1






$AIRLERIN
$IIRLERI
ve
HAYATLARI



AHMET HA$IM

1

ATAOL BEHRAMOGLU

1

2

3

ATTILA ILHAN

1

2

3

4

5

CAHIT ZARIFOGLU

1

2

3

4

CAN YUCEL

1

2

3

ISMET OZEL

1

2

3

4

MEHMET AKIF ERSOY

1

2

3

MURATHAN MUNGAN

1

2

3

4

5

6

7

NAZIM HIKMET RAN

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

NECIP FAZIL KISAKUREK

1

2

ORHAN VELI KANIK

1

2

SEZAI KARAKOC

1

2

3

SUNAY AKIN

1

2

YAHYA KEMAL BEYATLI

1

YAVUZ BULENT BAKILER

1

YILMAZ ERDOGAN

1

  


1


ADIM SONBAHAR  

 

nasil is bu

her yanina çiçek yagmis

erik agacinin

isik içinde yüzüyor

neresinden baksan

gözlerin kamasir

 

oysa ben aksam olmusum

yapraklarim dökülüyor

usul usul

adim sonbahar

 

ADIMLA NASIL BERABERSEM  

 

hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin

bir dakika bile çikmiyorsun aklimdan

kosar gibi yürüyüsün

karanlikta bir isik gibi aydinlik gülüsün

 

hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin

uzak uzak yildizlarla çevrilmis kainatin

karanlik bosluklarinda akip giderken zaman

 

adimla nasil berabersem öylece beraberiz

seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye

gönlümüz mutluluga inanmis olmanin gururuyla rahat

koltugumuzun altinda birer dinamit gibi kellemiz

ve sonra her zaman her ölümlüye

ayni sartlar altinda kismet olmiyan

gerçekleri görmenin aydinligi alinlarimizda

 

hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin

sen bana kalbim kadar elim kadar yakinsin

 

AGIR KAN KAYBI  

 

Biz yalnizliktan dogduk o dagdagali sudan

Biz yani erdogan aysenur ali ve ahmet

Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku

Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk

Köy köy bucak bucak memleket memleket

Yani afyon adilcevaz akçadag turgutlu

Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku

 

Buzlu mehtap alçakca kesmisti yolumuzu

Bütün kapilardan açikca kovulmustuk

Silahimiz avcumuza yapismisti soguktan

Biz yani erdogan aysenur ali ve ahmet

Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku

Kestiremedik ne yaptigimizi kim oldugumuzu

Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk

Köy köy bucak bucak memleket memleket

Yani afyon adilcevaz akçadag turgutlu

Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku

 

Ne kadar korkmustuk elimizden tutmadilar

Dogrudur kendi içimizde daraldigimiz

Kim neyi savundu bilinmez nereye kadar

Biz yani erdogan aysenur ali ve ahmet

Baska bir yalnizlikta bogulduk / havasizliktan

Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk

Köy köy bucak bucak memleket memleket

Ne solculugumuz solculuktu ne sagciligimiz

Karanlik bir kapi ölüp üstümüze kapandilar

Kimse bizi sevmedi / agir kan kaybiyiz

 

AGUSTOS ÇIKMAZI  

 

beni koyup koyup gitme

ne olursun

durdugun yerde dur

kendini martilarla bir tutma

senin kanatlarin yok

düsersin yorulursun

beni koyup koyup gitme

ne olursun

 

bir deniz kiyisinda otur

gemiler sensiz gitsin birak

herkes gibi yasasana sen

isine gücüne baksana

evlenirsin çocugun olur

sonun kötüye varacak

beni koyup koyup gitme

ne olursun

 

elimi tutuyorlar ayagimi

yetisemiyorum ardindan

hevesim olsa param olmuyor

param olsa hevesim

yaptiklarini affettim

seninle gelemeyecegim attilâ ilhan

beni koyup koyup gitme

ne olursun

 

AH

 

yüzünün yarisi göz kadife yansimali

bulutlu siyah ah bulutlari eflatun

o boy aynasindan çikti fransizin mali

visne asidi vardi tadinda rujunun

ah sinema yildizi filan olmali

agizligi kristal son derece uzun

 

bir kibrit çakildi mi ah yagmurluklu kiz

alevinden anlamli dumanlar üfürüyor

ah çocuk yüzünde gül goncasi agiz

saçlarindan incecik su tozu dökülüyor

siginak gibi derin agaçlar gibi yalniz

karartma baslamis isiklar örtülüyor

 

ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu

kirkmalari morsalkim göz kapaklari saydam

çok vapurun battigi bir liman orospusu

bir hirsla öptüm ki ah ölürüm unutamam

ay isiginda deniz akordeon solosu

piril piril yasadim üç dakika tastamam

 

görkemli çadirinda italyan lunaparkin

sanki zeytin düsürür yerlere gözlerini

ah tahtina kurulmus bol sakalli bir kadin

sutyenler tutmuyor çilgin gögüslerini

kaslari ip incesi kumral kirpikleri kalin

kim görse sasirir sakalinin süslerini

 

tavana asilmis sosyalist saçlarindan

ah sabah sabah omuzlari kan içinde

iskence sonrasi genç bir kadin militan

yiginlar ugulduyor hummali gençliginde

adi bile çikmamis dudaklarindan

dogru yasadiginin simsiki bilincinde ...

 

ALLENDE ALLENDE

 

ölüm birden bosalmasidir insanin kendisinden

gizli titresimler uçar belki boslukta sesinden

 

günes vurunca parildar görünmez ayak izleri ki

beyhude korularda eski bir yaz gezmesinden

 

solgun bir gülümseme hani ay büyürken görünür

aynalarda birakilmis nice yüz birikintisinden

 

artik hiç olmasa da sonbahar penceresinde o

camlarin bugulanmasi her aksam nefesinden

 

kimsesiz bahçelerde besbelli yalniz dolastigi

rüzgârsiz aksamüstleri yapraklarin ürpermesinden

 

duyulur ardinda biraktigi hayallerin gürültüsü

sinsi bir deprem gibi camlari titretmesinden

 

masasina gelip gittigi açikça anlasilir

daktilosu çalismasa da seridinin eskimesinden

 

durdugu yerde patlamasi mürekkep hokkalarinin

ömrünce biriktirdigi sosyalist öfkesinden

 

ne kadar yok etse ölüm vurusu göklerde yankilanan

kocaman bir yürek kalir sili'nin allende'sinden

 

AN GELIR

 

an gelir

paldir küldür yikilir bulutlar

gökyüzünde anlasilmaz bir heybet

o eski heyecan ölür

an gelir biter muhabbet

çalgilar susar heves kalmaz

satârâbân ölür

 

sarabin gazabindan kork

çünkü fena kirmizidir

kan tutar / tutan ölür

sokaklar kusatilmis

karakollar taranir

yagmurda bir militan ölür

 

an gelir

ömrünün hirsizidir

her ölen pisman ölür

hep yanlis anlasilmistir

hayalleri yasaklanmis

an gelir simsek yalar

masmavi dehsetiyle siyaset meydanini

direkler çatirdar yalnizliktan

sehpada pir sultan ölür

 

son umut kirilmistir

kaf dagi'nin ardindaki

ne selam artik ne sabah

kimseler bilmez nerdeler

namli masal sevdalilari

evvel zaman içinde

kalbur saman ölür

kubbelerde uguldar bâkî

çesmelerden akar sinan

an gelir

-lâ ilâhe illallah-

kanunî süleyman ölür

 

görünmez bir mezarliktir zaman

sairler dolasir saf saf

tenhalarinda siir söyleyerek

kim duysa / korkudan ölür

-tahrip gücü yüksek-

saatli bir bombadir patlar

an gelir

attilâ ilhan ölür

 

ARABESK  

 

isliginda usturalar bileniyor

biyiklari marsandiz katari

zulasinda eroini esrari

tutuklandikça yenileniyor

 

kafasi kizdi mi taksim'de aksam

bütün lahmancunlar ondan sorulur

oglanin birine takildi / tamam

çengelköy'lü sevtap diye meshur

 

gögüsleri hakikat birer kumru

eskiden de süslenir boyanirmis

ayak ayak üstüne atip oturdu mu

insanda can mi birakirmis

 

sabaha karsi bir büyük raki

yildiz tozumasi külüstür mehtap

arabada sevismek baslica meraki

ne kanun taniyor ne de kitap

 

bu yollara düsecek adam miydi

çiçek yaptirmalar parfüm filan

bu sefer yakasini fena kaptirdi

sevtap basini yiyecek anlasilan

 

bosversene / daha ölmedik ulan

 

