1






$AIRLERIN
$IIRLERI
ve
HAYATLARI



AHMET HA$IM

1

ATAOL BEHRAMOGLU

1

2

3

ATTILA ILHAN

1

2

3

4

5

CAHIT ZARIFOGLU

1

2

3

4

CAN YUCEL

1

2

3

ISMET OZEL

1

2

3

4

MEHMET AKIF ERSOY

1

2

3

MURATHAN MUNGAN

1

2

3

4

5

6

7

NAZIM HIKMET RAN

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

NECIP FAZIL KISAKUREK

1

2

ORHAN VELI KANIK

1

2

SEZAI KARAKOC

1

2

3

SUNAY AKIN

1

2

YAHYA KEMAL BEYATLI

1

YAVUZ BULENT BAKILER

1

YILMAZ ERDOGAN

1

  


1


12 EYLÜL'E SITEM  

 

Kolum, kanadim diyordum.

Sevdalanip gidiyordum

Yurdum diye seviyordum

Yurdum, felaketim oldu.

 

Türküm! dedim, Türk'ü sevdim

Ögünen bir koca devdim

Volkandim, alev-alevdim

Kor'dum... felaketim oldu.

 

Kimisi Rus, kimisi Çin...

Usagiydi; dedim niçin?

Bayragima selam için

Durdum... felaketim oldu.

 

Vatan millet idi tasam

Çignenmisti ana-yasam

Vuracaklardi vurmasam

Vurdum... felaketim oldu.

 

Neyim varsa birer birer

Tutup çarmiha gerdiler

Bozkurt'uma 'it' dediler

Kurdum... felaketim oldu.

 

Bu ahlaksiz dubaraya,

Tarih 'mim' koysun buraya

Eylül darbesini hayra

Yordum... felaketim oldu.

 

Gönlümün yigit begiydi

Gözlerimin bebegiydi...

Ona da mi nazar degdi

Merdim... felaketim oldu.

 

Tarafsizlik diye diye

Su en soysuz haramiye

Basimizi vermek niye

Sordum... felaketim oldu.

 

Ben degildim esip-tozan

Kanli kuyulari kazan

Bütün tuzaklari bozan

Zordum... felaketim oldu.

 

Kolum, kanadim diyordum.

Sevdalanip gidiyordum

Yurdum diye seviyordum

Yurdum, felaketim oldu.

 

 

 

A...     

 

Geceler kursun gibi iner üstüme birden

Hayalin çikip gelir uzaklardan karsima

Sonra yüregimi bir kara sevda tutar

Ama sen duymazsin duydugumu A...

 

Ne bir türkü söylersin gizlice aglayarak

Ne bir aksam içinde bir yara göz göz açar.

Ne efkar basar seni aksamlari ansizin

Ne uykularin kaçar.

 

Konussam bir türlü, sussam bir türlü

Yillar yili yüregimde büyüyen sirsin

Bir sigara dumanina uzanir gibi usulca

Dokunsam saçlarina, kirilirsin.

 

Kaçtim sehir sehir çok uzaklara

Bosuna gurbet acisi tattim.

Oyalandim durdum seni unutmak için

Kendimi bosuna aldattim.

 

Anladim faydasi yok uzak kalmanin artik

Seni kader çizgisiyle alnima yazan haktir.

Unutmak ne mümkün gözlerinin rengini,

Seni çilgin gibi sevmek yasamaktir.

 

Bir serin rüzgarsin yüzüme vuran

Yüregimi yakan bir avuç korsun.

Gökler biliyor sevdami, tas duvarlar biliyor

Sen bilmiyorsun.

 

 

ANADOLU

 

Ben Anadoluyum...

Yillar yili susuz kaldim, yillar yili aç...

 

Sükrederek, kalktigim sofralarimda

Ya sogan ekmek olur, yahut bulamaç.

 

Hastalarim ölüm yataklarinda

Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç.

 

Zaman zaman nankör çikti büyütüp okuttugum,

Gölge vermedi çok kere diktigim agaç...

 

Devlet denince hep vergi geldi aklima

Jandarma deyince kirbaç...

 

En gümrah irmaklarim bosuna akip gitti

Üç bes adim ötesinde topragim vardi kiraç.

 

Gittim, yigitçe dögüstüm gazâ meydanlarinda

Ne tak-i zaferler istedim, ne taç...

 

Savasta çignetmedim hilâli düsmanlara

Barista düstü üstüme gölge gölge haç...

 

Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarim hâlâ

Alin terine muhtaç...

 

Ben Anadoluyum, acili, mahzun;

Bende bitmez tümenmez dert kulaç kulaç...

 

 

ANADOLU ACISI

Anadolu, Anadolu, ah Anadolu!..

Bir yaninda güzellik, incelik ve nur...

Bir yaninda bin yildan beridir süregelen

Toz-toprak, tezek, çamur...

 

Insanlar gördüm sende; imbikten geçmis gibi

Yüreklerinde sicak, misilsiz bir merhamet

Insanlar gördüm yine: Hayin, cahil, asabi...

Tas Devrini yasayan bir kaba kuvvet.

 

Sivas'ta, Divrigi'de, Erzurum'da, Konya'da...

Ince sütunlar gördüm, sadirvanlar, kubbeler...

Bir yanda oya gibi islenmis pembe mermer

Öte yanda öbek öbek, çirkin kaba, sekilsiz

Kerpiçten harabeler...

 

Bagislasin simdi bizi, vatan ugruna

Sehid düsen yüzbinlerce adsiz kahraman

Çünkü seller bir yandan götürür topragimi

Rüzgarlar bir yandan...

 

Unutulmus Türklügün ceylan yürekli töresi

Çignenmis Islamin koydugu kesin yasaklar.

Bir avuç bugday, bir tutam ot, bir karis toprak için

Konusur mavzerler, biçaklar...

 

Ve dul kalir kadinlar bir hiç yüzünden

Vurulur gelinler telli-duvakli.

Bir agit baslar sonra yetim kalan evlerde

Ince, uzun, aglamakli.

 

Anadolu, Anadolu, Ah Anadolu

Böyle görmeseydim seni, böyle tanimasaydim

Yüregim olmasaydi binbir yerinde...

Yasasaydim yine seni aci duymadan

Anamin Azeri türkülerinde.

