ADIM SONBAHAR
nasil is bu
her yanina çiçek yagmis
erik agacinin
isik içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamasir
oysa ben aksam olmusum
yapraklarim dökülüyor
usul usul
adim sonbahar
ADIMLA NASIL BERABERSEM
hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
bir dakika bile çikmiyorsun aklimdan
kosar gibi yürüyüsün
karanlikta bir isik gibi aydinlik gülüsün
hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
uzak uzak yildizlarla çevrilmis kainatin
karanlik bosluklarinda akip giderken zaman
adimla nasil berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluga inanmis olmanin gururuyla rahat
koltugumuzun altinda birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
ayni sartlar altinda kismet olmiyan
gerçekleri görmenin aydinligi alinlarimizda
hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
sen bana kalbim kadar elim kadar yakinsin
AGIR KAN KAYBI
Biz yalnizliktan dogduk o dagdagali sudan
Biz yani erdogan aysenur ali ve ahmet
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk
Köy köy bucak bucak memleket memleket
Yani afyon adilcevaz akçadag turgutlu
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
Buzlu mehtap alçakca kesmisti yolumuzu
Bütün kapilardan açikca kovulmustuk
Silahimiz avcumuza yapismisti soguktan
Biz yani erdogan aysenur ali ve ahmet
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
Kestiremedik ne yaptigimizi kim oldugumuzu
Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk
Köy köy bucak bucak memleket memleket
Yani afyon adilcevaz akçadag turgutlu
Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce korku
Ne kadar korkmustuk elimizden tutmadilar
Dogrudur kendi içimizde daraldigimiz
Kim neyi savundu bilinmez nereye kadar
Biz yani erdogan aysenur ali ve ahmet
Baska bir yalnizlikta bogulduk / havasizliktan
Sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk
Köy köy bucak bucak memleket memleket
Ne solculugumuz solculuktu ne sagciligimiz
Karanlik bir kapi ölüp üstümüze kapandilar
Kimse bizi sevmedi / agir kan kaybiyiz
AGUSTOS ÇIKMAZI
beni koyup koyup gitme
ne olursun
durdugun yerde dur
kendini martilarla bir tutma
senin kanatlarin yok
düsersin yorulursun
beni koyup koyup gitme
ne olursun
bir deniz kiyisinda otur
gemiler sensiz gitsin birak
herkes gibi yasasana sen
isine gücüne baksana
evlenirsin çocugun olur
sonun kötüye varacak
beni koyup koyup gitme
ne olursun
elimi tutuyorlar ayagimi
yetisemiyorum ardindan
hevesim olsa param olmuyor
param olsa hevesim
yaptiklarini affettim
seninle gelemeyecegim attilâ ilhan
beni koyup koyup gitme
ne olursun
AH
yüzünün yarisi göz kadife yansimali
bulutlu siyah ah bulutlari eflatun
o boy aynasindan çikti fransizin mali
visne asidi vardi tadinda rujunun
ah sinema yildizi filan olmali
agizligi kristal son derece uzun
bir kibrit çakildi mi ah yagmurluklu kiz
alevinden anlamli dumanlar üfürüyor
ah çocuk yüzünde gül goncasi agiz
saçlarindan incecik su tozu dökülüyor
siginak gibi derin agaçlar gibi yalniz
karartma baslamis isiklar örtülüyor
ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu
kirkmalari morsalkim göz kapaklari saydam
çok vapurun battigi bir liman orospusu
bir hirsla öptüm ki ah ölürüm unutamam
ay isiginda deniz akordeon solosu
piril piril yasadim üç dakika tastamam
görkemli çadirinda italyan lunaparkin
sanki zeytin düsürür yerlere gözlerini
ah tahtina kurulmus bol sakalli bir kadin
sutyenler tutmuyor çilgin gögüslerini
kaslari ip incesi kumral kirpikleri kalin
kim görse sasirir sakalinin süslerini
tavana asilmis sosyalist saçlarindan
ah sabah sabah omuzlari kan içinde
iskence sonrasi genç bir kadin militan
yiginlar ugulduyor hummali gençliginde
adi bile çikmamis dudaklarindan
dogru yasadiginin simsiki bilincinde ...