ARTI SONSUZ

 

yagmurun yerden göge yagdigi

bu gece yasak bölgedeyim

büyük çingenelerin çaldigi

kaçak silahlarin içindeyim

sevismek kapisinin kapandigi

 

bir nabiz yoklar ki daima

hizli bir nabiz yoklar elim

öpüstüklerim hirsizlama

çirkin bir agizda dislerim

bir biçak deger dudagima

 

gök yarildikça simseklerden

soguk aynalarda kilitliyim

tirnaklarimdaki elektrikten

su gibi erir ilistiklerim

kivilcimlar uçar kirpiklerimden

 

dogumdan öncesini yasiyorum

henüz belli olmadi kimligim

vücudunu ariyor ruhum

bir yerde atomun çekirdegiyim

bir yerde arti sonsuzum

 

AYDINLIK NEYIN OLUYOR?  

 

aydinlik neyin oluyor senin

gökyüzü akraban filan mi

beni bulur bulmaz gözlerin

simsek çakiyorum yalan mi

yüzünde yalazini gezdirdigin

saçlarindan tutusmus orman mi

akla ziyan bir sey elektrigin

 

ayisigi mavisi dudaklarindan mi

o isik zenginligi mi giyindigin

uzay tozlari mi yildizlardan mi

elime dokundugu an elin

günesler açiyorum sahi ondan mi

aydinlik neyin oluyor senin

 

AYRILIK SEVDAYA DAHIL

 

Açilmis sarmasik gülleri kokulariyla baygin

En görkemli saatinde yildiz alacasinin

Gizli bir yilan gibi yuvarlanmis içimde kader

Uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genç kadin

Rüzgar uzak karanliklara sürmüs yildizlari

Mor kivilcimlar geçiyor daginik yalnizligimdan

Onu çok ariyorum onu çok ariyorum

Heryerimde vücudumun agir yanik sizilari

Bir yerlere yildirim düsüyorum

Ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan

Ay isigina batmis karabiber agaçlari gümüs tozu

Gecenin irmaginda yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmus

Tedirgin gülümser

Çünkü ayrilik da sevdaya dahil çünkü ayrilanlar hala sevgili

Hiç bir ani tek basina yasayamazlar

Her an ötekisiyle birlikte hersey onunla ilgili

Telasli karanlikta yumusak yarasalar

Gittikçe genisliyen yakilmis ot kokusu

Yildizlar inanilmiyacak bir irilikte

Yansimalar tutmus bütün sahili

Çünkü ayrilmanin da vahsi bir tadi var

Öyle vahsi bir tad ki dayanilir gibi degil

Çünkü ayriliklar da sevdaya dahil

Çünkü ayrilanlar hala sevgili

Yanlizlik hizla alçalan bulutlar karanlik bir agirlik

Hava agir toprak agir yaprak agir

Su tozlari yagiyor üstümüze

Özgürlügümüz yoksa yalnizligimiz midir

Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kusatti ormani

Karanlik çöktü denize

Yanlizlik çakmak tasi gibi sert elmas gibi keskin

Ne yanina dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin

Kapini bir çalan olmadi mi hele elini bir tutan

Bilekleri bembeyaz kugu boynu parmaklari uzun ve ince

Simsicak bakislari suç ortagi kaçamak gülüsleri gizlice

Yalnizlarin en büyük sorunu tek basina özgürlük ne ise yarayacak

Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soguk tenhaligina

Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylasilacak suç ortagi bir sevgiliyle

Sanmistik ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için variz

Ikimiz sanmistik ki tek kisilik bir yalnizliga bile rahatça sigariz

Hiç yanilmamisiz her an düsüp düsüp kristal bir bardak gibi

Tuz parça kirilsak da hala içimizde o yanardag agzi

Hala kipkizil gülümseyen sanki atesten bir tebessüm zehir zemberek ASKIMIZ

 

AYSEL GIT BASIMDAN  

 

Aysel Git Basimdan

Aysel git basimdan ben sana göre degilim

Ölümüm birden olacak seziyorum.