 

 

ANADOLU GERÇEGI

 

Yalin ayaklarinla kostun mu tarla tarla

Duydun mu çiplak topragin, çiplak insanin yasini

Aglayan kadinlarla, ihtiyarlarla

Yasadin mi bir yagmur duasini

Bozbulanik irmaklarda çimdin mi

Kulak verdin mi yürekten kavala, saza

Bir ipek seccade üstünde gibi, huzurla

Durdun mu toprakta namaza ?

 

Bilir misin köylerde aksam olunca

Çekilir el ayak ortaliktan...

Bir hüzünlü ay dogar karanliga sapsari.

Baslar bir agit gibi sulardan, kapilardan

Kurbaga feryatlari, köpek ulumalari...

 

Geceleri süt kokan, gübre kokan evleri

Topraktir hep damlari, duvari kerpiç...

Seferberlik yillarini dinlerken ürpererek

Tandir baslarinda uyudun mu hiç?

 

Kis günleri trenlerle geçtin mi uzak köylerden

Gördün mü dehsetini, tipinin karin...

Çektin mi hiç acisini istasyonlarda

Tandir ekmegi satan, yumurta satan

Yari çiplak çocuklarin...

 

Kiligin kiyafetin sarmadi beni

Söyledigin türküler bizim türkümüz degil

Baska çesmelerden doldurmussun tasini

Yüreginde nakis yok, aci yok bizden

Bulutlar rahmetini kesmeden yavas yavas

Insanlar selâmini esirgemeden

Savus git içimizden...

 

 

ANALAR       

 

Garibin anasi pencerelerden

Yanik türkülerle yollara bakar

Incecik yüzünde her aksam üstü

Çizgi çizgi nokta nokta bir efkar.

 

Fakirin anasi her sabah sessiz

Aglar çocugunun aç çiplak durduguna

Elleri koynunda kalir çaresiz

Bin pisman dogduguna,dogurduguna.

 

Mahkumun anasi susar konusmaz

Suçu kendisinde sanir.

Kaçar insanlardan aydinliklardan

Duvarlara bile baksa utanir.

 

Açilsa üstüm biraz,duyar da gece yarisi

Kalkar yatagindan gelir

Bir mübarek el usanir yorganima usulca

Bilirim anamin elidir.

 

Bir merhamet bir sicaklik bir gurur

Yavrum diyen sesinde

Ve huzurun günde bes vakit nabzi vurur

Beyaz tülbentinde,seccadesinde.

 

Karimin anasi anama benzer

Öylesine yakin duygulu ince.

Özü sözü bir,yayla gözesi kadar berrak

Oturtacak yer bulamaz çikip yanina gidince

Yüregi destanlar gibi simsicak.

 

Ve alnim açiksa,basim dikse

Dirligimiz varsa,mutluysam

Yüzüme gülüyorsa böyle bu sehir.

Bir beyaz zambak gibi piril pirilsa yavrum

Ve yavrumsa herseyi bana sevdiren bir bir

Bu mutluluk bu düzen bu bitmeyen aydinlik

Anasinin yüzü suyu hürmetinedir.

 

 

ANTEPLI SAHIN      

 

Ben Antepliyim, Sahin’im agam.

Mavzer omuzuma yük.

Ben yumruklarimla dövüsecegim.

Yumruklarim memleket kadar büyük.

 

Hey, hey!

Yine de hey hey!

Kaytan biyiklarim, delismen çagim

Düsman kursunlarina inat köprü basinda

Memleket türküleri çagiracagim.

 

Bu daglarda biz yasariz, bu daglar bizim dagimiz.

Namusumuz temiz, bayragimiz hür

Analarimiz, karimiz, kizimiz, kisragimiz

Burda erkekçe dögüsür

 

Bir bayrak dalgalanir Antep kalesi üstünde

Ali kanimdaki al, aki alnimdaki ak

Bayraklar içinde en güzel bayrak

Düsüncem senden yanadir

 

Hep senden yanadir çektigim kahir

Bu senin ülkende, senin gölgende

Düsmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar

Korkum yok ölümden kâfirden yana

Alacaksa alsin beni safaklar.

 

Hey, hey!

Yine de ey hey!

Al bayraklar altinda kara bir kartal gibi

Yasamak ne güzel sey.

 

Bir sir var bu mavzerde, attigim gitmez bosa

Çikmis bir eski savastan

Türk ün bir karis toprak parçasi için

Destanlar yazacagiz yeni bastan.

 

Yiktim topragin üstüne bir sari kursunla birini

Çikti karsima biri,

Çiktikça çektim tetigi bismillâhlarla beraber

Vurdum alnindan kâfiri.

 

Bu kaçinci kursundur, bu kaçinci bismillâh

Bu kaçinci ölüdür?

Bir türkü söylenir siperlerde her sabah

Vurun Antepliler namus günüdür!

 

Ben Antepliyim Sahin’im agam

Mavzer omuzuma yük

Ben yumruklarimla dövüsecegim

Yumruklarim memleket kadar büyük

 

 

BENIM           

 

Ve büyür gözlerimde güvercin güzelligin

Sonra bikip usanmadan sabahlara dek

Biri durur kapinda korkulu ürkek...

O duran benim.

 

Bir gölge gibi düstüm ardina yillardan beri

Sordum seni sehir sehir

Simdi her gece yarisi rüzgâr degildir

Pencerene vuran benim.

 

Bir gün bölerse uykunu bir saat çingiragi

Birdenbire yatagindan kalkip oturma

Öyle korkulu gözlerle etrafina bakinma

Saatleri kuran benim.

 

Senin bir suçun yok kabahat bende

Bitsin bu kiskançlik gayri diyerek,

Boy verdigin aynalari istemeyerek

Tekrar tekrar kiran benim.

 

Bir ceylan gibi durma artik gecenin ortasinda

Ceylan gibi bakma oraya

Seni bir beyaz duvaga, altin halkaya...

Duyuran benim.

 

Kolay kolay unutulmaz adina yaktigim türküler

Kapanmaz yüregime açtigin yara.

Her aksam saçlarini karanliklara...

Savuran benim.

 

 

BEN SARHOS DEGILIM KORKMA           

 

Söylenenlere inanma

Ben sarhos degilim korkma diyorum

Bir mum gibi tek basina karanliklarda yanma

Uzaklardan çikip geldi aç kapilari artik

Odalara saklanma.

 

Ben sarhos degilim, korkma, diyorum

Beni böyle aglatan yüregimdeki gamdir.

Basim gögsüme düsmüsse, sallaniyorsam

Yorgunlugumdandir.

