleer bomba
silahlanmaya karsi
tek umuttur
halkin elindeki
tornavida
TRAPEZCI
Mustafa Öz'e
Girecektin elbette trapezcinin gözüne
sendin çünkü
salincakta ellerini
korkusuzca birakan
ama üçüncü sinif da olsa
hiçbir sirk
çadir kurmadi dogdugun
tasra kentine
Gemi yaptigin terliklerin içinde
birakirdin düslerini
halinin mavi kivrimlarinda uzanan
sen nehrine
ulasmakti tek amacin
salonda büfede duran
eyfel kulesi biçimindeki
kolonya sisesine
Bahçe duvarini atlarken
dul komsunun asigi
misafirlige gitmek isteyen annen
çantasina koyardi terlikleri
ve baslardi gerçek yolculugun
evinizin en fazla
bir sokak yukari
ya da iki sokak asagi
Annesi ölen çocuklarin
fedakar babasi sandi travestileri
ki ezilmemis
gazoz kapagi karsiliginda
aile çay bahçelerinin
suskun masalari arasindan
kolayca kurdugun dostluklarda
nasil da anlatirdin hiç görmedigin trapezcileri...
TUTUKLU
I
Tutsak olacagini bilerek
yine bu sabah
demirparmakliktan içeri
usulca sizdi
günes
II
Yasaklaninca görüs gününde
çiçek getirilmesi
arka duvarin dibinde
sarmasik tohumu
dikmis annem
Oysa el bile
sallayamamistim ona
kuyrukta saatlerce bekleyip
doldurdugu içme suyunu
dökerken ardima
YALNIZLIK
Semsiye yapimcilari
islanmaktan
tek kisiyi koruyacak genislikte
kesince kumaslari
yagmur degil
yalnizliktir yagan
Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarini
bekçinin nefesiyle
düdügün içinde dönen
nohut taneciginin
yalnizligi
Ne çok sevinirim bilseniz
bir yilan
mezarima girerde
gögüs kafesimin kemikleri içinde
kis uykusuna
yatarsa
YARA BANDI
Nasil unutursun
ilk günleriydi Istanbul'a tasindiginizin
usulca dokunmustun hanimeli kokan
bir duvara yasli beyaz bisiklete
-Binmek ister misin
diye bir sesle irkilip
ayrilmistin hayal dünyasindan
Annenin dizlerine yatirip
sari saçlarini
saatlerce taramayi düsledigi Ömercik
duruyordu iste tam karsinda
ki yaramazlik yaptiginda
az mi dua ederdi
onun gibi uslu olmana
Kalir miydin hiç altinda
böylesi sicak bir davranisin
sen de cebinde tasidigin
kolonya kapagini uzatmistin ona
ve baslamisti bir arkadaslik
çatilarina martilarin kondugu
Çiçekçi sokaklarinda
Evlerin arasindan
bakmak isterken Kiz Kulesi'ne
acemisi oldugun bisikletten düsmüstün
gitmiyor gözünün önünden
filmlerdeki gibi yardimina kosmasi
üstelik o gün ilk kez
yara bandiyla tanismistin
Kaybettin Ömercigi
soförlük yaptigini duymustin bir ara
ama bu sehirde
tasradan gelen bir çocuga
bisikletini verecek insanlarin
yasadigina inaniyorsun yine de
siyah ve kivircik saçlarinla
YOKSUL BIR ÇOCUK
Yoksul bir çocuk görsem,
yagmur altinda üsüyen
köprü olmak geçer
hiç degilse içimden...
YÜREGIM
Yüregim
Islaktir benim
Kuytularda aglamaktan
Ve hafif uçuktur rengi
Kurusun
Diye kaç kez
Günese asilmaktan...
YÜREGIM II
Baris yüregimde
Çam kokulu bir orman
Varsin konsun dallarima
Savas denilen
Yasli agaçkakan
YÜZ HAVLUSU
Çarmiha gerildigi yasta Isa'nin
avuçlarimdan tutan
iki çocukla çiviliyim yasama
ask bardagini çalkaladigim su olmak
kirilacak esya tasiyan
bir kamyon gibi gidiyor Agrima
Kendi kendime konustugum saniliyor
hep yanimdadir oysa
giderken biraktigin yüz havlun
bozdun saklambaç oyununu ama
bana gizlendigim yerden
çik demeyi unuttun
Her gece yatmadan okudugum
bir kitap olmani isterdim
kirardim isiklari söndürmeden
yarim kalan sayfanin ucunu
ki sen buna tenim kirisiyor
yaslaniyorum derdin
Yoklugundan geri kalan çölde
attigim her adimda
gözlerimden dökülür
hörgücümde tasidigim sular
sevgilisinin gölgesinden uzak
çölde aglayan deve ölür
Hava kararirken usulca
bir zenci olup
kaliyorum Salacak kiyisinda
ve Kiz Kulesi
Ku Klux Klan
gibi duruyor karsimda...