Hem kötüyüm karanligim biraz çirkinim

Aysel git basimdan istemiyorum.

 

Benim yagmurumda gezinemezsin üsürsün

Dagitir gecelerim sarisinligini

Uykularimi uyusan nasil korkarsin,

hiçbir dakikami yasayamazsin.

Aysel git basimdan ben sana göre degilim.

Benim icin kirletme aydinligini,

hem kötüyüm karanligim biraz çirkinim

 

Isligimi denesen hemen düsürürsün,

gözlerim hizlandirir tenhaligini

Yanlis sehirlere götürür trenlerim.

Ya ölmek ustaligini kazanirsin,

ya korku biriktirmek yetisini.

Acilarim iyice bol gelir sana,

sevincim bir türlü tutmaz sevincini.

Aysel git basimdan ben sana göre degilim.

Ümitsizligimi olsun anlasana

hem kötüyüm karanligim biraz çirkinim.

 

Sevindigim anda sen üzülürsün.

Sonbahar ugultusu duymamissin ki

içinden bir gemi kalkip gitmemis,

uzak yalnizlik limanlarina.

Aykiri bir yolcuyum dünya genis,

Büyük bir kulak çinliyor içimdeki.

Çetrefil yolculugum kesinlesmis.

Sakin baska bir sey getirme aklina.

Aysel git basimdan ben sana göre degilim,

ölümüm birden olacak seziyorum,

hem kötüyüm karanligim biraz çirkinim.

Aysel git basimdan seni seviyorum...

BAKARSAK  

 

Zarif bir hüzündür bembeyaz dolasan kuguya bakarsak

Mücevher titresimleriyle mütereddit bir aksam suya bakarsak

Fazlasiyla isindi deniz kaynadi kaynayacak

Dipten bir deprem yaklasiyor suyun üzerindeki buguya bakarsak

Ne kadar yoksul ve çiplak görünürse görünsün agaçlar

O kadar yakindir ilkbahar özsuyu yürümüs dallara ugultuyla bakarsak

 

BANA BIR SIMSEK ÇAK...  

 

bana bir simsek çak

ortalik fena karanlik

yüregim örtülüyor

agir bir dalginliga genisliyorum

durmadan degisen o mevsimde

daglarda kalin

omuz omuza bulutlar

çok fena kalabalik

ellerim çiplak

bana bir simsek çak

kötü bir tuzaktayim

bilmem ne yapsak

aklimda fikrimde onlar

yasli ve genç

erkek ve kadin

korkularima tutsak

 

bana bir simsek çak

içim içime sigmiyor artik

vahim bir çagrisimdan

daha vahimine atlamaktayim

bana bir simsek çak

belki fena halde

yanilmaktayim

o ince kiz çocugu

gün dogmadan her sabah

bir hapisaneden bir nezarethaneye

kelepçeli götürülüyor

dudaklari titrek

gözlerinde bugu

bilmem ki nasil anlatayim

bagislanmaz suçu dünyayi sevmek

bir de o

adini bile bilmedigi

kivircik saçli'devrimci'ögrenciyi

fakülte kapisinda vurulmus

yagmurun altinda

çiplak

bana bir simsek çak

çok yanlis anlasilmaktayim

hesabim yanlis bir mahkemede görülüyor

içimdeki zemberek

bosandi bosanacak

yasamak mi gerek

yoksa unutmak mi

sasirmaktayim

galiyef yoldas ne olacak

galiyef yoldas sibirya sürgünü

sanki yalin bir biçak

kayarak

bir kirlangiç hiziyla

bulutlarin arasindan

karanligin bögrüne saplanacak

 

galiyef yoldas ne olacak

galiyef yoldas sibirya sürgünü

elinde bir mektup eski yaziyla

artik yüzünü bile unuttugu

karisindan

burnunda sadece kokusu var

ilkbahar kadar müsfik

sonbahar kadar yumusak

galiyef yoldas ne olacak

avrasyada hala mazlumlarin ugultusu

kisa bozkir atlarinin nallarindan

gizli kivilcimlar ki etrafa saçiliyor

azadlik mermileridir

çekirdekleri çelik

cehennem gibi sicak

 