 

Ben sarhos degilim, korkma, diyorum

Bir varmis, bir yokmus gibiyim sanki.

Suçluysam gel bagisla, utandir beni artik

Sensiz yapamiyorum inan ki.

 

Ben sarhos degilim, korkma, diyorum

Dökemiyormisam eger içimi bir bir

Konusamiyorsam, susuyorsam, gidemiyorsam

Seni sevdigim içindir.

 

Ben sarhos degilim, korkma, diyorum

Beni böyle yapayalniz birakip kaçma

Ya gel tut ellerimden geceye karsi

ya hiç kapilari açma

Beni böyle yapayalniz birakip kaçma

Ben sarhos degilim, korkma, diyorum.

 

 

 

BIR GÜN BAKSAM KI GELMISSIN           

 

Bir gün baksam ki gelmissin..

Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.

Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik

Saçlarinda ilkbahar..

 

Bir gün baksam ki gelmissin..

Gülüsünde taze serin bir rüzgar

Ellerin yine eskisi kadar güzel

Çiçek açmis dokundugun bütün kapilar..

 

Bir gün baksam ki gelmissin..

Hasretin içimde sonsuzluk kadar.

Sasirmis kalmisim birdenbire çaresiz.

Dökülmüs yüregime gökyüzünden yildizlar.

 

Bir gün baksam ki gelmissin..

Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var.

Tozlu pabuçlarini gözlerime sürmüsüm

Benim olmus dünyalar. . .

 

 

 

BIZIM TÜRKÜMÜZ  

 

Bizim türkümüzde gurbet var artik.

Hasret var, yürek var, toprak var balam

Gönlümüzü simsicak alan topraklar

Tiyan-San, Kadir-Gan Daglari'na dek uzar

Kim demis vatanimiz Edirne'den Kars'a kadar.

 

Kerkük'te kursunlar ansizin bizi vurur

Sürüklenir sokaklarda bassiz cesetlerimiz

Zulüm bir hançer gibi içimize oturur

Bir magara devrinden arta kalan insanlar

Kerkük'te kan kusturur...

 

Uzar gider bir sessizlik içinde

Bir uçtan bir uca Türkistan topraklari

Beyaz altin dedigimiz pamuk tarlalarina

Çöreklenir yedi basli kizil yilan

Bas kaldirsa esarete yeni bir Osman Batur Han

Bebekler bile vurulur besiklerinde

Kana boyanir Türkistan.

 

Basmis kanli çizmeler topragina bir defa

Çignenmis kara kalpaklar, temiz duvaklar

Susmus minarelerinde mübarek ezan

Prangaya vurulmus bir mahkûm gibi çaresiz

Boynu büküktürkülerde güzelim Azerbaycan.

 

Bir kanli agit söylenir simdi Kirim'da

Biz duyariz Kirim'in öldüren feryadini

Bir büyük destanla birlikte yeniden yazacagiz

Kirim topraklarina Kirim Türkünün adini.

 

Balkanlarda büyük, öksüz kubbeler

Minareler, sadirvanlar, kervansaraylar

Bizi söyler, anlatir Mimar Sinan'dan beri

Üsküp'te, Estergon'da, bir atar damar gibi

Davullar, zurnalar ve serhat türküleri...

 

Yüzyillardan beridir Altaylardan Tuna'ya

Bizim türkülerimizdir söylenen

Konusan dil, bizim dilimizdir

Renk renk, nakis nakis uzayan toprak degildir

Kilimlerimizdir...

 

Yine bir dag gibi, bir dev gibi dogrulacagiz

Yeni bir ruh dogacak topragimizdan

Taniyacak bizi dünya yeniden heyecanla

Burma biyigimizdan, kalpagimizdan.

 

Bizim türkümüzde gurbet var artik.

Hasret var, yürek var, toprak var balam

Gönlümüzü simsicak alan topraklar

Tiyan-San, Kadir-Gan Daglari'na dek uzar

Kim demis vatanimiz Edirne'den Kars'a kadar.

 

 

 

CEBECI ISTASYONU VE SEN        

 

Cebeci Istasyonunda bir aksam üstü

Incecikten bir yagmur yagiyordu yollara

Yeni bastan yasiyorduk kaderimizi

Sicak bir kara sevda

Yüregimizin basinda bagdas kurup oturmustu;

Acimsi, buruk.

mühürlenmisti agzimiz bir sessizlik içinde

Sessizligi üstümüzden atamiyorduk

Bir saçak altinda kararsiz, yorgun

Saatlerce duruyorduk

Kimse görmüyordu bizi

 

Cebeci Istasyonunda bir aksam üstü

Yeni bastan yasiyorduk kaderimizi

Cebeci Istasyonunda bir aksam üstü

Bir baska türlüydü bu insanlar

Sen bir baska türlüydün

Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi

Gözlerin gözlerimde erimekteydi

Bir mermer heykel gibi yanimda duruyordun

Beni birakma diyordun

 

Meyhane sarhoslari gibi sirilsiklam

Bir yalnizlik duyuyorduk

Agliyordun, agliyordun...

 

Cebeci Istasyonunda bir tren

Nefes nefese soluyordu

Gerilmis bir keman teli gibiydik

 

Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat

Bilmem kaça vuruyordu

Bir yagmur yagiyor inceden ince

Içimizdeki binbir düsünce

Harmanlar misali savruluyordu

Islanmis bir ceylan yavrusu gibi

Tiril tiril titriyordun

Gitsek gitsek diyordun.

 

Yüregimin atisindan deli gönlümce

Siril siklam, paramparça, permeperisan

Türküler söylüyordum

Agliyordun, agliyordun...

 

Simdi, simdi seni düsünüyorum

Cebeci yollarinda rüzgarlar esiyor, serin

Paramparça düsmüs gönül ufkuma

Iki yildiz gibi gözlerin

Gel Ey cigerime saplanan hançer

Gel ey yüregime oturmus kursun

Göçmen kuslar gibi çok uzaklardan

Gel artik

Ne olursun

 

 

 

 

ÇARESIZ       

 

ah bilsen bir bilsen duyduklarimi

sanki bir dag agirligi kalkacak üzerimden

ve nehirler bosalacak bir anda içerimden

sakin bilme...

 

anlatsan duyarim bütün güzellikleri

erir daglarimin basindaki kar

sussan içerimde kiyamet kopar

sakin konusma...

 

ha kürege mahkum olmak prangaya vurulmak

ha görmemek gözlerini, ikisi de bir

bütün kördügümleri çözecek gözlerindir

sakin bakma...