ALLENDE ALLENDE
ölüm birden bosalmasidir insanin kendisinden
gizli titresimler uçar belki boslukta sesinden
günes vurunca parildar görünmez ayak izleri ki
beyhude korularda eski bir yaz gezmesinden
solgun bir gülümseme hani ay büyürken görünür
aynalarda birakilmis nice yüz birikintisinden
artik hiç olmasa da sonbahar penceresinde o
camlarin bugulanmasi her aksam nefesinden
kimsesiz bahçelerde besbelli yalniz dolastigi
rüzgârsiz aksamüstleri yapraklarin ürpermesinden
duyulur ardinda biraktigi hayallerin gürültüsü
sinsi bir deprem gibi camlari titretmesinden
masasina gelip gittigi açikça anlasilir
daktilosu çalismasa da seridinin eskimesinden
durdugu yerde patlamasi mürekkep hokkalarinin
ömrünce biriktirdigi sosyalist öfkesinden
ne kadar yok etse ölüm vurusu göklerde yankilanan
kocaman bir yürek kalir sili'nin allende'sinden
AN GELIR
an gelir
paldir küldür yikilir bulutlar
gökyüzünde anlasilmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgilar susar heves kalmaz
satârâbân ölür
sarabin gazabindan kork
çünkü fena kirmizidir
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kusatilmis
karakollar taranir
yagmurda bir militan ölür
an gelir
ömrünün hirsizidir
her ölen pisman ölür
hep yanlis anlasilmistir
hayalleri yasaklanmis
an gelir simsek yalar
masmavi dehsetiyle siyaset meydanini
direkler çatirdar yalnizliktan
sehpada pir sultan ölür
son umut kirilmistir
kaf dagi'nin ardindaki
ne selam artik ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namli masal sevdalilari
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uguldar bâkî
çesmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür
görünmez bir mezarliktir zaman
sairler dolasir saf saf
tenhalarinda siir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadir patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür
ARABESK
isliginda usturalar bileniyor
biyiklari marsandiz katari
zulasinda eroini esrari
tutuklandikça yenileniyor
kafasi kizdi mi taksim'de aksam
bütün lahmancunlar ondan sorulur
oglanin birine takildi / tamam
çengelköy'lü sevtap diye meshur
gögüsleri hakikat birer kumru
eskiden de süslenir boyanirmis
ayak ayak üstüne atip oturdu mu
insanda can mi birakirmis
sabaha karsi bir büyük raki
yildiz tozumasi külüstür mehtap
arabada sevismek baslica meraki
ne kanun taniyor ne de kitap
bu yollara düsecek adam miydi
çiçek yaptirmalar parfüm filan
bu sefer yakasini fena kaptirdi
sevtap basini yiyecek anlasilan
bosversene / daha ölmedik ulan
ARTI SONSUZ
yagmurun yerden göge yagdigi
bu gece yasak bölgedeyim
büyük çingenelerin çaldigi
kaçak silahlarin içindeyim
sevismek kapisinin kapandigi
bir nabiz yoklar ki daima
hizli bir nabiz yoklar elim
öpüstüklerim hirsizlama
çirkin bir agizda dislerim
bir biçak deger dudagima
gök yarildikça simseklerden
soguk aynalarda kilitliyim
tirnaklarimdaki elektrikten
su gibi erir ilistiklerim
kivilcimlar uçar kirpiklerimden
dogumdan öncesini yasiyorum
henüz belli olmadi kimligim
vücudunu ariyor ruhum
bir yerde atomun çekirdegiyim
bir yerde arti sonsuzum
AYDINLIK NEYIN OLUYOR?