bana bir simsek çak

sala veriliyor görünmez minarelerden

Izmir de istirdat i yasamaktayim

bir yangin solugu sokak içlerinden

kordonboyunda muzaffer atlilar

fahrettin pasanin süvarisi

bana bir simsek çak

yolumu aydinlatacak

gazi'nin gözlerinden

mavi bir simsek

kuva-yi milliye mavisi

ayni emaneti tasimaktayim

'hürriyet ve istiklal benim karakterimdir'

çünkü hain sinsi ve korkak

ayni düsmana karsi

savasmaktayim

 

BATAN BU KÖHNE SILEB...  

 

garson masa iyi manzarayi degistir

sirasi mi mehtabin yildiz yagmurunun

bu gece yalnizim onlar gelmeyecek

sapa bir yerindeyim umutsuzlugumun

hava soguk olmali agaçlar bütün duman

eger bulabilirsen ölü bir kar getir

beyazligi kalin bir su gibi uzayan

bu gece yalnizim onlar gelmeyecek

batan bu köhne silebde ne isleri var

 

çünkü battim kasa bos ne para ne çek

çünkü bütün telefonlar israrla alacakli

bu gece yalnizim onlar gelmeyecek

hani o sarisin kirpikleri saçakli

yanagini viski bardagiyla serinleten

sonra nilay hani kafayi buldu mu aglar

cam yesili yasemin cigara dumani nursen

batan bu köhne silebde ne isleri var

 

garson masa iyi manzarayi degistir

büyük simsek çakmali gök gürültüsü filan

söyle dallari kiran sakirtili bir yagmur

köpek havlamalari bulut karanligindan

zehir bulabilir misin çabucak öldürecek

artik arsenik mi olur siyanür mü olur

hangisi olursa olsun hepsi isime yarar

yoksa bir tabanca bul bir avuç mermi getir

bu gece yalnizim onlar gelmeyecek

batan bu köhne silebde ne isleri var

 

BEKLE

 

Gelecegim bekle dedi

Ben beklemedim o da gelmedi

ölüm gibi birseydi

Ama kimse ölmedi

 

BELA ÇIÇEGI  

 

Alsancak gari'na devrildiler

Gece garin saati bela çiçegi

Hiçbir seyin farkinda degildiler

Kalles bir titreme aldi erkegi

Elleri yirtilmisti kelepçeliydiler

Çantasini karisi tasiyordu

 

Hiç kimse tanimiyordu kimdiler

Gece garin saati bela çiçegi

Üçüncü mevki bir vagona bindiler

Anlasildi erkegin gidecegi

Bir seyden vazgeçmis gibiydiler

Bir türlü karisina bakamiyordu

 

Ayaküstü birer bafra içtiler

Gece garin saati bela çiçegi

Simdiden bir yalnizlik içindeydiler

Karanlik gelmisi gelecegi

Birdenbire sapsari kesildiler

Vagonlar usul usul kimildiyordu

 

BEN ARTIK KÜSÜM  

 

beni de kirdilar içimde kirdilar

karanlik camlardan sular akiyordu

simsekli bir boslukta saat vurdu

beni de kirdilar belki yalnizdilar

belki onlarin da çocuklugu yoktu

bütün sarkilara kapaliydilar

bir genç kiz degmemisti saçlarina

 

beni de kirdilar ben artik küsüm

yagmurlari yagmiyor agaçlarima

sularindan içmiyorum susadim ama

beni de kirdilar soguk bir ölüm

çevik bir biçak gibi çakildi aklima

oysa bir sarkiyim yeniden dogan günüm

bütün sarkilara kapaliydilar

 