 

bir haberin gelse iki satirlik

yüregim birdenbire kanatlanir yücelir

bir marti gibi çikar kapina gelir

sakin yazma...

 

çikip gittiginden beri, sessiz sedasiz

basibos kalan esir, zindanda yatan hürüm

dönmezsen çaresiz kalir ölürüm

sakin gelme...

 

iste daglar, taslar sahidim olsun

yüzüme bakma, konusma, yazma istemiyorum

dipsiz karanliklara bagirip duruyorum

sakin isitme...

 

ÇILE   

 

Bu sehrin sokaklarinda her aksam yorgun

Sarisin kizlar dolasir.

Isimleri teker teker benim üstüme çikar

Sevdasini baskalari paylasir.

 

Bu sehrin evlerinde esmer kadinlar oturur.

Ates böcekleri gibi geceye karsi gerinir.

Baska delikanlilar uzanir yanlarina,

Elalem beni bilir.

 

Bilmiyorum, görmedim, duymadim, tanimadim

Bu sarisin kizlar kim, bu esmer kadinlar kim?

Birgün bu rezil sehrin rezil sokaklarina

Elveda diyecegim.

 

 

DEMEDIM MI?         

 

Demedim mi bu hasret bitirir seni

Ay dolanir gider, yalniz kalirsin

Her gün yeni bastan dagilir, ufalirsin

Demedim mi yüregim sevme!

 

Iste ne gözyasi, ne yemin, ne söz....

Geri dönen hangi güvercinin var?

Senin hangi çiçegini sakladi bahar?

Demedim mi aklim, inanma!

 

Bir gün naza çeker kendini demedim mi?

Görmesen zindana döner bu sehir...

Görsen, umursamaz, aldirmaz kafir

Demedim mi gözlerim bakma!

 

Demedim mi bu ürperten sicaklik...

Bu taze güzellik kaybolur birgün?

Sonra bosu-bosuna aranir, dövünürsün

Demedim mi ellerim dokunma!

 

Demedim mi bir gün susar sarkilar

Sesine ses veren rüzgar olur...

istedigin kadar artik bekle dur...

Demedim mi kulagim duyma!

 

Birgün çikip gidecegi belliydi

Ayan-beyan belliydi anlayamadin.

Baska bir rüyada simdi o kadin

Demedim mi kollarim sarma!

 

Bütün çektiklerim senin yüzünden

Gölge bile geçirmezdin bir zaman üzerinden

Ah! simdi paramparça oldun binbir yerinden

Demedim mi gururum kirilma!

 

 

 

ELLERIN       

 

Senin, ince uzun, beyaz ellerin

Yüregimi alan bir serinlik sanki

Al bir kadife üstünde ellerin dursa biraz

Tablolarin en güzeli olur inan ki.

 

Ellerini düsündüm geceler boyu

Ellerin içimde akip duran su

Ellerin, türküler uykular kadar güzel

Ellerin karanfil kokusu...

 

Misra misra beyit beyit ördügüm

Ellerindir düslerimde ayan beyan gördügüm

Uzat ellerini avuçlarima

Uzaktan bakmak mi yüz görümlügüm.

 

Atesim var, hastayim, sayikliyorum

Ellerin aklimda en güzel yorum

Koysan ellerini alnima biraz

Bütün atesimi alir diyorum.

 

Kapi, pencere, masa, duvar...

Odamin her yerinde ellerinden gölge var

Bir gün gelsen evime sasiracaksin

Açilacak birer birer kendiliginden kapilar

 

 

 

EMINE BACI

 

Ben Numanlar Köyü'nden Emine Baci

Yasim belki doksanbir,belki seksensekiz.

Ellerim ayaklarim bugdaylar kadar temiz

Yaz gelince dibeklerde çaresiz

Dövülen benim benim,benim!

 

Benim simdi harmanlarda savrulan

Kara topraklarda bugu,yetim ocaklarda duman

Seferberlik yillarindan beri dul kalan

Gelinim,gelinim,gelinim!...

 

Ben Numanlar Köyü'nden Emine Baci

Ürüzgarin erittigi karlara benziyorum.

Gayri söner odamda geceleri yanan mum

Yüregime bir ses verin diyorum

Inim inim,inim inim!...

 

Ben Numanlar Köyü'nden Emine Baci !

Tadim tuzum yok gayri,agzimda dilim aci

Varip hangi doktordan alsam ilaci

Ben kim,doktor kim,ben kim?...

 

Beni böyle ilmek ilmek dokuyup saran agri

Biliyorum gayri,ölüme çagri

Kuru dallar gibi Allah'a dogru

Uzar bes vakit ellerim,ellerim,ellerim!

 

Ben Numanlar Köyü'nden Emine Baci

Üzerime daglar gibi çile gelir de

Ya sabir çekerim evvel emirde

Bir kuru canim var çok sükür bir de

Bir yatak bir yorgan bir kilim.

Bir yatak bir yorgan bir kilim...

 

 

 

FARKINDAMISIN?  

 

Farkinda misin? ...

 

Sevdigim Bilmem Farkinda misin?

Söylenmemis En Mübarek En Aziz,

Duygularla Çepeçevre Çaresiz,

Sana Baglandigimin Farkinda misin?

 

Demeden Yakin Irak

Bulutlarla Savrulup, Irmaklarla Akarak

Sana Anne Diyen Dilleri Kiskanarak

Kapina Geldigimin Farkinda misin?

 

Bütün Kadinlari Düsündüm Tek Tek

Sensin Benim Için En Güzel Örnek

Seni Dinleyerek Seni Görerek

Nasil Baglandigimin Farkinda misin?

 

Seni Göremedim Diye Bu Sefer

Içimde Bin Türlü Duygunun Isyani Var

Turnalarin Gökyüzünü Sevdigi Kadar

Seni Sevdigimin Farkinda misin?

 

 

 

GEL    

 

Nasil aglamistin öyle aksam sokaklarda.

Birden nasil büyümüstü içimde yerin?

Japon türkülerine benziyordu gözlerin

Sen japon türkülerini bilmezsin...

 

Pisman oldum yaptigima o günden beri

Gel gitme çocuk!

Buruk bir aci çöker yüregime geceleri

Nereye bu hazin yolculuk

 

SEN PISMANLIGI BILMEZSIN...

 

Gözlerin olmasaydi, beni aglatmasaydi

Alip giderdim basimi uzak iklimlere yarin

Hani bahar gelince pembe güller açar ya

Senin de öyle mektuplarin.