aydinlik neyin oluyor senin
gökyüzü akraban filan mi
beni bulur bulmaz gözlerin
simsek çakiyorum yalan mi
yüzünde yalazini gezdirdigin
saçlarindan tutusmus orman mi
akla ziyan bir sey elektrigin
ayisigi mavisi dudaklarindan mi
o isik zenginligi mi giyindigin
uzay tozlari mi yildizlardan mi
elime dokundugu an elin
günesler açiyorum sahi ondan mi
aydinlik neyin oluyor senin
AYRILIK SEVDAYA DAHIL
Açilmis sarmasik gülleri kokulariyla baygin
En görkemli saatinde yildiz alacasinin
Gizli bir yilan gibi yuvarlanmis içimde kader
Uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genç kadin
Rüzgar uzak karanliklara sürmüs yildizlari
Mor kivilcimlar geçiyor daginik yalnizligimdan
Onu çok ariyorum onu çok ariyorum
Heryerimde vücudumun agir yanik sizilari
Bir yerlere yildirim düsüyorum
Ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan
Ay isigina batmis karabiber agaçlari gümüs tozu
Gecenin irmaginda yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmus
Tedirgin gülümser
Çünkü ayrilik da sevdaya dahil çünkü ayrilanlar hala sevgili
Hiç bir ani tek basina yasayamazlar
Her an ötekisiyle birlikte hersey onunla ilgili
Telasli karanlikta yumusak yarasalar
Gittikçe genisliyen yakilmis ot kokusu
Yildizlar inanilmiyacak bir irilikte
Yansimalar tutmus bütün sahili
Çünkü ayrilmanin da vahsi bir tadi var
Öyle vahsi bir tad ki dayanilir gibi degil
Çünkü ayriliklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrilanlar hala sevgili
Yanlizlik hizla alçalan bulutlar karanlik bir agirlik
Hava agir toprak agir yaprak agir
Su tozlari yagiyor üstümüze
Özgürlügümüz yoksa yalnizligimiz midir
Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kusatti ormani
Karanlik çöktü denize
Yanlizlik çakmak tasi gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanina dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapini bir çalan olmadi mi hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kugu boynu parmaklari uzun ve ince
Simsicak bakislari suç ortagi kaçamak gülüsleri gizlice
Yalnizlarin en büyük sorunu tek basina özgürlük ne ise yarayacak
Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soguk tenhaligina
Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylasilacak suç ortagi bir sevgiliyle
Sanmistik ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için variz
Ikimiz sanmistik ki tek kisilik bir yalnizliga bile rahatça sigariz
Hiç yanilmamisiz her an düsüp düsüp kristal bir bardak gibi
Tuz parça kirilsak da hala içimizde o yanardag agzi
Hala kipkizil gülümseyen sanki atesten bir tebessüm zehir zemberek ASKIMIZ
AYSEL GIT BASIMDAN
Aysel Git Basimdan
Aysel git basimdan ben sana göre degilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanligim biraz çirkinim
Aysel git basimdan istemiyorum.
Benim yagmurumda gezinemezsin üsürsün
Dagitir gecelerim sarisinligini
Uykularimi uyusan nasil korkarsin,
hiçbir dakikami yasayamazsin.
Aysel git basimdan ben sana göre degilim.
Benim icin kirletme aydinligini,
hem kötüyüm karanligim biraz çirkinim
Isligimi denesen hemen düsürürsün,
gözlerim hizlandirir tenhaligini
Yanlis sehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustaligini kazanirsin,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acilarim iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git basimdan ben sana göre degilim.
Ümitsizligimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanligim biraz çirkinim.
Sevindigim anda sen üzülürsün.
Sonbahar ugultusu duymamissin ki
içinden bir gemi kalkip gitmemis,
uzak yalnizlik limanlarina.
Aykiri bir yolcuyum dünya genis,
Büyük bir kulak çinliyor içimdeki.
Çetrefil yolculugum kesinlesmis.
Sakin baska bir sey getirme aklina.
Aysel git basimdan ben sana göre degilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm karanligim biraz çirkinim.
Aysel git basimdan seni seviyorum...