BENCE MALUMDUR

 

dikenin

kalbime battigi bir sonbahar günüdür

sen elini bulutlarin içinde gezdirirsin

bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler

içini kurtlar kemirir

bence malumdur

bugulanmis camlarin arkasinda masmavi yüzün

senin atesler içinde oldugun

bence malumdur

ellerin muhakkak çocuk elleridir

hep kimsenin bilmedigi türküler düsünürsün

onlar neden daima okul türküleridir

süleymanciktan bahseder

kara toprakta açik yesil bir yildiz gibi akip giden

süleymanciktan

ve karinca yuvalarindan bahseder

isiksiz kömürsüz karinca yuvalarindan

gökyüzünde kizil bir hilalin kaydigini görürsün

sen ansizin gökyüzünde görünürsün

gözlerinin rengi

bence malumdur

elinde degildir aksam serinliginde üsüsün

eylül'den itibaren geceler hazindir uzundur

sokaklar yorulur uykuya varip gelirler

sokaklarin üstüne bulutlar gelirler

bulutlarin üstüne yildizlarin gözleri gelir

bir yildiz bir yildizin ardinca gider

yildizlarin kaybolduklari yer

bence malumdur

karanlikta bir seyler kopar dagilir

uzaktan yabanci sesler duyulur

sen elini bulutlarin içinde gezdirirsin

elin hayallerimi dagitir

bilirsin

sen elini bulutlarin içinde gezdirirsin

 

BENI BIR KERE DÖVDÜLER  

 

beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm

daha bere giyiyordum biyiklarim da duruyor

büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri

geceleyin dövdüler dislerimi tükürdüm

 

emirgan'la aramiz çok eskiden beri yok

niye ölmedim diye bana bozuluyor

ötekiler surda burda azar azar gördügüm

çakidan bozma itler sustali birileri

fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum

bir vakit omuzlarim tutmadi dislerimi tükürdüm

 

bosyerlerime vurdular yumruklari duruyor

gecenin bir saatinde gizlice kustum

bir böcek yürüyordu boynumdan içeri

burnum mu kaniyordu agliyor muydum

büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri

ayiran eden çikmadi susadim su veren yok

kavgali olmasaydik belki seni düsünürdüm

çocuk sicakligina siginip uyumayi

omzum bir vakit tutmadi dislemi tükürdüm

 

fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum

daha bere giyiyordum biyiklarim da duruyor

hiç kimse o halimde görsün istemiyordum

eczane aramak filan aklimdan geçmedi

sicak bir seyler içmek otelde motelde

kavgali olmasaydik belki seni düsünürdüm

dagitilmis suratimi avuçlarina saklamayi

aglamayi düsünürdüm kim bilir belki de

bir vakit omzum tutmadi dislerimi tükürdüm

 

beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm

daha bere giyiyordum biyiklarim da duruyor

büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri

senin için dövdüler dislerimi tükürdüm

 

BEN SANA MECBURUM  

 

Ben sana mecburum bilemezsin

Adini mih gibi aklimda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

Içimi seninle isitiyorum

 

Agaçlar sonbahara hazirlaniyor

Bu sehir o eski Istanbul mudur?

Karanlikta bulutlar parçalaniyor

Sokak lambalari birden yaniyor

Kaldirimlarda yagmur kokusu

Ben sana mecburum sen yoksun

 

Sevmek kimi zaman rezilce korkudur

Insan bir aksam üstü ansizin yorulur

Tutsak ustura agzinda yasamaktan

Kimi zaman ellerini kirar tutkusu

Birkaç hayat çikarir yasamasindan

Hangi kapiyi çalsa kimi zaman

Arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu

 

Fatihte yoksul bir gramafon çaliyor

Eski zamanlardan bir Cuma çaliyor

Durup köse basinda deliksiz dinlesem

Sana kullanilmamis bir gök getirsem

Haftalar ellerimde ufalaniyor

Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

Ben sana mecburum sen yoksun

 

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun

Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

Bir silep siziyor issiz gözlerinden

Belki Yesilköy'de uçaga biniyorsun

Bütün islanmissin tüylerin ürperiyor

Belki körsün kirilmissin telâs içindesin

Kötü rüzgâr saçlarini götürüyor

 

Ne vakit bir yasamak düsünsem

Bu kurtlar sofrasinda belki zor

Ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden

Ne vakit bir yasamak düsünsem

Sus deyip adinla basliyorum

Içim sira kimildiyor gizli denizlerin

Hayir baska türlü olmayacak

Ben sana mecburum bilemezsin..



winerilhan