 

Sarkilarin, türkülerin en güzel oldugu yerden

Ne olursun bir ses getir bana yetecek.

Seni güzelligin mi alip götürdü birden?

Ama bu yalnizlik beni hep kahredecek.

 

Burasi Istanbul mu böyle yosun kokulu?

Gel gitme vakit erken.

Gel Beyazit Kulesi'nden türküler söyleyelim.

Istanbul bu kadar güzelken

 

Simdi Japon türküleri söyleniyor gel!

Rüzgar gibi uzaklardan, yelken gibi denizlerden

Gel birakma sokaklarda böyle yapayalniz beni

ISTANBUL BU KADAR GÜZELKEN.

 

 

GÖZLERIN ISTANBUL OLUYOR BIRDEN           

 

Seninle bir yagmur basliyor iplik iplik,

Bir güzellik doguyor yüregime siirden.

Martilar konuyor omuzlarima,

Gözlerin Istanbul oluyor birden.

Aksamlardan, gecelerden, senden uzagim

Siirlerim rüzgardir uzak daglardan esen

Durgun sular gibi azalacagim

Bir gün, birdenbire çikip gelmesen.

Sarkilarla geleceksin, duygulu, ince

Yalniz gözlerime bak diyeceksin.

Ellerim usulca ellerine degince

Kaybolup gideceksin

Bir elim seni çizecek bütün pencerelere

Bir elim seni silecek.

Kalbim: Ebemkusagi; günde bin kere

Senin için yeni bastan can kesilecek.

Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde

Sonra seni kaybetmek hemen her yerde

Ne güzel binecegim vapurlari kaçirmak

Yapayalniz kalmak iskelelerde.

Seninle bir yagmur basliyor iplik iplik,

Bir güzellik doguyor yüregime siirden.

Martilar konuyor omuzlarima,

Gözlerin Istanbul oluyor birden.

 

 

ISIMSIZ SIIR

 

Üstüme lapa lapa kar yagiyordu yeniden

Yeniden yüregim beyaz bir lale

Berrak sular, isiklar, çiçekler, renkler

Yeniden karsimda birer selale

 

Artik benim için ne ekmek, ne su

Sagimda, solumda vehim ordusu.

Ve hep onu, bulamamak korkusu

Soyundum yeniden büyük melale.

 

Bana alev gibi bir seyler yazdi

Sanki bastan basa siirdi, nazdi...

Kirk yil bile düsünsem olmazdi

Gelmezdi bu sevda akla, hayale.

 

Bitmis tükenmistim, efkarim çoktu

Salkim sögütlerden bir farkim yoktu

Yar beni yeni bir yarisa soktu

Su halime bir bakin: deli-divane!

 

Gönlüm nakis nakis renkli bir kilim

Bir kinali-güzel türküdür dilim

Yeminle anlatsam kim inanir kim

Içine düstügüm bu çilgin hale.

 

Karisip gitsem mi ebabillere

Adini versem mi karanfillere

Seslenip dursam mi sahillere

lale! lale! lale!

 

 

ISTE BÖYLE

 

Yalnizim.

Gündüzler, geceler boyu yalniz,

Ne elimden tutan dost, ne yüzüme gülen kiz

Dolasip durdugum sokaklar issiz.

 

Sokaklar unutturmaz yalnizligimi,

 

Bekarim.

Beklemez yolumu penceresinde karim.

Ne bir türkü duyarim bekar odamda ince

Ne daginik esyama deger kadin eli

Ne olurdu her aksam eve gelince

Masal gözlü bir çocuk 'Baba' desydi.

 

Rüyalar unutturmaz bekarligimi

 

Çirkinim.

Usandim tek basima türküler çagirmaktan

Biliyorum güzel degil gözlerim, dudaklarim

Içinizden çikip gitsem bir gün diyordum

Basladigim bütün türküler yarim

Öyle bakmayin yüzüme kahroluyorum...

 

Türküler unutturmaz çirkinligimi...

 

Üstelik sairim bilemezsiniz

Her aksam rüzgar gibi sokaklara düsürek

Elleri ceplerinde birisi gezer

Bir yürek tasi gögsünde duygulu, ürkek

Ceylan Yüregine benzer

 

Misralar anlatmaz sairligimi.

 

 

LALELI - AKSARAY  

 

Yine aksam, yine gurbet, yine basimda efkar

Ve yine içimde sarkili sesin.

Gözlerimde çizgi çizgi duraklar

Duraklarda hayal- meyal senmisin?

 

Senmisin yanyana gezemedigim?

Ince sitemini sezemedigim

Sirrini bir türlü çözemedigim

Içimdeki çetin sual senmisin?

 

Bu nasil yürekten söylenmis makam?

Dinledigim bütün türkülerde gam

Laleli-Aksaray arasinda her aksam

Dinledigim tatli masal senmisin?

 

Ne derse aldirma simdi artik el

Gel bir aksam yine türkülerle gel! ..

Istanbul seninle çok daha güzel

Istanbul'dan güzel hayal senmisin?

 

Biliyorum seni türküler yakti,

Türkülü gözlerin islak islakti.

Simdi beni sokak sokak her aksam vakti

Dolastiran 'Disi kartal' senmisin?

 

Yine aksam, yine gurbet, yine basimda efkar

Ve yine içimde sarkili sesin.

Gözlerimde çizgi çizgi duraklar

Duraklarda hayal meyal senmisin?

 

 

 

LISELI KIZ    

 

Benim de bir zamanlar sevdigim vardi

Beyaz dantel yakali liseli bir kiz.

Baglarda, bahçelerde, yaylalarda yeseren

Al karanfiller gibiydi askimiz...

 

Gülünce içimde rengârenk güzel,

Güller açilirdi iri.

Hani bilirsiniz ya yildizsiz siyah

Geceler gibiydi gözleri.

 

Bir mermer çesmeden akan su gibi,

Geçip gidiyordu günlerimiz.

Biz bize yasiyorduk kendi kaderimizi

Bütün yaratiklardan habersiz.

Ve yuvada beklesen sabirsiz, küçük

Serçeler gibiydik ikimiz.

 

Gözleri konusurdu susunca, mahzun:

'Seni seviyorum' derdi.

Sevdadan, gurbetten, hasretten yana

Sicak türküler söylerdi...

 

Üstelik bir ceylan gibi sebepsiz

Ürkek halleri vardi.

Ayrilik deyince oturup sessiz

Çocuklar gibi aglardi.

 

Bilmiyorum simdi kaç yil, kaç mevsim

Içli mektuplar yazdik.

Bazen yan yana yürür, beraber otururduk

Ama konusamazdik.

 

Ben görmedim simdi öyle diyorlar

Büyümüs artik liseli kiz, gelin olmus...

Unuttum her seyi diyormus

Ve her gece rüyâsini nur topu kadar güzel

sarisin çocuklari süslüyormus.

 

Görsem çocularini simdi diyorum

Bakamam yüzlerine çaresiz

Bana bakar çocuklar sessiz.

Çocuklari gözlerinden tanirim

Biliyorum, hiç birsey bilmezler ama

Bakamam, utanirim

 

 

ORDA BIR ÇOCUK ...BURDA BEN            

 

Bir ana gülümserken yorgun ve güzel

Yüregi müjdelerle tüy gibi hafiflerken,

Orda, bir çocuk dogar simsicak dünyamiza

Burda ben...

 

Dal nasil , yaprak nasil, ekin nasil büyürse

Toprak nasil uyanirsa bir incecik yagmurdan

Orda bir çocuk büyür yumak yumak bir nurdan,

Burda ben...

 

Kostugu, atladigi, durdugu, uzandigi,

Düsüp kaldigi yerlerde gözbebegim var.

Orda, toz-toprak içinde bir çocuk aglar,

Burda ben...

 

Ne oyun oynamak ister, ne uyku ne su,

Ne elisi resimleri gönlünü alir.

Orda, bir uzak evde bir çocuk yetim kalir,

Burda ben...

 

Dokunsam, marti gibi uçup gidecek sanki,

Solgun yüzlü bir avuç kar.

Orda, bir gece yarisi, bir hasta çocuk sayiklar,

Burda ben...

 

Birden bire uyanir bir ana uykusundan,

Sapsari bir korkuyla bakakalir nefessiz.

Orda, sabaha karsi bir çocuk ölür sessiz,

Burda ben...

 

 

RESIM

 

Nerde tasa duymadan yasadigim o günler

Bereketin nerde Rabbim, rahmetin nerde

Çavdar ekmegi yenen kerpiç evlerde

Sorulan ben olurum.

Kimse duymaz çilesi tütmeyen ocaklarin

Tanrim ne olursun yüzümüze bak.

Dolasir sokaklarda dilenciler aç çiplak

Yorulan ben olurum.

Düsmez bir damla yagmur, kavrulur toprak

Ve çiplak ayaklar basamaz yere.

Dudaklari susuzluktan serha serha bin kere

Yarilan ben olurum.

Ve bütün yetimlerin yüregi bende sizlar

Aglar içimde her aksam isimsiz anasizlar

Oyuncaksiz, salincaksiz, kucaksiz çocuklara

Sarilan ben olurum.

Kalkmaz karanliklar üzerimizden

Ölüm kol gezer her yerde.

Ve kursunlar sikilir uzak köylerde

Vurulan ben olurum.

Ezanlar yükselir sonra minarelerden

Bütün camilerde sabir, el-pençe divan durur.

Secdeye varir alinlar, Kur’ân okunur

Durulan ben olurum 

 

 

 

SANA GELDIM MEVLANA            

 

Sana geldim Mevlana...

Düstüm yollara Fatiha'larla

Önümde yemyesil isiktan bir iz

Yikanmis yaprak gibi tertemiz

 

Sana geldim Mevlana...

Hersey öylesine magrur,sessiz,tertemiz

Geçmis asirlardan beri tertemiz

Bir el dokundurursam sandukalara

Uyanir Horasan erleri

 

Sana geldim Mevlana...

Divan durdum önünde,duygulu,sessiz

Içimde ne hasret,ne gül,ne bülbül

Simdi ezan nur alem,nur Konya

Iste sabir,iste ask,iste tevekkül

Sen bilirsin Mevlana...

 

Sana geldim Mevlana...

Ayet ayet Islam,nakis nakis Türk

Bir türbe içinde ne güzel mana

Serin bir rüzgarla çok uzaklardan

Sana geldim Mevlana...

 

 

SENI YAZDIM EBEM KUSAKLARINA     

 

seni yasadiktan sonra anladim

bana sensin mahser nuru, kol-kanat

içimde sahlanip duran huysuz at

dizginsiz gemsiz degil!

 

unuttum gözyasi döken kadini

ördüm gerçek askin ruh mihrabini

bir yay gibi gerdim göge adini

gönül kubbem artik alemsiz degil!

 

benim neme gerek yildiz, dolunay

rahatliga paydos, çileye hayhay

ne kustüyü yatak ne ruhsuz saray

günlerim Ibrahim Etem'siz degil!

 

açilin açilin kalabaliklar

içerim zemheri, disarim bahar

bir alev halinde geçtigim yollar

Hallac-i Mansur'suz, Keremsiz degil!

 

uzaklarin daha uzaklarina

büyük zaferlerin nur tabakalarina

seni yazdim ebemkusaklarina

ellerim çaresiz, kalemsiz degil!

 

 

SEN SEN SEN           

 

Bir dagbasi yalnizligi yasiyorum yeniden.,

Dagbasi yalnizligi ölümden beter.

Hiç kimse aramasa sormasa beni

Sen gelsen yeter..

 

Huzur ellerinin güzelligidir.

Gözlerin karsimda mutluluk denizi.

Her sabah soframizda ekmegimizi

Sen bölsen yeter..

 

Yüregim seninle yaylalar kadar serin

Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam

Yayla dumani gibi gözlerime her aksam

Sen dolsan yeter..

 

Bende çaresizlik sonsuz kördügüm.

Bende sabir sende naz..

Gündüzünden vazgeçtim düsümde biraz

Bir yüz görümlügü sen olsan yeter..

 

Duymasa da hiç kimse sâir gönlümün,

Sende karar kildigini...

Ve içimin serha serha yarildigini,

Sen bilsen yeter..

 

Bir gün duysan bittigimi, tükendigimi..

Çikip gelsen uzaklardan korkulu ürkek..

Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,

Egilsen yeter...........

 

 

SIVAS'TA YOKSUL ÇOCUKLAR  

 

Sivas'ta Ulu Camii avlusunda çocuklar

Yalvaran gözlerle etrafa baka baka

Açiyorlar küçük esmer avuçlarini:

-Emmilerim sadaka! Emmilerim sadaka!

 

Hükümet konaginin yaninda biri

Bir kemik kalmis bir deri...

'Boya cila yimbes,boya cila yimbes' diye agliyor

Ve daha firça bile tutamiyor elleri.

 

Garipler Pazari'nda körpe çocuklar

Yorgunluktan güzelim yüzleri al al...

Öldüren bir çiglik dudaklarinda:

-Bos hamal!bos hamal!bos hamal!

 

Nane satan su satan yetim çocuklar

Sarki söyleyemediler günese aya...

Biliyorum ne masal dinlemeye doydular

Ne oyun oynamaya...

 

Bezirci'de,Yüceyurt'ta Altintabak'ta...

Çocuklar var incecik yüzleri nurdan

Ama toz toprak içinde elleri ayaklari

Oyuncaklari çamurdan...

 

Ve günahkar çocuklar,suçlu çocuklar

Mahkeme salonunda bakarim dizi dizi

Bu suç bizim suçumuz,bu günah bizim

Affedin bizi.

 

Gökteki yildizlar kadar sayisiz

Ah yurdumun kimsesiz ve yoksul çocuklari

Anladim farkiniz yok koparilmis basaktan!

Alin bu gözleri benden,alin bu yüregi artik

Utaniyorum yasamaktan.

 

 

SORU

           

Ellerin neden soguk,üsümüs müsün?

Gerçek misin,düs müsün?

Kar mi yagdi sokaklara,rüzgar mi esti?

Üsümüs müsün?

 

Odalari bir büyük sessizlik almis

Anladim ki artik her sey masalmis.

Dudaklarin açik kalmis.

Gülmüs müsün?

 

Neden yatiyorsun böyle upuzun

Gözlerin neden dalgin,yüzün neden öyle mahzun

Bir bilinmez yerinde uykumuzun

Ölmüs müsün?

 

 

SASIRDIM KALDIM ISTE   

 

sasirdim kaldim iste! .....

sözde senden kaçiyorum dolu dizgin atlarla

bazen sessiz sedasiz ipekten kanatlarla

ama sen hep bin yillik bilenmis inatlarlarla

karsima çikiyorsun en soguk mimiklerle

adini yaziyorum buldugum firsatlarda

yüregimin basina noktalarla, hatlarla

basbasa kaliyorum sonunda hayallerle

sözde sana kosuyorum dolu dizgin atlarla

ne olur bir gün beni kapinda olsun dinle

öldür bendeki beni sonra dirilt kendinle

çarpsan kara sevdayi en azindan yüzbinle

nasil baglandigimi anlarsin kemendinle

kaç defa çikip geldim buralara inatla

ama her dafasinda dönemedim seninle

hangi dügüm çözülür nazla, sitemle, kinle

ne olur bir gün beni kapinda olsun dinle

sasirdim kaldim iste bilmemki nemsin

bazan kizkardesimsin bazan öpöz annemsin

sultanimsin susunca; eksilmeyen çilemsin

orada ufuk çizgim, burada yanim yöremsin

beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin

çaresizim çaremsin,

sasirdim kaldim iste bilmemki nemsim

 

 

TURAN          

-Sadik Kemal Tural kardesimize-

 

Ben Altay daglarindan koparak geldim

Yüregimde Türkistan'dan binbir nakis var.

Çok sükür aslim da neslim de belli.

Türküm müslümanim o daglar kadar.

 

Dokuz tug tasidim ben, dokuz davula vurdum.

Dokuz evliya gücüyle yürüdüm geldim.

Büyüdü benimle mübarek yurdum.

Ebed-müddet bu devleti ben kurdum.

 

Nevruz toylarimizda atesler tutusturdum.

Orhun'dan, Seyhun'dan, Ceyhun'dan geçtim.

Yol gösterdi kükreyerek bana Bozkurt'um.

Atimla hep yanyana gözelerden su içtim.

Baykal'da da çimdimben, Hazar Denizi'nde de

Topragima bagdas kurup oturdum.

 

Ben ki Alper Tunga'ya gönül verenlerdenim.

Yurt ugruna dolu dizgin gögüs gerenlerdenim.

Sonra durgun sulara Bismillahlarla.

Kilim seccadesini serenlerdenim.

Yani hem Alplerdenim, hem Alperenlerdenim.

 

Ben Türkmen'im, Özbek'im, Kazak'im, Kirgiz'im ben.

Azerbaycan Türkleriyle ayni kandanim.

Kipçaklari, Uygurlari askla duyanlardanim

Ben ki Tatarlardan, Gagavuzlardan

Çuvaslardan, Bozkurtlardan, Oguazlardanim.

 

Kalem de tuttum çok sükür, kiliç da, gül de.

Güvercin bakisli sicak türküler de söyledim.

Anlayan anladi kim oldugumu.

Aman dileyeni sevdim, öfkemi yendim.

Övdü büyük peygamber Istanbul Basbugumu

Kur'an'la da müjdelendim.

 

Sevsem gözbebegim olur ne varsa

Öfkelensem öfkem daglari ezer.

Dilim bazan sularim çaglamasina

Bazan da bülbüllerin sakimasina benzer.

 

Iste bilge Tomyukuk, Kültikin, Bilge Kagan

Hepsi birbirinden daha mübarek

Süzme asaletimin nurdan kefili

Iste Dede Korkut, kaftani ipek

Soyumun-sopumun bin yillik dili

 

Ve Yusuf Hashacib, Mahdum Kulu, Fuzuli

Hepsi de peygamber soyunca asil

Sonra Kasgarli Mahmut; gönlüme düsen çemre

Ali Sir Nevai, Gaspirali Ismail

Siiri bir bakraç süt gibi Yunus Emre.

 

Cengiz Aytmatov ki, Cengiz Dagci ki

Ayin ondördündenden sagilan huzur

Sabir Rüstemhanli... ruh kadar eski

Ve daha binlerce nur üstüne nur.

 

Servetim Buhari'nin, Yusuf Hamedanî'nin

Ahmet Yesevî'nin nur servetinden

Güzelligim, merhametim, sefkatim

Hep Sah-i Naksibent hazretlerinden.

 

Hunlardan, Göktürklerden alip getirdim.

Ipek ipligimi altin tigimi

Mintanima minyatürler isledim durdum

Selçuklu çinisine gönül mührümü vurdum.

Osmanli ebrusuyla süsledim yastigimi

Mustafa Kemâllerle yeni bastan dogruldum.

Kim demis 75 yasima bastigimi.

 

 

TÜRKIYEM, ANAYURDUM, SEBEBIM, ÇAREM!            

 

Ben, kagnilarla yaylilarla büyüdüm geldim

Çocuk yüregimi yakan türküler dinleye dinleye.

Mahzun kagnilarla, nazli yaylilarinla

Ve tozlu yollarinla sevdim seni Türkiye!

 

O tezek topladigim kirlar, yaylalar...

Basina oturdugum, yemek yedigim atandir.

Türkiye'm, anayurdum, sebebim, çarem...

Tasina topragina vurgunlugum bundandir...

 

Aksam karanligiyla baslardi kurbagalar

Susar gökyüzü kadar, dinlerdim biteviye.

Gecemi besteleyen circir böceklerinle.

Kurbaga seslerinle sevdim seni Türkiye!

 

Bir Peygamber sofrasiydi soframiz:

Biraz tandir ekmegi, biraz çökelik...

Yoksullugunla da baglandim kaldim sana

Mecnunlar gibi üstelik.

 

Yagmurlar baslayinca, odalarimiz damlardi

Dizlerini döve döve aglardi anam.

Simdi kirkikindiler boyunca sirilsiklam

Küçük kerpiç evlerin çikmaz aklimdan!

 

Türkiye'm! Hasretim! Kinali türküm! ..

Içiçe güzellik, uç uca kahir

Yüregimi bin parçaya bölseler

Her parçasi yine seni çagrisir.

 

 

TÜRKISTANIM UNUTULDUN SANMA SAKIN!

 

Tiyan-San, Kadir-Gan ufuklarindan

Dinledigim ozanlarla....

Binlerce yildanberi söylenen destanlarla

Yine Türkistan'i andim

 

Öz yurdumu çarmiha germisler kirk yerinden

Unutmam bin yil geçse acisinin üzerinden

Vurulan bir ceylana yanar gibi derinden

Ulu Türkistan'a yandim.

 

Geldi kuruldu gönlüme, Ahmed Yesevi Pirimiz

Osman Batur'a kadar, anlatti birer birer...

Ben de, bütün Horasan Erleri'yle beraber

Yeni bastan Türkistan'a inandim.

 

Rüzgar savrularak sessiz sedasiz

Irmaklarla akarak...

Uçup giden güzelim kirlangiçlara bakarak

Türkistan'i hür sandim.

 

Görmeden, göstermeden Taskent'i, Buhara'yi

Urumçi'ye varmadan atsiz-pusatsiz...

Bir basima yorgun-argin, kolsuz-kanatsiz

Türkistan'a dost gönüller kazandim.

 

Tanrim, birgün acaba diyebilecek miyim;

-Vuslatin yüzüme nakisladigi nurla-

Bir komsu bahçesine uzanir gibi huzurla

Türkistan'in topragina uzandim.

 

 

ÜSKÜDAR TÜRKÜSÜ         

 

Istanbul'da Üsküdar'li bir kiz var

Bir tramvay duraginda evleri

Sari kanaryalar, ak kanaryalar

Öter balkonunda geceleri...

 

Bulutsuz rüzgârlar gibi her sabah

Bir masal âleminden çikip gelirdi.

Ne adini düsünürdüm bir deniz kiyisinda

Ne adimi bilirdi.

 

Bir gün bulutlar geldi habersiz

Sonra incecikten yagdi üstüme

Büyüdü içimde zamanla yeri.

Iki misra gibi aldi gönlümü

Bir gül yapragindan güzel elleri

 

Bendim artik gölge gölge sokaklardaki

Öylesine mahzun, kaygili, ürkek.

Bendim her mevsim boyu simsicak

Sevdalar içinde vuran tek yürek

 

Bir gün baktim penceresi perdesiz

Yok odalarda çin çin sarki söyleyen sesi.

Yok balkonda artik ak kanaryanin,

Sari kanaryanin kafesi.

 

Benden sorun Üsküdar'in simdi her gece

Sokaklari kaç adim.

Bir gece yarisi düstüm yollara

Her köse basinda agladim.

 

 

YAGMUR GÜZELI    

 

Yagmurlar yagmiyor mu inceden ince

Rüzgarlar esmiyor mu serince

Bir sigara yakiyorum efkarlanarak

Çikip karsima sen geliyorsun

Saçlarin islanmis oluyor

“Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü

Seni böyle hayal meyal yasamak çok zor

Uzanip tutsam diyorum incecik ellerinden

Ellerim boslukta kaliyor.

 

Bir gün çikip gideceksin

Sonra arkandan yine ince bir yagmur yagacak

Cadde cadde,sokak sokak

Sayiklar gibi dolasip seni arayacagim

Beni bir köse basinda agliyor bulacaklar.

Saklamak zor olacak,çaresiz kalacagim

Seni sevdigimi anlayacaklar.

Üstüme yagmurlar yagacak

Ince bir dal gibi birden kopup kirilacagim

Kaldirim taslarinda sicakligim kalacak

Kahrolacagim.

 

Bu siiri yagmur yagarken yazdim

Ezanlar okunuyordu minarelerden

Seni düsünmeseydim yagmurlu havalarda

Sokaklara çikmayi göze almazdim.

 

Yagmurlar yagmiyor mu inceden ince

Rüzgarlar esmiyor mu serince

Bir sigara yakiyorum efkarlanarak

Çikip karsima sen geliyorsun

Saçlarin islanmis oluyor

“Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü

Seni böyle hayal meyal yasamak çok zor

Uzanip tutsam diyorum incecik ellerinden

Ellerim boslukta kaliyor.

 

 

YALNIZLIK

 

Bir garip kimseydin bu sehirde,

Sevmezdin her aksam içenleri,

Ve kimse bilmezdi o zamanlar

Dügüm dügüm aklindan geçenleri

 

Bir esmer kiz severdin,

Siirler gibi,minyatürler gibi ince.

Için içine sigmazdi, konusamazdin

Çikip yanina gelince.

 

Efkarini dagitmiyor her gece,

Ard arda içtigin sigara

Ve basibos akan irmaklar gibi,

Dalip dalip gidiyorsun yollara.

 

Bütün sevdiklerin terkedip gitti,

Yapayalniz kaldin artik.

Dokunsalar aglarsin çocuklar gibi,

Büyüdü gözlerinde yalnizlik.

 

Biliyorum, böyle degildin önceleri,

Türküler söylerdin sicak.

simdi bir bekar evin var karanlik

Bir odan var aglayacak.



winerilhan